HARAMİLERİN
TARİKATLARI DA SALTANATLARI DA YIKILACAK!!!
BAKİ OLAN ise Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde
kurulan LAİK CUMHURİYET OLACAK!
Allah'ın varlığına Peygamberin
Allah'ın Dini Olan İslam Dininin elcisi olduğuna Kuran'ın varlığına inanan
Aydın Çağdaş bir yurttaş olarak inancım o dur ki " Önder Mustafa Kemal
Atatürk’ün bu ülkeye yaptığı en büyük hizmetlerinden biri nedir diye sorsanız,
Tekke ve Zaviyeleri kaldırmasıdır ve Atatürk inkılapları derim ve ekleyerek
devam ederim Laik Sosyal Hukuk Devletinin sarsılmaz temellerini oluşturan tabi
ki Kemalizm derim!
“Siyasal İslamcıların hücum edeceği bu hükmümün gerekçesi, Atatürk eğer
o Tekke ve Zaviyeleri kaldırmamış olsaydı, bugün Türkiye’de bırakın her şehir
ya da semtte, her mahallede adına İslam denen farklı farklı dinlerin mevcut
olacağıydı! 19. yüzyıldaki Tekke ve Zaviyeler hem emperyalizmin hem de din
bezirganlarının kontrolüne geçmişti”..
Mehdi Aleyhisselam / Buradan
hareketle de bendeniz Diyanet İşleri Başkanlığı’nın İslâm’ın temiz olarak yani
bozulmadan muhafaza edilmesi bağlamında çok önemli bir işlev gördüğü
kanaatindeyim. Tekke ve Zaviyelerin kaldırılıp yasaklanmasına ve Diyanet’in yol
göstericiliğine rağmen maalesef yine de pek çok tarikat ve cemaat zuhur
etmiştir ki bunlar yakından incelendiğinde görüleceği gibi tamamına yakını sadece
amel konularında değil, iman konularında bile birbiriyle taban tabana zıttırlar. İslâmi cemaatler ve
tarikatlar olgusunu incelemiş ve bazılarını çok yakından gözlemlemiş biri
olarak bunlarla ilgili tespitlerim şunlardır:
1) Bütün
cemaatler kendi şeyhlerini (önderlerini) Peygamberimizin günümüzdeki vekili
gibi görür. Bazılarının da Mehdi Aleyhisseam olduğuna inanılır. 2) Cemaatlerin hiç birinde bireysel irade ya
da sorgulama yoktur. Şeyh ya da önderin sözü Allah kelamı hükmündedir ve önderin
emrini tartışan küfre girip dinden çıkar. 3) Cemaatlerin hiç biri birbirini sevmez ama açıktan birbirlerine
düşmanlık yapmazlar..Pek çok cemaat kendi dışındaki cemaatlerin şirkte
(küfürde) olduğuna inanır. Gettolar ve holdingleşme. 4) Cemaatlerin bazıları dış dinamiklerle
yani yabancı istihbarat örgütleri ile irtibatlıdır. 5)
Cemaatlerin geneli iktidar olanı destekler yani bunlar durakta beklemeyi
sevmezler, gelen her otobüse binerler.6) Her
cemaatin kendi gettosu vardır, aralarında kız alıp verirler, alışverişleri ve
arkadaşlıkları beraberdir. Buradan hareketle de bunların birbirinden kopması
kolay değildir.
BÜROKRASİDEKİ MÜRİTLER!

“Bugün AKP’ye militanlık
yapan pek çok cemaat ve İslamcı gurup 90’lı yıllarda Tayyip Erdoğan'ın küfürde
olduğuna inanır ve bunu kendi müritlerine açıktan söylerlerdi. Bugün ise bu
cemaat ve tarikatların yüzde 90’ı Erdoğan'ın militanı konumundadır”.
PEKİ, TARİKAT VE
CEMAATLERİN SAYILARI ÜLKEMİZDE NE KADAR?
15) Bazı cemaat
mensuplarının yurt dışındaki bankalarda büyük paraları ve muhtelif ülkelerde
gayrı menkulleri vardır.16) Cemaat
ve tarikat guruplarına mensup olanların sayıları ise çok çok abartılmaktadır.
Bütün bu cemaatlere mensup olanlar kesinlikle 1 milyonun üstünde değildir ancak
etkileri vakıadır. 17) Tamamı
değil ama bu cemaatlerin bazılarına göre Türkiye bugün Dar-ül Harp yanı kafir
devleti konumundadır ve bu düzende devletten çalmak ve onunla mücadele etmek
ibadettir.18) Bir kaçı hariç cemaatlerin siyasi
bir projesi yani Devleti ele geçirmek gibi bir gayesi yoktur. 19) Cemaatler konusunda zannedilenin aksine TSK’
dan ziyade MİT daha çok bilgi sahibidir ve pek çok mensubu bu cemaatlerin
içindedir. 20)
Hepsi değil ama pek çok cemaatin
bilinçaltında askere ve Atatürk’e karşı büyük bir kin ve öfke vardır.
NAKŞİBENDİ TARİKATININ
TÜRKİYE’DEKİ TEMSİLCİLERİ?

1) Palulu Şeyh
Said ve Cemaati; Bu şahıs, Ankara’da dönemin derin devleti tarafından organize
edilen bir komplo senaryosunda, meselenin farkına varmadan adeta bir figüran
olarak rol aldı ve 29 Haziran 1925
Pazartesi sabahı Diyarbakır’da idam edildi. Ondan sonra kendisini ve cemaatini
Oğlu Ali Rıza temsil etti. Politikacılardan Abdulmelik
Fırat ve Fuat Fırat bu şahsın torunları Olurlar. Erzurum,
Bingöl, Elazığ interlandında Septioğulları adıyla tanınan ünlü bir sülaleden
gelirler. Halen geniş bir tarikat muhitleri vardır. Bu muhiti mistik planda
temsil eden Şeyh Muhammed Emin’dir.
2) Arvasiler: Bunlar
Kürtleşmiş Arap kökenli, geniş bir Nakşibendî site ailesidir.
Politikacı Kamran İnan’ın büyük babası Gaydalı Sıbgatullah
Arvasi bu ailenin, Cumhuriyetten önceki temsilcisidir. Cumhuriyetin ilk
yıllarında İstanbul’a gelip yerleşen Abdülhakim Arvasi, Hüseyin Hilmi
Işık ve Necip Fazıl Kısakürek gibi iki becerikli kişiyi oldukça
etkilemiş ve bu sayede büyük bir ün kazanmıştır.
3) Tağiler
Ailesi: Bitlis’in Norşin ilçesinde kurulan ve 1800’lerin
ortalarından beri çok kalabalık bir site olarak varlığını sürdüren bu aile, son
yıllarda dağıldı. Bir ara Bitlis Milletvekili olarak meclise
giren Muhittin Mutlu bu ailenin çocuğudur. Kürt kökenli Tağiler,
oldukça gelenekçi bir Nakşibendî merkezi olarak faaliyetlerini sürdürdüler. Bu
aile Arvasilerin temsilcileridir.
4) Küfreviler: Bu
ailenin şeyh sıfatıyla son temsilcisi Kasım Kufralı ( ya da Küfrevî)
idi. Bu şahıs Aslen Siirt’in Şirvan (Eski adıyla Kufra) ilçesinden Kürt kökenli
Muhammed Küfrevî’nin torunudur. Şeyh Abdulbaki’nin oğludur. Demokrat Parti’den
Ağrı Milletvekili orak Meclise girmiştir. Günümüzde hayatta değildir ve halefi
yoktur. 5) Süleymancılar: Bunlar, Süleyman Hilmi
Tunahan’ın bağlılarıdır. Yıllar önce İmam-Hatip okullarına karşı çetin bir
savaş verdiler. Daha çok Kur’an ezberlettirme amacıyla örgütlendiklerini ön
plana çıkararak esas faaliyetlerini örtülü şekilde sürdürmeye çalıştılar.

8) Ahıskalı
Ali Haydar’ın cemaati. Son yıllarda bu şahsı ve cemaatini Mahmud
Ustaosmanoğlu temsil etmiştir. Bu cemaatin merkezi, İstanbul’da Draman
mevkiindeki İsmailağa Camiidir. 9) Şeyh Said Seyda el-Cezeri. Cizreli Şeh Sayda
olarak ünlenen bu şahıs, Güneydoğu’da tanınan Zengân Kürt aşiretine mensuptur.
Şu anda onu, İstanbul-Küçükyalı’da oturan oğlu Ömer Faruk temsil
etmektedir. Güneydoğuda ve İstanbul’da bir miktar müritleri vardır. 10) İsmail Hakkı Ehramcıoğlu. Bu
şahıs 1960’larda Sivas, Tokat ve Amasya havalisinde bir
muhit kazanmıştı. Propagandistleri pek başarılı olamadıkları için, son yıllarda
bu kişiye bağlı cemaat sönmeye yüz tutmuştur.
11) Zilanlılar: Bu aileyi, yakın
geçmişe kadar Kasım Zeylan adında bir kişi temsil ediyordu.
Diyarbakır civarında faaliyet gösteren bu şahıs Şeyh Halid-i Zili’nin
torunudur. Bir ara İstanbulda’ Sankiyedim Camii eski
imamı Mehmet Emin aracılığıyla bir muhit kazanmıştı. Kasım
Zeylan öldükten sonra, kendisini oğlu Abdulkerim Zeylan temsil
etti. Abdülkerim Zeylan, bir dönem milletveklliği de yaptı. İstanbul’daki
temsilcisi, Mehmet Emin öldükten sonra Zeylanların buradaki cemaati
sönmüştür.
12) Hazinoğulları: Bu aileyi,
yakın geçmişte ölen, Muhammet Musa Kâzım temsil ediyordu. Bu şahıs,
Arap kökenli Siirt’li Şeyh Muhammed el-Hazin el-Haşimî’nin torunu ve Milis
Generali Şeyh Şerafeddin’in’in oğludur. Bu aileye bağlı cemaatin hemen
tamamı Kürttür ve çok dağınıktır. Müritleri, daha çok Siirt Bitlis, Ankara,
Bursa ve İstanbul’da bulunmaktadırlar. Aileyi ve cemaati bugün ciddi anlamda
temsil eden biri yoktur.
13) Yahyalı Cemaati: Kayseri
civarında faaliyet gösteren bu merkezi, Ramazan Dinç adında
ilahiyatçı bir Nakşibendî şeyhi yönetmektedir. Bu cemaat fazla açılamamıştır. 14) Mahmut Sami Ramazanoğlu Cemaati:
Bu merkezi, son yıllarda Musa Topbaş adında bir tüccar yönetiyordu.
Merkezleri Erenköy’de olan bu cemaat daha çok ticaret erbabından oluşmaktadır. 15) Akfırat Cemaati: Tuzla’nın
Akfırat Beldesi’nde faaliyet gösteren bu merkezin şeyhi, geçen yıl bir skandala
konu olan Yaşar Yılmaz adında bir kişidir. Olay medyada geniş yankı
uyandırmıştır.
16) Derin Sofular Cemaati: Fısıltı
gazetesinde, Derin devletle işbirliği içinde olduğu ileri sürülen ve bu lakapla
anılan cemaat, Ömer Öngüt adında bir kişi tarafından yönetilmektedir.
Sakarya’da konuşlandırılan ve İstanbul’da Hakikat Neşriyat adı altında yayın
yapan bu merkez, rejime muhalif olan Nakşibendîler karşı şiddetli bir savaş
sürdürmektedir.
“Mevlana” mahlasını kullanan Halid-i Bağdadi’ye bağlı Türkiye’de dört
büyük Nakşibendî tekkesi vardır:
1) Gümüşhane evi
Tekkesi: Kurucusu Ahmed Ziyaeddin Gümüşhane ev’iydi. Başrol aktörleri ise / Turgut Özal, Necmettin Erbakan,
Recai Kutan, Ömer Dinçler, Bülent Arınç, Kemal Unakıtan, Recep Tayyip Erdoğan
ve Abdullah Gül gibi onlarca siyasi isim bu tekkeye bağlıydı. 2) İsmet Efendi Tekkesi: Kurucusu Yanya
Mahkeme-i Şeriyesi Kátibi Mustafa İsmet Garibullah Yanyevi’ydi. Dâhiliye Nazırı Memduh Paşa, Tophane Müşiri
Mustafa Zeki Paşa gibi Osmanlı devlet adamları ve bürokratları bu tekkenin
müridiydi.
3) Kelami Dergáhı: Önceleri
Kadiri olan tekke, Muhammed Esad Erbili’den sonra Nakşibendi-Halidiye ekolüne
dahil oldu. Menemen Olayları davası sırasında ölünce dergáhın başına Osman Nuri
Topbaş geçti. MSP’li Tahir Büyükkörükçü gibi siyasiler ile bazı ünlü işadamları
da bu dergáha bağlıydı.
4) Kaşgari
Tekkesi: Kurucusu Şeyh Şefik Arvasi’ydi. Tekkeyi
büyüten İstanbul Sultanahmet Camii imamı Abdülhakim Arvasi’ydi. Tekkenin
son şeyhi Ahmet Mekki Arvasi’nin, İhlâs Holding sahibi Enver Ören’in
kayınpederi Hüseyin Hilmi Işık’a irşad müsaadesi verip vermediği halen
tartışılmaktadır. Şeyh Şefik Arvasi’nin torunu Didar Hanım, Yusuf Bozkurt
Özal’ın oğluyla evlidir.
HALİD-İ
BAĞDADİ
Bu değişimin
öncüsü bir din adamıydı: Şeyh Halid-i Bağdadi Bugün Türkiye’nin en büyük sorunu olan Kürt isyanlarının başlangıç tarihi 19. Yüzyıldır. Osmanlı Devleti’nin zayıflığını fark
eder hale gelen tebaa halklar, birer birer isyan ettiler Ancak Osmanlı yüzlerce
yıllık askeri ve siyasi geleneğe sahip bir miras üzerinde oturuyordu. Kendisini
imparator yapan özelliklerini/ faziletlerini tamamen kaybetmemişti. Tanzimat
ile önce sivil-askeri reformları gerçekleştirdi. Ardından, giderek güvenilmez
olan ve çıkardığı isyanlarla tehlike oluşturan, yarı-otonom Kürt derebeylerinin
(ayan) ortadan kaldırılmasına karar verdi. Kuzey Irak’taki, Soran Emirliği’ni (1834), Bahdinan Emirliği’ni (1839),
Botan Emirliği’ni (1847) ve Baban Emirliği’ni (1850) sindirdi. Osmanlı, yarı-otonom Kürt beyliklerini
dağıtıp bölgenin siyasi yapısını değiştirirken, aynı dönemde bölgede dinsel
açıdan bir başka değişim daha yaşandı.
NAKŞİBENDİ – HALİD-İ
ŞEYHLİĞİ;

GELELİM
TÜRKİYE’DEKİ TARİKAT VE CEMAAT GURUPLARININ BELLİ BAŞLILARINA:
1) İsmail Ağa Cemaati (Önderi Mahmut
Ustaosmanoğlu) 2) Fetullah Gülen Gurubu 3) İskender Paşa Cemaati. (Zahit Koktu, Esat Coşan ve
şimdi oğlu Nurettin Coşan) 4) Erenköy
Cemaati (Muradiye Vakfı) Önderleri: Tahir Büyük körükçü-(Gazeteci) Ahmet Taş
getiren ve Topbaşlar 5) Süleymancılar.
Önderleri: Kemal Kaçar’ın torunları Denizongun kardeşler. 6) İhlascılar (Enver Ören) 7) Kırkıncı Hoca ve Yazıcılar gibi diğer Nurcu
guruplar 8) Nakşibendi Yahyalı Cemaatı….
Önderi Ramazan Dinç. 9) Melamiler.
Önderi: Ahmet Arslan. 10) Hakikatçiler:
Önderi: Ömer Öngüt. 11) Hazneviler:
Önderi: Muhammet Muta Haznevi 12) Menzilciler: Önderi: Abdulbaki Erol. 13) İcmalciler. Önderi: Prof. Haydar Baş. 14) Uşşakiler. Önderi: Fatih Nurullah. 15) Cerrahiler Önderi: Ahmet Misbah Ermenkul. 16) Kadiri Muhammediye: Önderi Muhammet Ustaoğlu. 17) Hizbül Tahrir. 18)
Tillocular 19) Galibiler. Önderleri Hacı
Galip Hasan Kuşçuoğlu 20) Halveti
Tarikatının Şabaniye kolu.
Bu
cemaat ve tarikat guruplarının dışında Adnan Oktar’dan Mustafa İslamoğlu’nun
sevenlerine kadar son dönem öne çıkan bazı İslami çevrelerin varlığı da
biliniyor ki bunların sayıları da hayli fazla. Samimi
olanlar! Kuşkusuz bütün bu gurupların tamamı için din tüccarı, güdümlü
ya da küfürde demek asla mümkün değildir. Aralarında samimi yani idealist
olanlar gerçekten vardır ve hakikaten İslâm’a hizmet ediyorlar ama dediğimiz
gibi bazıları din ambalajı ile emperyalizme hizmet ediyorlar. Üç günlük dünyada
insanoğlunun iktidar hırsı yüzünden yaşanılanları düşününce, hem insanoğlunun
hırsına şaşırıyorsunuz hem de Allah ıslah etsin
demekten kendinizi alıkoyamıyorsunuz.
Prof. Dr. Haydar Baş farkı! Prof. Dr. Haydar Baş hoca ile
arkadaşlarını, pek çok noktada (onlara benzeyen birkaç grup misali) farklı
ve samimi buluyorum. İşte Prof. Haydar Baş’ı farklı kılan özellikleri:
İslam’ı ya da Müslümanları Sünni-Şia-Alevi diye ayrıştıran değil,
Ehl-i Beyit bayrağı ile bütünleştiren olması! Devlet kavramını kutsal
görmesi ve Dar-ül Harp (Türkiye kâfir devlet) kandırmacasını reddetmesi! Yüzde yüz milli ve anti-emperyalist olması! Atatürk’ü
ve Cumhuriyet’i seven gerçek bir din âlimi olması! Amerikancılara ve
küresel Siyonizm açıktan tavır alması! AKP
hükümetine rağmen gazete ve televizyonları ile her türlü riske girip
açıktan mücadele etmesi! İçeriden
ve dışarıdan zerre etki altına alınamaması yani yüzde yüz bağımsız olması! Irkçı
olmayan, Türk milleti kavramını imanın alameti sayması!

EN ESKİ DERGAHLARDAN
Cerrahiler’in Karagümrük’teki Canfeda Camii Sokağı’nda
bulunan dergâhı ise, Sultan III. Ahmet tarafından 1703
yılında Nureddin Cerrahi için yaptırıldı. Tekkede Tevhidhane, türbe, erkekler
bölümü ve kadınlar bölümü bulunuyor. Türbe, özgün unsurlarını yitirmeden
varlığını devam ettirebilen nadir dergâhlardan biri olarak kabul ediliyor. Dergâhta
toplantılar öncesi halka yemek veriliyor. Toplantılara Japonya, İtalya,
İngiltere ve ABD’deki müritler de zaman zaman katılıyor. Tarikatın bazı ünlü
isimleri ise şöyle: Ahmet Özhan, Ömer Tuğrul İnançer Mazhar Alanson, Cem
Yılmaz, Ali Taran ve Athena Gökhan (Özoğuz) Ali Berham ŞAHBUDAK… 26 / 12 /2016
DEMOKRATİK KİTLE ÖRGÜTLERİ BİRLİĞİ PLATFORMU Genel Başkanı A.Berham ŞAHBUDAK