Prof. Dr. Muammer Aksoy // BİR ATATÜRKÇÜ KEMALİST DEVRİMCİYDİ!
Atatürkçü Düşünce Derneği ( ADD) Kurucu Genel Başkanı da olan Prof. Dr. #Muammer Aksoy,32 yıl önce bugün ırkçı faşistlerce pusu kurularak katledildi? Tam Bağımsızlık uğruna "zulme ve zorbalığı" direnen aydın Atatürkçü yurt sev Kemalist Devrimcilere selam olsun!
Başta Prof. Dr Muammer Aksoy ve diğer Atatürkçü Kemalist yurtsever Devrimciler tam bağımsızlık uğruna ve Türk Halkının özgürleşmesi için mücadele veren Prof. Dr. Muammer Aksoy'u özlem ve saygıyla anıyorum...
Prof. Dr Muammer Aksoy; Yaşamı boyunca tam bağımsız Türkiye mücadelesi veren, laikliğin yılmaz savunucusu, ödünsüz Kemalist Prof. Dr. Muammer Aksoy, 32 yıl önce bugün, evinin önünde uğradığı alçak suikast sonucu katledildi.
1961Anayasası’nın hazırlanmasından Ulusal Petrol Davası’na, üniversite özerkliği ve basın özgürlüğünden hukukun üstünlüğüne kadar her alanda #yurtseverce çalışan Aksoy, “Devlet hukukla yaşar” diyerek, yaşamı boyunca hukuk mücadelesi verdi.
Atatürkçü Düşünce Derneği ( ADD) Kurucu #Genel Başkanı, Ankara Barosu ve Türk Hukuk Kurumu’nun eski başkanlarından Prof. Dr. Aksoy, 32 yıl önce, 31 Ocak 1990’da, Bahçelievler’deki evine girerken katledilerek yaşamdan #koparıldı.
Yaşamının her anında tam bağımsız, laik, demokratik bir #hukuk devleti mücadelesi veren ve “ateşli bir hatip, inanmış bir laik ve kararlı bir Atatürkçü” olarak nitelendirilen Aksoy, 1950’lerde üniversitelerin akademik özgürlüğünün yanı sıra basın özgürlüğü konusundaki mücadelesi ile ön plana çıktı.
“İdari olarak özerk olmayan üniversitelerin, bilimsel olarak da özerk olmadıklarını” vurgulayan Aksoy, üniversite özerkliğini sıkı sıkıya savunurken, Turhan Feyzioğlu’nun 1956’da Demokrat Parti eleştirisi nedeniyle dekanlık görevinden alınması üzerine tepki göstererek, üniversitedeki görevinden istifa etmişti.
Prof. Dr. Muammer Aksoy' Tüm yaşamını özgürlüğe ve hukukun üstünlüğüne adayan "Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Kurucu Genel Başkanı'da olan Prof. Dr. Muammer Aksoy' tekrar saygıyla ve rahmetle anıyorum anısına saygılarımla "Muammer Aksoy Kimdi" …
Yazdığı yazılar ile sadece eleştiride bulunmayan, çözüm önerileri de sunan Aksoy, 1961 Anayasası’nın hazırlanması sırasında görev alarak, çözüm önerilerini yaşamaya geçirmeye çalıştı.
Aksoy, anayasanın hazırlanması sürecinde komisyon sözcülüğünü yaptı ve “Türkiye’nin en özgürlükçü anayasası” olarak nitelendirilen 1961 Anayasası’nın altına imza atan isimlerden oldu. Aksoy, 1960’larda, anayasanın yanı sıra Ulusal Petrol Davası’nda Türkiye’nin ulusal çıkarlarını savundu ve “yabancıların, ormanlar dahil Türkiye’nin her yerinde petrol aramasına” olanak tanıyan yasaya karşı davada avukatlık yaptı.
12 Mart 1971 Muhtırasının ardından tutuklanan, daha sonra tahliye edilen Aksoy, bu dönemde Atatürkçü öğretmenlerin yanında durarak, görevden atılanların ücretsiz avukatlığını yaptı. Aksoy, bu mücadeleye yönelik kaleme aldığı “Devrimci Öğretmenin Kıyımı ve Mücadelesi” kitabını basacak yayınevi bulunamaması nedeniyle evini satarak kitabı bastırdı, “öğretmenlerin kitap alacak parası olmadığı” düşüncesiyle öğretmenlere ücretsiz verdi. Aksoy, 1977’de CHP’den milletvekili olarak bu görevini 12 Eylül 1980’deki askeri darbeye kadar sürdürdü.
‘YOK, ETME ÇABASI İÇİNDELER’ 1980’lerde, laikliğe ve hukuk devletine yönelik saldırıların artması üzerine mücadelesini yoğunlaştıran ve Ankara Barosu Başkanlığı da yapan Aksoy, 1989’da ise arasında gazetemiz yazarı ve hocası Hıfzı Veldet Velidedeoğlu, Bahriye Üçok ve Münci Kapani gibi isimler ile birlikte ADD’yi kurdu.
Aksoy, kuruluş gerekçesinde, “Atatürk’ün bedensel varlığının artık aramızda bulunmamasından cesaret alan içteki ve dıştaki kimi olumsuz güçler, onun yeni Türk devletini yaratma doğrultusunda ilk adımı attığı 19 Mayıs 1919’un üzerinden tam 70 yılın geçtiği bu günlerde, Atatürk devrim ve ilkelerine karşı, açık ya da kapalı saldırılarını doruğa ulaştırmış bulunmaktadır. Bundan daha kötüsü, planlı ve sinsi bir çalışma ile o devrim ve ilkeleri gelecekte yok etmek çabası içindeler” tespit ve uyarısında bulundu.
‘HALKÇI EĞİTİM’ Muammer Aksoy! Aksoy, ölümünden sonra “Laikliğe Çağrı” adıyla kitaplaştırılan yazısında, laikliğin içinde bulunduğu tehlikeye dikkat çekti. İsimsiz telefonlar ve tehditler alan, kısa bir süre sonra da katledilen Aksoy, 1971’de Atatürkçülüğün nasıl olmayacağını şu ifadeler ile açıkladı: “Evet, yeraltı ve yerüstü zenginliklerimizin, petrollerimizin, borakslarımızın ve bütün stratejik madenlerimizin yabancıların elinden kurtarılmasını savunmadan Atatürkçülük olmaz.
Kültür emperyalizmine karşı direnmeden bütün köylünün ve tüm halkın Köy Enstitüleri’ndeki yönteme benzer (üretime yönelmiş) halkçı ve gerçekçi bir eğitimin bütün meyvelerinden fiilen faydalanmasını sağlayacak bir eğitim reformunu savunmadan Atatürkçülük olmaz.
Gerçek ve köklü bir toprak reformunun hızla uygulanması savunulmadan Atatürkçülük olmaz. Ağır sanayi ve milli savunma sanayiini de kapsayan ulusal bir sanayi için savaşmadan Atatürkçülük olmaz.
Her Türkün iş, konut ve sosyal güvenlik sahibi olmasını sağlayacak bir ekonomik düzenin kurulması amacıyla mücadele etmeden Atatürkçülük olmaz. Türk halkına ve toplumuna hiçbir yarar ve hizmet sağlamadan halkın sırtından milyonlar kazanan ve döviz kaçakçılığını olağan hale getiren bir ithalat ve ihracat sistemini reddetmeden Atatürkçülük olmaz. Köylünün ve işçinin sömürülmesine, tefeci ve aracıların milyonlarca Türk köylüsünün ve işçisinin kanını emmesine göz yumarak Atatürkçülük olmaz.
On binlerce aileyi soyarak ve on binlerce gence bilgiye dayanmayan diplomalar vererek açıkça diploma ticareti yapan özel yüksekokulların devamını savunarak Atatürkçülük olmaz.
Devleti kendi çiftliği, kamu görevlilerini kendi özel kahyaları sanarak arpalık dağıtan ve modern haraç yöntemleriyle kesesini dolduran siyaset madrabazlarını ve avenesini hoşgörürlülükle karşılamak, Atatürkçülükle bağdaşamaz.”
UĞUR MUMCU: Muammer Aksoy ‘TEK BAŞINA BİR ORDU’ Diyerek Aksoy’un cenazesinde en önde fotoğrafını taşıyan öğrencisi, cumhuriyet gazetesi yazarı Uğur Mumcu, Aksoy’u 31 Ocak 1991’de, “Aksoy, bir düşünce ve kavga adamıydı. Tek başına bir ordu gibi savaşırdı. Bu savaşta alçakça ve sinsice kurşunlanarak öldürüldü” ifadeleri ile tanımladı. Mumcu da Aksoy gibi suikast sonucu yaşamdan koparıldı. Ali Berham ŞAHBUDAK...