11 Ağustos 2020 Salı

CHP YÖNETİMİ VE MUHARREM İNCE İYİ DÜŞÜNMELİ!

CHP YÖNETİMİ VE "MUHARREM İNCE İYİ DÜŞÜNMELİ"!

Türkiye' yıllardır AKP yönetiminde istikrarsızlığa sürüklenişi! Bir macera değil gerçeğin kendisidir.

Bir ülkede iktidarın iç ve dış siyasetinde tutarlı olması çok önemlidir. Siyasal yönetim anlayışında ve uygulamasında tutarsızlık, değişkenlik ve demokrasi anlayışından sapmalar o ülkeyi yönetenleri hem seçmenler karşısında hem de uluslararası arenada çok zor durumda bırakır ve itibar, saygınlık kaybına uğratır.

Özellikle ‘de Laik Sosyal Hukuk Devleti olan Cumhuriyetimiz “Ortadoğu coğrafyasında bir ülkenin çok daha siyasal istikrarlı ve güven veren bir siyasi yönetime sahip olması bölgesel olarak kaçınılmazdır oysa AKP’li yönetimin yıllardır yürüttüğü yanlış politikalar iç ve dış siyasetindeki tutarsızlığı siyasal istikrar yokluğu adı verilmektedir.

Siyaset-en düzenli olan ve siyasetinde sapmalar sergilemeyen ülkeler iç ve dış barışın güzelliğini yaşar.

Bunda başarılı olamazsa güven kaybına uğrar ve yerkürenin yalnız ülkelerinden biri olur”. Tıpkı yıllardır bölgesinde yalnızlığa terk edilmiş kaderiyle baş başa bırakılan Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu cumhuriyette de olduğu gibi…

SİYASİ SAPMALAR VE EKONOMİK İSTİKRARSIZLIK!

Ülkelerin ekonomik yapıları ve göstergeleri siyasal istikrar ile doğrudan orantılıdır.

Ekonomi başarılı olabilmek için tutarlı ve düzenli siyasete muhtaçtır. Siyasal çalkantılar, hükumet bunalımları, hükumetin tutarsız kararları ekonomiyi olumsuz olarak etkiler. Sermaye sahipleri siyasal geleceği belirsiz bir ekonomik yapıya yatırım yapmak istemez. Siyasetin geleceğini göremeyen ve siyasi iktidarların devamlılığına inanamayan sermaye, yatırım yapmaktan vazgeçip fabrikalarını bir başka ülkeye bile taşımayı düşünerek siyasi istikrarsızlığın ekonomiyi bir dar boğaza sokmasının çok önemli ve olumsuz sosyo-ekonomik sorunları beraberinde getirmesi kaçınılmazdı.

DAR KALIPLARDA “SIKIŞMIŞ AKP SİYASETİNİN KISIR DÖNGÜSÜ!

2002’de iktidar olan AKP kadrolarının devlet yönetme deneyimleri yoktu.

Partinin önde gelen isimlerinin çoğunluğu belediye yönetmenin dışında kamusal bir sorumluluk almamıştı. Kurmak istedikleri din esasına dayalı bir devletti yönetimi her gecen gün cumhuriyeti biraz daha uçuruma sürüklenirken “Osmanlı örneğinde olduğu gibi tek adama anlayışına dayalı bir yönetim anlayışını gündeme getirmesi kaçınılmazdı”.

Nitekim öyle oldu. Demokratik laik bir Cumhuriyette bu sonucu elde etmek elbette kolay değildi ama amaçlarına engel olabilecek kurumların içeriğini ve işlevini değiştirmekte son derece başarılı oldular ve ülkenin hızla demokrasiden ve hukuktan uzaklaşmasını sağladılar.

Ülke fakirleşti, kamuya ait tüm işletmeler satıldı, devlet 650 milyar dolara yakın bir borç altına sokuldu ve ülke “biat edenler” ülkesine dönüştürüldü.

Laik demokratik düzen yerine din eksenli bir yönetim anlayışı egemen kılındı; bunu sağlamak için de insan hakları ve demokratik kurumlar askıya alındı. İnsan hakları konusunda çok duyarlı olan Batı ülkelerinin Türkiye ile aralarına mesafe koymaları gecikmedi ve ardından yabancı sermaye bu ülkeye gelmez oldu.

PATRONLAR KULÜBÜ “TÜSİAD” DAHİ BU GİDİŞTEN YAKINIYOR VE EMEKÇİ İŞÇİ BEDEL ÖDÜYOR!

Demokratik düzenin ve ekonominin ucunda ışık görülmeyen bir tünele sokulmasına en önemli tepki Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) yöneticilerinden geldi. Parlamenter düzeni askıya alan OHAL uygulamasına derhal son verilmesini ve demokrasiye işlerlik kazandırılmasını istedi. Birçok iş yerinin kapandığını, iflasların yaşandığını ve siyasal istikrarsızlık nedeni ile yabancı sermayenin gelmediğini vurguladı.

İstikrarsızlıktan dolayı doların önlenemez artışı ile dolarla kredi kullanmış işverenlerin nefes alamaz duruma geldiğinin altının çizildiği günlerde geleceğin belirsizliği fevkalade umut kırıcı olmaktadır. Sadece işverenler değil işçiler de siyasal istikrasızlık nedeni ile zor günler yaşamaktadır.

Her şeyden önce iş yerlerinin hızla kapanması işsizler ordusuna yeni eklemeler yapmaktadır.

İş yeri kapanmaları, iş yerlerinde çalışanların sayısının azaltılması, yeni yatırımların yapılmaması gibi nedenlerle işsizlik 2020’de yüzde 25 ’ye yükselmiş. İŞKUR’a iş aramak için başvuranların dışındakilerle beraber ülkemizde işsiz sayısı 15 ila 20 milyon gibi ürkütücü bir düzeye ulaşmıştır.

Ekonomin yaşadığı bu karmaşa içinde toplu iş sözleşmeleri düzeninde çok ciddi sıkıntıların yaşanması kaçınılmazdır. İşverenler toplu sözleşme masalarında sendikaların istedikleri ücret zammı oranlarına asla yanaşmayacak ve grevler kaçınılmaz olacaktır “ama işçi sevdalısı olmayan hükumet bu grevleri ertelemek için ekonomide yaşanan sıkıntıyı ulusal güvenlik nedeni sayarak grevleri ertelemek için rahatlıkla kullanabilecektir.

AKP yarattığı bunca siyasal ve ekonomik sıkıntı içinde bu yıl veya gelecek yıl seçime giderse kaybedeceğini çok iyi bilmektedir”.  AKP ve MHP’ nin yıllardır yaptıkları oyunlara yen oyunlar ekleyeceği unutulmamalıdır.

Muhtemel bir erken secimi ve tükenmiş yönetim istikrarsızlıklarını önlemek için “ İktidarda kalma adına” yen bir dış tehlike yaratmak ve dikkatleri oraya çevirmek sık başvurdukları bir oyundur. Sınıflar arasında derin gelir farklılıkları yaratan, demokrasiyi bir adamın ihtirasına kurban eden bir hükumetin” Derhal AKP ve MHP’den bu cumhuriyeti ve Türk milletinin geleceği mutlaka ilk seçimlerde kurtarılmalıdır… Ali Berham ŞAHBUDAK…

 


10 Ağustos 2020 Pazartesi

SEVR Antlaşması 100, YILINDA!

 

SEVR Antlaşması 100, YILINDA!

1-Dünya Savaşı sonrasında İtilaf Devletleri ile Osmanlı İmparatorluğu hükumeti arasında 10 Ağustos 1920'de Fransa'nın başkenti Paris'in 3 km batısındaki Sevr banliyösünde bulunan Seramik Müzesinde imzalanmış antlaşmadır.

Padişah Vahdettin Sevr’i imzalattı.

Sevr Padişah Vahdettin onaylamadığı için değil “Cumhuriyetimizin kurucusu başkomutan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Sakarya ve Büyük taarruzu bozguna uğratarak zaferle sonuçlandığı için Sevr Antlaşması çöpe gönderildi “ aksi olsaydı bugünkü Cumhuriyet değil Sevr Antlaşmasında sınırları çizilmiş cumhuriyetin 4/3- yok olmuş bir Türkiye kalacaktı şu kafası kalınlar birileri anlatsın!

Bugün 10 Ağustos 2020; Cumhuriyetimizin kurucusu ulu önder Mustafa Kemal Atatürk’ün Nutuk’ta Türk Milletine yüz yıllardan beri emperyalist devletlerin son halkası olarak tanımladığı Sevr Antlaşması 100, yıl dönümü! “Bugün kimi Atatürk ve Cumhuriyet karşıtı ve Atatürk düşmanı vatan hainleri Sevr anlayamaz olsalar ’da Sevr aslında Türk Milletinin bir idam fermanıydı”…

Bugün yine kimi vatan hainleri Atatürk’ün kurduğu bu #cumhuriyet için ( O küçücük beyinleriyle ) devleti ele geçirmiş oldukları için artık Türkiye yeni bir Türki’yedir diyerek her ne kadar çakma bir tarih yazmaya isteselerdi bu ülkenin kuruluş tarihi Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün başkumandanlığında Cumhuriyetin dört bir köşesinde emperyalistlere karşı şehit kanlarıyla yazıldı.

Batılı sömürgeci devletler olmak üzere başta İtalyan Devletleri olmak üzere barış koşulları adı altında Osmanlının en zayıf idari sapmasından faydalandılar ve bir direktif olarak 22 Nisan 1920 de #Osmanlıyı Paris barış konferansına davet ettiler.

Bu heyet Osmanlının son tükenmişliği olarak sadrazam Tevfik Paşa başkanlığında 29 kişi Osmanlı heyeti olarak Paris’e görüşmek için gönderildi bu heyete o zamanın parasıyla tam 200 bin TL ödenek verildi 11 Mayıs 1920 de Fransız Diş işleri Bakanlığının saatli salonunda bitmekte olan Osmanlı heyetine Sevr Antlaşması taktım edildi.  

Tevfik Paşa bu antlaşmanın “Devlet kavramlarıyla ve Bağımsızlıkla asla bağdaşmayacağını bildirerek Osmanlının İstanbul'daki son kukla hükumetine bildirilmesini istedi…

Kısaca: Sevr Antlaşması T.C. Devletinin yok oluşu ve başta İtalyan Devletleri olmak üzere Osmanlı Topraklarını İngiltere Fransa Yunanistan İtalya olmak üzere 4/3’nü kendi ukdeler inde kalmak üzere anlaşmışlardı.

Şu çakma Osmanlı torunlarına hatırlatmak gerek “ Bu Cumhuriyette çakma Osmanlı olunamadığı gibi Osmanlının 1850 ve 1919 döneminde ki yönetim #hastalığı asla tartışılmaz bir gerçek olduğu hatırlatılmalıdır!

Bugün aynı zihniyetin kuşatması altında ki bu Laik Sosyal Hukuk Devleti olan bu cumhuriyeti biran önce Türk Milletinin akıbeti ve geleceği için kurtarılmalıdır. Ali Berham ŞAHBUDAK…

  

 


9 Ağustos 2020 Pazar

#ATATÜRK’ÜN TÜRK #GENÇLİĞİNE HİTABESİ!!!

                             

#ATATÜRK’ÜN TÜRK #GENÇLİĞİNE HİTABESİ!!!

 

#Atatürk'ün #Türk genliğine işaret ettiği o gün bu gündür!

 

#Ey Türk Gençliği! #Birinci vazifen, #Türk istiklalini, #Türk Cumhuriyetini, #ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir. #Mevcudiyetinin ve #istikbalinin yegane temeli budur.

 

#Bu temel senin en kıymetli hazinendir. #İstikbalde dahi seni bu #hazineden mahrum etmek isteyecek, dahili ve harici #bedhahların olacaktır.

 

Bir gün, #istiklal ve #cumhuriyeti müdafaa #mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkan ve şeraitini düşünmeyeceksin!

 

#Bu imkan ve şerait, çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir. #İstiklal ve #cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler.

 

#Cebren ve #hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zapt edilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve #memleketin her köşesi #bilfiil #işgal edilmiş olabilir.

 

#Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, #memleketin dahilinde, #iktidara sahip olanlar #gaflet ve #dalalet ve hatta #hıyanet içinde bulunabilirler.

 

#Hatta bu iktidar sahipleri şahsi menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. #Millet, fakr-ü zaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir.

 

#Ey Türk #istikbalinin evladı! #İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen, Türk #İstiklal ve #Cumhuriyetini kurtarmaktır! #Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur! (1927) Mustafa Kemal #Atatürk. // Ali Berham ŞAHBUDAK…

 


  

6 Ağustos 2020 Perşembe

ATATÜRK’ÜN KURDUĞU “CUMHURİYET" AYDINLIKTIR!

 

                                                                                           ATATÜRK’ÜN KURDUĞU “CUMHURİYET" AYDINLIKTIR!

 29 Ekim 1923 tarihi, asla unutulmamalıdır ”Türk Ulusunun Atatürk'ün önderliğinde dünya tarihinde eşine ender rastlanır bir şekilde emperyalist güçlere karşı büyük bir destan yazdığı, Türkiye Cumhuriyetinin kurulduğu şanlı tarihimizdir”.

 

97 yıl önce Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının önderliğinde, Kurtuluş Savaşındaki kahramanlığı ile var olma savaşımını kazanmış, ardında da kurulan Türkiye Cumhuriyeti ile ulusun karanlıktan aydınlığa çıkışını, dirilişini simgeleştirilmişti”.

 

“97 yıllık bu Cumhuriyete Mutlak Parlamenter Rejim tekrar gelmelidir aksi birkaç yıla kalmaz son 18 yılda azda olsa kırıntıları kalmış olan cumhuriyet devrimlerinden hiçbir eser bulamaya biliriz. Bir kin ve hırs uğruna Cumhuriyeti uçuruma sürükleyen Erdoğan'ı durdurulamadığı gibi Atatürk’ün kurduğu bu cumhuriyeti tamamen kaybede biliriz bir kişinin mutlak iktidarı yerine mutlak milli irade iktidarı tekrar cumhuriyete gelmelidir”.

 

Milli iradeyi de bir kişi değil Türkiye Büyük Millet Meclisi temsil etmektedir.

 

Bizim cumhuriyetimiz yurttaşlar arasında hiçbir ayrım yapmaz. Cumhuriyette herkes eşit haklara sahip yurttaşlardır. Kutuplaştırma siyaseti, her türlü ayrıcalık ve ayrımcılık Cumhuriyetin özüne de ruhuna da aykırıdır. Cumhuriyet çağdaşlıktır, laikliktir, aydınlanmadır.

 

Cumhuriyet, korumamız ve ödün vermeden yaşatmamız gereken en değerli varlığımızdır. 

 

Bunun bilinciyle, bizlere parlak bir gelecek, onurlu bir yaşam, tam bağımsız, çağdaş ve ulusal bir devlet armağan eden dünya dahisi ülkemizin kurucusu ulu önder Mustafa Kemal Atatürk'e sonsuz minnet duymalıyız.

 

Bu duygu ve düşüncelerle, Cumhuriyetin bize laik gören Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü, silah arkadaşlarını, bu cennet vatan için şehit olmuş onurlu şehitlerimizi ve gazilerimizi saygı ve minnetle anıyor! Bu dünyada sana kötülük yapmak isteyen insanlar çıkacak karşına, ama unutma ki iyilik yapmak isteyenler de çıkacak Kimi insanın yüreği karanlık, kimininki ise aydınlıktır Geceyle gündüz gibidirler!

 

Dünyanın kötülüklerle dolu olduğunu düşünüp küsme, herkesin iyi olduğunu düşünüp hayal kırıklığına uğrama! Kendini cağın dışına götürmek isteyen yobazlara karşı koru ve insan olduğunu sakın unutma çünkü sen karanlığı değil Atanla birlikte Aydınlığı seçtin.

 

Karanlıkları devirmek ve aydınlık bir çağın kapılarını açmak için en mükemmel silah: Kalem. Kalem sahiplerine düşen ilk vazife telaş etmemek, öfkelenmemek, kin kışkırtıcı olmamak. Halkı; okumaya, düşünmeye, sevmeye alıştırmak olduğunu düşünki yüreğine korku düşmesin. Çünkü İnsanoğlu en karanlık günlerde bile Aydınlığa ulaşmak için umut bulur, aydınlık günleri düşünür tıpkı Mustafa Kemal Atatürk gibi, çünkü Atatürk evreni yargılamadı ülkemizi işgal eden emperyalizmi yargıladı ve ulusumuzu tam bağımsızlığına kavuşturularak aydınlanmayı hedef almıştı”.

 

Ruhları ışıktan hoşlanmayanların gözleri, karanlıkta da kamaşır. Güzel bir gülüş, karanlık bir eve giren güneş ışığına benzer. Gecenin, orkestranın orta yerine dalması ve onu mahvetmesi dileklerimle. Gecenin en karanlık anı şafak sökmeden az öncedir.  "Aydınlık ve karanlığın iç içe geçtiği günün iki zaman dilimi vardır bunlardan biri güneş doğarken diğeri ise batarken zaman dilimi başlar". Güneş doğarken değil ama her akşam güneş batarken garip bir şekilde hem dingin hem de huzursuz hissedebiliyorsan işte o zaman halen ümit veren düşüncelerin benliğindedir.

 

Zaman o kadar hızlı geçmiş ki yine düşününce fark ediyorum. Tüm bu koşuşturmanın, bu çabalamanın ya da bu dünyanın neresindeyim, neresinde olabilirim, ne kadar yer katlayabilirim bilmiyorum...  Sen Atam benim aydınlık yanım, karanlık günlerde bile sen benim tüm olumlu yanım, gün ışığım, sol tarafım sın sen, kendi aydınlığınla zaten 1919 da karanlığa karşı doğdun kurduğun bu cumhuriyete Atam. Ali Berham ŞAHBUDAK…

5 Ağustos 2020 Çarşamba

ATATÜRK'E “DÜŞMAN VATAN HAİNLER" BİLSİNLER Kİ!


ATATÜRK'E “DÜŞMAN VATAN HAİNLER" BİLSİNLER Kİ!

ATATÜRKÇÜ KEMALİSTLERDE DE SONSUZA KADAR O HAİNLERİN DÜŞMANIDIR!

Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk'ün Ebedi Baş komuta-nimiz oluşunun 99,Yılı kutlu olsun! Atatürk'ün kurduğu cumhuriyet eğer 97 yıl sonra "Karşı Devrim" tarafından birlikçisi piyonlarla yok edilmek isteniyor ve Atatürk'e hakaret ediliyorsa sorumlusu biz yurttaşların.

PEKİ, Atatürk ne demişti : "Barış" dedi, "Hürriyet" dedi, "Tam bağımsızlık “dedi, her şeyi, bütün mücadeleyi üçü uğruna verdi. "Yurtta Barış, Dünyada #barış en önemli ilkelerinden biriydi. O bütün dünyada "bağımsızlık, barış ve çağdaşlık aydınlanmasını bekleyen" halklara örnek olacak bir Cumhuriyet kurdu.

"Bağımsızlık", en önde gelen Atatürk ilkesidir. "Milli Mücadele" adını verdiğimiz büyük olay, bu ilke için gerçekleştirilmiştir. Çünkü esas olan, bağımsızlığına kastedilen Türk milletinin saygın ve şerefli bir millet olarak yaşamasıydı.  Bu esas da ancak milletin özgürlük ve bağımsızlığına sahip olmasıyla sağlanabilirdi. Bu nedenle Milli Mücadele'nin parolası, "Ya İstiklal, ya ölüm!" olmuştu.

Atatürk'ün anlatımı ile tam bağımsızlık, "Siyasi, mali, ekonomik, adli, askeri, kültürel ve benzeri her hususta tam bağımsızlık ve tam serbestlik" demektir. Bunların herhangi birinde bağımsızlıktan yoksunluk, millet ve memleketin gerçek anlamıyla bütün bağımsızlığından yoksunluğunu ifade eder.

Atatürk'ün bağımsızlık için verdiği mücadele başka milletlere de örnek olmuştur!

"Milletin adını taşıyan" bir devlet kuran Mustafa Kemal #Atatürk'e hem içeride hem de dışarıda düşmanlık edenler var. İçeride, dindar maskeli simsarlar, siyasal İslamcılar, "sözde" tarihçi ve "gazeteci" kimlikli tetikçiler sürekli kin ve nefret kusuyorlar.

Dış düşmanların başında ise hala "Lozan'ı tanımayan" ve de Türkiye Cumhuriyetini "Ilımlı bir İslam Devleti" olarak görmek ve Arap Dünyası'na "örnek göstermek" hayalinin peşinde koşan ABD, siyasal İslamcı, Selefi, Vahabi rejimler ve "Addedilmiş topraklar" peşinde olan Siyonistler geliyor.

Bilimi, aklı, uygar değerleri öne çıkartan; çağdaş, modern ve laik bir devlet kuran Atatürk'ü sevmeyenlerin ortak yanı bu ilkelere karşı olmaktır. Böylesine çok büyük bir başarıya imza atmış, bütün dünyanın saygı duyduğu bir lider olan Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e "yaratılan ve sürdürülmek istenen" düşmanlığının sebepleri nelerdir?

Kimler, neden Atatürk'e düşmandırlar? Büyük Atatürk'ü ölümünün 82'inci yıl dönümünde bir defa daha "Ne Mutlu Türk Milleti'ne ki, ‘Senin gibi' ilelebet yaşayacak olan bir dahi lidere sahip" diyerek, sevgi ve saygı ile anıyoruz.


1 Ağustos 2020 Cumartesi

TÜRK MİLLETİNİN UYANIŞI!..


TÜRK MİLLETİNİN UYANIŞI!..

Türk ve İslam dünyasının uyuduğu, gerilik ve cehalet içinde bulunduğu bir çağda, Türk milletinin uyanışı, bir dev uyanışı gibi, sancılı ve sıkıntılı. ..

Başkanlık Sistemi, Uyanış için çaredir diyenler olsa da; uygulama ve Türk Milletinin içinde bulunduğu iç ve dış sorunlar; milleti, tez elden uyandırmak, yeniden çağa göre bilinçlendirme gereken bir zamandayız…

Kurtuluş mücadelesi, Osmanlı yıkılışı aşamasında, ilk yapılacak bir uyanma devriydi; Kurtuluşu müteakip #Cumhuriyet, tek parti, çok parti dönemleri, darbe yılları, terörle mücadele milleti uyanma ya sevk etse de, Anadolu Türk Milletinin, bütünüyle uyandığı da tam söylenemez.

Cumhuriyet #Mitingleri ve Gezi mitingleri gösterdi ki, devlet ve millet olarak beklentimiz, Türk Milletinin; dil, din, ırk renk mezhep siyaset, ekonomi, teknoloji uyanışı, adalet ve eğitimde köklü değişim, olmadan devin tam da uyanması için beklentiler olmadan bu uyanışın ötesinde bir beklenti olamaz!..

Ancak son 18 yıldır bir problem var Cumhuriyeti Kuran Atatürk’ün kurduğu #CHP maalesef 2010 sonrası Türk Milletinin uyanışına fazla ilgi göstermedi.”?

İç ve dış olaylar’ da, AKP’nin yıllardır yönetimde, olan cumhuriyet” ciddi bir muhalefetsizlik karşısında “AKP yıllardır halkı aldatarak düşündüğü ılımlı İslam ideolojisini birer birer hayata geçirerek eylemlerinin meyvelerini” cumhuriyeti ve Atatürk devrimlerini her gecen gün biraz daha yıkarak halkı çağdışı bir yaşama getirdiği mutluluğu yaşıyor.
AKP’nin cumhuriyet yönetim iradesi millet iradesine dayalı olmayan tüm icraat ve kuvvetler ayrılığı bağımsız bir yapıda, uzak hür parlamento düşüncesi lağvedilmiş; Millet egemenliği ve anayasaya dayalı yargı, YÖK, Diyanet, tamamen kişiselleştirilmiş, milli değerlere değer vermeyen bir yapıyı artık tesis etmiş konudadır, evrensel nitelikte; olması gereken TRT ve AKP güdümlü medya, Türk milletinin menfaat ve ilkelerine bağlı olması gereken cumhuriyet kurum ve kuruluşları kişiselleştirilmiş kişiye özel bir kurumlar olarak devam ediyor!.
Başkanlık Sistemi, Cumhur ittifakınca savunulsa da; iyi hazırlanmayan, milletçe tam tartışılmayan bu sistem, partili Cumhurbaşkanlığı, ölü doğum gibi, AKP ve MHP’yi de bitirecek, acilen ıslahı gereken, en az yüzde seksen doksan onay alacak, millet bütünlüğünü tam temsil edecek bir anayasa ihtiyacın gerekliliği gün gibi aşikar. .
Millet İttifakı, kendi düşünce yapısını güçlendirerek, Millet, Devlet güçlü parlamenter sistemin din ırk renk mezhep ayrımına indirgenmeden Cumhuriyet kuruluş ideolojisi olan Kemalist ideolojik temelde 21; yy bilgi cağına uygun olarak hazırlanmalıdır.
İşte o zaman tıpkı Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde olduğu gibi milli uyanışın bir ümit olarak, milletin uyanışı, devletin sağlam esaslara dayanarak yeniden kurulmasını destekleyen bir % 80-90 blok, oluşturması, millete güven vermesi gerekiyor…
Türk Milleti bugün belki uyuyan bir dev Türk milletinin önce Tam bağımsız Cumhuriyet ve İslam Dünyası, içinde gerçek ıslama dönerek insanlığın uyanışı için, Anadolu Türklüğü ’nün uyanışı gerekiyor… Türkiyeyi birinci sınıf devlet, Türk Milletini birinci sınıf millet yapmak, siyasetin ve halkın ana gayesi olması gerekiyor…
Türkiye’nin uyanışı, Türklük ve İslam kadar, insanlığın da uyanışı olacaktır… Ali Berham ŞAHBUDAK…
Günün sözü : UYUYAN DEV; TIPKI 1919 ‘DA OLDUĞU GİBİ BİR DAHA UYANAÇAKMI!...


ERDOĞAN NASIL YÜKSELDİ ? | Siyaset Gündemi - Levent Gültekin / Gazeteci

Yedi Yıl Sonra Gelen Hesaplaşma: Cumhuriyet, Demokrasi ve Siyasi Sorumluluk 2018 yılında, Türkiye'nin yönetim sisteminde yaşanan kritik ...