25 Aralık 2015 Cuma

KIBRIS'DA NELER OLUYOR BÖYLE.???

KIBRIS'DA NELER OLUYOR BÖYLE.???

Öncelikle KIBRIS'DA NELER OLUYOR açıklamalarımıza DÜNYA LİDERİ Önder Mustafa Kemal ATATÜRK'ÜN bir sözüyle başlamak istiyorum… “Bir şahsın yaşadıkça memnun ve mutlu olması için lazım gelen şey, kendisi için değil, kendisinden sonra gelecekler için çalışmasıdır”.Mustafa Kemal ATATÜRK….

Ülkemiz çok yoğun bir IŞİD, PKK ve Rusya problemleri ile uğraşırken, ulusal çıkarlarımız için çok önemli olan Kıbrıs’ta AB-D emperyalizmi faaliyetlerini giderek arttırmaktadır. Bildiğiniz gibi bu yıl Mart ayında Kıbrıs’ta bir seçim dönemi yaşandı ve Cumhurbaşkanlığına Sayın Mustafa Akıncı seçildi. Ne hikmetse Akıncı göreve gelir gelmez hemen Kıbrıs’ın birleşmesi için çalışmalara başladı.

Doğu ve Batı Almanya birleşme deneyimleri ve uygulamaları örnek alınarak çözüm üretmeye çalışıyorlar. Rumlarla “Eşitlik, Özgürlük ve Güvenlik” başlıklarını içermeyen bir çözümün olamayacağını da belirtiyorlar.
Üstelik ülkemizden Kıbrıs’a, 1,6 milyar TL’lik harcama ile Kıbrıs’ın 50 yıllık su ihtiyacını karşılamak üzere 107 Km’lik hat İLE BARIŞ SUYU projesi ile yılda 75 milyon m3 lük su aktarılması gerçekleşmiş bir konumda iken.

Ayrıca Türkiye’nin, KKTC’nin bütçesinin 4’te birini her yıl finanse ederek 1,2 milyar TL destek verdiği ve bu destek olmazsa KKTC’nin batacağı, bizzat KKTC Maliye Bakanı Birikim Özgür tarafından açıklanmasına rağmen. Yapılan görüşmelerde;

  • Türkiye’nin Kıbrıs’ın garantörlüğünden ayrılması ve Türk askerinin tamamen çekilmesi isteniyormuş,
  • Nüfus belirleme koşulu olarak 4 Rum’a karşılık 1 Türkün olması konusunda uzlaşma olmuş.
  • KKTC’den toprak ve tazminat verilmesi, özellikle de Maraş’ın iadesi,
  • Euroya dönülmesi söz konusu, (AB ülkeleri euro’dan çıkmaya çalışırken, KKTC de euroya teslim olacakmış)
  • Mayıs-2016 ya kadar çözümün muhakkak gerçekleşmesi isteniyormuş. Hatta KKTC Cumhurbaşkanı Akıncı: “Beyaz duman çıkana kadar toplantılar devam edecek” demiş !!! 

KKTC’nin ortadan kaldırılması için hem AB hem de ABD destekli çalışmalar devam etmektedir. Örneğin, ABD dış işleri bakanı da Kıbrıs’ı ziyaret etti ve Rum kesiminden sonra KKTC’ye geçti ve Cumhurbaşkanı Akıncı ile görüşmeye geldi. Bina girişinde bulunan KKTC bayrağı ile birlikte görünmek istemedi. Yani 15 Kasım 1984 de kurulan KKTC’nin ortadan kaldırılması için AB-D eylemi devam ediyor. Çünkü doğu Akdeniz’de bulunan doğal gaz ve petrol yatakları ile Suriye olayları, Kıbrıs’ın stratejik değerini gün gittikçe artırmaktadır.

Bildiğiniz gibi AB, güzel ülkemizi de yıllardır oyalamış ve yeni başlıklar açmadan ilişkilerimizi dondurmuştu. Şimdi ise görüşmelere yeniden başlamak için Kıbrıs’ta acil çözüm istemekte ve KKTC’yi ortadan kaldırmakta direnmektedir. Bu konudaki kaygılarımı içeren ve Kıbrıs’ta yapılan geçen seçim sonucu için 27.7.2010 tarihinde yazdığım, KOSOVA ÖRNEĞİ VE KKTC !!! Başlıklı yazımı sizlere yeniden anımsatmak istedim.

Umarım tüm yöneticilerimiz ve danışmanları, Kıbrıs Rum kesiminin ve AB-D emperyalizminin gerçek niyetini unutmazlar ve özellikle, ülkemizin de tanımış olduğu Kosova’nın bağımsızlık ilanı örnek alınıp, KKTC’nin de uluslararası tanınması ile ancak Kıbrıs’ta kesin çözümün sağlanacağını bilmelerini isterim.
Sizlere ünlü düşünür ve siyasetçi bilim adamı olan  PLATON’UN bir sözünü hatırlatarak devam etmek isterim “Yöneticiler, toplumu, bilgeliğin ışığında düzenleyen kişilerdir. Bu nedenle, ya yöneticiler bilge, ya da bilgeler yönetici olmalıdır”. BM ye bağlı Uluslararası Adalet Divanı, 2008 yılında tek taraflı olarak bağımsızlığını ilan eden Kosova’nın attığı bu adımın,“uluslar arası hukuku ihlal etmediğine” karar verdi. Bu bağımsızlık kararı günümüze kadar 69 ülke tarafından da tanındı.
Kosova’nın bağımsızlığını onaylayan BM’nin bu kararının, 13 Şubat 1975 de Sn. Dr. Fazıl Küçük tarafından kuruluşu açıklanan ve 15 Kasım 1983 de dünyaya resmen ilan edilen Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti içinde geçerli olacağına inanıyorum.

Değerli Kıbrıs halkı bu yıl, doğru bir seçim yaparak Cumhurbaşkanlığına Sn. Dr. Derviş Eroğlu’nu seçtiler. Seçim sonrası Kıbrıs Rum Yönetimi ile yapılan görüşmeler sırasında, Rumlar bir kez daha işin gerçeğini algılamaya başladılar. Bu algılama sonucunda, şimdi 3 perdelik tipik bir oyunu sahneye koydular. Hepimiz bu oyunu görmüşüzdür. Bu trajikomik oyun güzel ülkemizde de haksız ve açgözlü kişiler tarafından oynanır. Bu oyunda, haksız ve açgözlü kişiler amaçlarına ulaşmak için;

  • Önce rüşvet vermek isterler,
  • Sonra tehdit ederler,
  • Daha sonra ise mağduru oynayarak kendilerine acındırmak isterler.

İşte, Kıbrıs Rum Yönetimi Lideri Dimitris Hristofyas, 23.06.2010 da KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğluna, rüşvet olarak“Para verelim, adayı boşaltın” teklifini yaptı. 265.000 nüfusa sahip Kuzey Kıbrıs’ta, 50.000 kişinin kalması, diğerlerinin de Türkiye’ye dönmeleri isteniyordu. Sonra bizleri tehdit ederek, Kıbrıs Rum Yönetimi Lideri Dimitris Hristofyas “Kapalı Maraşı iade ederseniz, Türkiye’nin AB müzakere başlıklarından bazılarının açılmasına izin verebileceklerini” söylüyordu!

Kıbrıs Rum Yönetimi tarafından, ülkemize karşı açıkça yapılan bu tehdit üzerine; 20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramının 36. Yıldönümü kutlama törenleri için KKTC’ye giden Başbakan yardımcımız Sn. Cemil Çiçek, “Ya Kıbrıs ya AB diyorlarsa, Türkiye’yi bir çıkmaz içine sokmaya çalışıyorlarsa, bilsinler ki Türkiye’nin ve her Türk hükümetinin her zaman tercihi Kıbrıs’tır, Kıbrıs olacaktır. Başta Rum tarafı ve bütün dünya şunu bilsin, bu yılsonuna kadar bir çözüm olmazsa herkes kendi yoluna gitmeye devam edecektir.” şeklinde çok yerinde bir yanıt vermiştiancak ne var ki bugün Sn. Çiçek ve AKP yönetimi görünen odur ki KKTC’ DA dolaşan kara bulutları kaldıracak iradede olmadıklarıdır çünkü bugün bir yıla yakındır ÜLKEMİZ güneydoğu bölgesi başata olmak üzere ülkemizin “ dörtte ikisi “ adeta Emperyalistlerce kuşatma altına alınmıştır başta PKK ve IŞID olmak üzere birçok İslamcı radikal teröre örgütü adeta bölgede savaş vermekte ve ÜLKEMİZİ adeta bir üst olarak kullanılmakta Buna sebep olan 14 yıllık AKP iktidarı özellikle 2007 sonrasında terörle mücadelede samimiyetsiz ve tutarsız tutumlarıyla da ülkemiz başta olmak üzere KKTC ‘yi büyük sıkıntılarla da karşı karşıya kalmasına sebep olmuş ülkemiz de adeta bir iç savaşa sürükleyen pozisyona neden olmuşlardır.

 Şimdi Kıbrıs Rum Yönetiminin, 3. Perdedeki oyunu yani mağduru oynama ve dünyaya kendini acındırma sırası gelmiştir !!! Umarım tüm yöneticilerimiz ve danışmanları, artık Kıbrıs Rum kesiminin gerçek niyetini unutmazlar ve Sayın Çiçeğin tarihsel yanıtındaki ilkesel tavrı devam ettirirler. Özellikle, ülkemizin de tanımış olduğu Kosova’nın bağımsızlık ilanı örnek alınıp, KKTC’nin de uluslararası tanınması ile Kıbrıs’ta kesin çözümün sağlanacağını bilmelerini isterim. A.Berham ŞAHBUDAK… 25.12.2015



ERDOĞAN NASIL YÜKSELDİ ? | Siyaset Gündemi - Levent Gültekin / Gazeteci

Yedi Yıl Sonra Gelen Hesaplaşma: Cumhuriyet, Demokrasi ve Siyasi Sorumluluk 2018 yılında, Türkiye'nin yönetim sisteminde yaşanan kritik ...