23 Kasım 2022 Çarşamba

LAİK CUMHURİYET'İN " LAİK ÖĞRETMENLERİ "

LAİK CUMHURİYET'İN " LAİK ÖĞRETMENLERİ "  Ali Berham ŞAHBUDAK

Hayatımızda birçok değerleri borçlu olduğumuz Başöğretmenimiz M.K. ATATÜRK ve sizler eğitim emekçisi öğretmenlerimiz!  

Emeklisi, çalışanı bütün öğretmenlerimize gönül isterdi ki yazıma güzel haberler ve gelişmelerden bahsederek başlaya bilseydim ne yazı ki bunu söylemek çok da kolay değil çünkü 20 yıldır ortada bir eğitim olmadığı gibi cumhuriyet değerleri ve Atatürk inkılapları da AKP eliyle birer birer ortadan kaldırıldı "

Ancak günümüz koşulları maalesef buna imkân vermemekte, mevcut iktidarın ve Milli Eğitim Bakanlığının ısrarlı tutumu ve eğitim yetersizliği her gecen yıl kendisinden bir öncesini aratır oldu bütün bunların sonucu olarak gerek çağdaş eğitim alanlarımızda gerekse, sosyal ve inanç alanlarında ciddi kırılmalar yaşanmakta.

Oysa Önderimiz M.K. ATATÜRK’ÜN işareti ise tam tersi öğretmenlerimiz BİLİMİN ve AYDINLANMANIN ANAHTARIDIR DEMEKTE! Bugün ülkemizde son 20 yıllık  AKP iktidarıyla eğitimde ciddi bir yozlaşma ve gerileme dönemine girilmiştir “ Din öğretmenlerimizi ülke genelinde çağdaş eğitim kurumlarımızın başına idareci olarak atanması yetmezmiş gibi M. E. B. MÜFREDATI CUMHURİYET KAZANIMLARI DÂHİL KOMPLE DEĞİŞTİRİLMİŞTİR.

Sözde bu alandaki boşluğu doldurmak için de, cami imamlarını din dersi öğretmenleri veya branş öğretmeni olarak okullarımızda istihdam edilmesi, cami imamlarının yerine de yeni imamlar görevlendirmesi ÇAĞDAŞ LAİK EĞİTİM SİSTEMİNE CİDDİ DARBE VURMUŞTUR.


"Bu durum okullarımızda ve AKP iktidarlarıyla birlikte bilimden ve çağdaş eğitimden uzaklaşılarak “din referansa alanlarında mevcut müfredatın dışına çıkılmış, tam bir şeriat şartlarında ki İslami anlayışını eğitim kurumlarına dayatılarak eğitime hâkim olmuş durumdadır".
Oysa bu cumhuriyeti kuran ulu önderimiz M.K. Atatürk’ün işaret ettiği çağdaş ve laik eğitim bu değildir.

Sevgili Öğretmenlerimiz, bizleri yetiştirirken eminiz ki birçok fedakârlıkta bulundunuz. Nice sıkıntılara göğüs gerdiniz. Onca yaşadıklarınıza rağmen; bir gün de açım, üşüdüm, hastayım vs' demediniz. Sanki ağzınıza kilit vurdunuz. Zor şartlar altında, of demeden her öğrencinizin bütün sıkıntılarına eğildiniz. Onları cumhuriyetimize yaraşır laik bir birey olmaları için elinizden geleni esirgemediniz.

Atatürk İlke ve Devrimlerini genç beyinlere anlatmak onları Türkiye Cumhuriyeti için yetiştirebilmek için en büyük ideallerinizdi. Ancak bugünkü sonuca baktığımızda hedeflenen resmi görmek olası bu değil. Sevgili öğretmenlerimiz inanıyorum ki hep birlikte bunların da üstesinden geleceğiz.

Sizler, Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu bu cumhuriyette eğitim orduları bugünkü durumlara düşürülmeye asla layık değilsiniz. Aslında sizler ülkemizin laik ve çağdaş öğretmenleri olarak sizlerin yeri başımızın üzeridir. 

Maalesef, Atatürkçü Düşünce karşıtları tarafından bu şartları yaşamak zorunda bırakılıyorsunuz.  Bunları oluşturan, yani “Atatürk’ün hedeflediği değerleri yok etmek ve dolaysıyla da Türkiye Cumhuriyetini ortaçağ karanlığına sürüklemek isteyen gerici, yobaz dinciler ( Dini her türlü menfaatleri için kullananlar ) geçmişte vardı, gelecekte de olacaktır. 

Bütün bunların üstesinden gelmenin tek yolu Atatürk aydınlanmasını ve Türk Devrimlerini Türk Ulusuna anlatmaktır. “Milli Mücadele ve daha sonraki yıllara baktığımızdaAtatürk'ün, Öğretmenlere ne büyük değer verdiği açıktır.’’  Milletleri kurtaranlar yalnız ve ancak öğretmenlerdir' sözü bunu tespit eden örneklerden sadece birisidir”. O, Ulusal Kurtuluş Savaşının en yoğun ortamında bile ilgisini öğretmenlerimiz üzerinden eksik etmemiştir.

Ulusal Kurtuluş Savaşının, Kütahya-Eskişehir civarında bütün şiddetiyle sürdüğü 1921 yılı Temmuz ayının ortalarında; Öğretmenler Kongresinin Ankara'da toplanması kararlaştırılmıştır. Savaşın bütün azametine karşılık, Ankara'da da oldukça yoğun çalışmalar yapılmıştır. 

Bu yoğun temponun içinde, bir gün, Eğitim Bakanı Hamdullah Suphi TANRIÖVER ) Bey ile Öğretmenler Derneği Başkanı Mazhar Müfit KANSU ) Bey, Meclis Başkanı Mustafa Kemal'i, Meclis'teki odasında ziyarete giderek; Efendimiz “Fazla vaktinizi almayacağız.” diyerek, söze, başlar:

 “Mazhar Müfit Beyin başkanı olduğu Öğretmenler Derneği birkaç gün sonra Ankara'da toplanacak. İki yüzden fazla öğretmenin de bu toplantıya katılması bekleniyor. Fakat Fevzi Paşayı dinleyince tereddüde düştük. Savaşın yoğun olduğu bir sırada böyle geniş bir toplantı size ayak bağı olabilir. Uygun görürseniz erteleyelim”. 

Diye bitirerek, durumu kısaca arz eder. Mustafa Kemal Atatürk “ Hayır, hayır ertelemeyin!” diyerek öneriye karşı çıkar ve cahillikle, ilkellikle savaş, düşmanla savaştan daha az önemli değildir. Toplantıya katılacağım ve bir de konuşma yapacağım.” şeklinde görüşünü ifade eder.

Savaşın zaferle sonuçlanmasının ardındanCumhuriyet'in ilanı gerçekleşir. Bu süreçte, Atatürk düşüncelerini arkadaşlarıyla, bilim ve edebiyat adamlarıyla her fırsatta konuşur ve tartışırÇünkü Türk Ulusu için eğitimin ne denli önemli olduğu ortadadır. Asırlardır cahil bırakılmış insanımız, bu karanlığın içinden sadece eğitilerek çıkartılabilir. Cumhuriyetimizin ilanından sonra, Atatürk Öğretmenlerin görev ve sorumluluklarını bulduğu her fırsatta dile getirir.

Atatürk; Cumhuriyet'i sonsuzluğa taşıyacak Türk Gençliğini yetiştirme sorumluluğunun öğretmenlerde olduğunu belirtirken, “ Öğretmenler! Cumhuriyet'in özverili öğretmen ve eğiticilerini sizler yetiştireceksiniz. Yeni nesil sizin eseriniz olacaktır. Eserin kıymeti, sizin beceriniz ve özverinizin derecesi ile uyumlu bulunacaktır.

Hiçbir zaman aklınızdan çıkmasın ki; Cumhuriyet sizden, fikri hür, vicdanı hür ve irfanı hür nesiller ister der. Ne acıdır ki; Atatürk'ün aramızdan ayrılışının ardından kısa bir süre sonra, ülkeyi yöneten siyasi iradenin ilk olumsuz faaliyetlerini maalesef eğitim üzerinde görürüz. 

Köy Enstitülerinin kapatılması bunun açık bir kanıtıdır. Çağdaş Eğitimin” gereğine yeterince ilgi gösterilmezken; bıraksanız medrese eğitimini yeniden uygulamaya koyabilecek siyasi hırs, ’’ Atatürk Aydınlanması ve Türk Devrimleri konusunda arzulanan mesafeyi kat edememiş olan, Türk Ulus’unun bir kesiminden destek de görür.

SONUCU OLARAK “ Siz Laik Cumhuriyet'in Değerli Laik ve çağdaş Öğretmenlerisizin, Atatürk İlke ve Devrimleri ile Laik Cumhuriyet'in temel değerleri ve bugüne değin elde edilmiş kazanımlara olan inanç ve bağlılığınızdan asla şüphemiz yoktur”.  Ancak, devlettin kamu kuruluşlarında, hızla dinci kadrolaşma süreci yaşanıyor".

Tüm branşlardaki öğretmenlerimiz atama beklerken, sözleşmeli öğretmen uygulamasıyla, mevcut siyasi zihniyete uygun gençler eğitim ordusuna yerleştirilse bile, siz, Laik Türkiye Cumhuriyet'inin öğretmenleri, yılmadan, Atatürkçü Düşünce karşıtlarına aldırmadan, kararlı bir şekilde Türk Gençliğini yetiştirmeye devam etmelisiniz.

Atatürk'ün; 'Öğretmenler söylediği en anlamlı sözleri! Ordularımızın kazandığı zafer, sizin zaferleriniz için yalnızca ortam hazırlar. Gerçek zaferi siz kazanacaksınız ve sürdüreceksiniz. Kesinlikle de başarılı olacaksınız. “Öğretmen, ödülünü yıllar sonra alır”. İfadesi sizin için rehber olmalıdır. Türkiye Cumhuriyet’inin emanet edildiği Türk Gençliği, sizi asla unutmayacaktır! Ali Berham ŞAHBUDAK…22.11.2022.

ERDOĞAN NASIL YÜKSELDİ ? | Siyaset Gündemi - Levent Gültekin / Gazeteci

Yedi Yıl Sonra Gelen Hesaplaşma: Cumhuriyet, Demokrasi ve Siyasi Sorumluluk 2018 yılında, Türkiye'nin yönetim sisteminde yaşanan kritik ...