LAİK CUMHURİYET'İN " LAİK ÖĞRETMENLERİ " Ali Berham ŞAHBUDAK
Hayatımızda birçok değerleri borçlu olduğumuz Başöğretmenimiz M.K. ATATÜRK ve sizler eğitim emekçisi öğretmenlerimiz!
Emeklisi,
çalışanı bütün öğretmenlerimize gönül isterdi ki yazıma güzel haberler ve
gelişmelerden bahsederek başlaya bilseydim ne yazı ki bunu söylemek çok da
kolay değil çünkü 20 yıldır ortada bir eğitim olmadığı gibi cumhuriyet
değerleri ve Atatürk inkılapları da AKP eliyle birer birer ortadan kaldırıldı "
Ancak günümüz koşulları maalesef buna
imkân vermemekte, mevcut iktidarın ve Milli Eğitim Bakanlığının ısrarlı tutumu
ve eğitim yetersizliği her gecen yıl kendisinden bir öncesini aratır oldu bütün
bunların sonucu olarak gerek çağdaş eğitim alanlarımızda gerekse, sosyal
ve inanç alanlarında ciddi kırılmalar yaşanmakta.
Oysa Önderimiz M.K. ATATÜRK’ÜN
işareti ise tam tersi öğretmenlerimiz BİLİMİN ve
AYDINLANMANIN ANAHTARIDIR DEMEKTE! Bugün
ülkemizde son 20 yıllık AKP
iktidarıyla eğitimde ciddi bir
yozlaşma ve gerileme dönemine girilmiştir “ Din öğretmenlerimizi ülke genelinde çağdaş
eğitim kurumlarımızın başına idareci olarak atanması yetmezmiş gibi M. E. B.
MÜFREDATI CUMHURİYET KAZANIMLARI DÂHİL KOMPLE DEĞİŞTİRİLMİŞTİR.
Sözde
bu alandaki boşluğu doldurmak için de, cami imamlarını din dersi öğretmenleri
veya branş öğretmeni olarak okullarımızda istihdam edilmesi, cami imamlarının
yerine de yeni imamlar görevlendirmesi ÇAĞDAŞ LAİK
EĞİTİM SİSTEMİNE CİDDİ DARBE VURMUŞTUR.
"Bu durum okullarımızda ve AKP iktidarlarıyla birlikte bilimden ve çağdaş eğitimden uzaklaşılarak “din referansa alanlarında mevcut müfredatın dışına çıkılmış, tam bir şeriat şartlarında ki İslami anlayışını eğitim kurumlarına dayatılarak eğitime hâkim olmuş durumdadır". Oysa bu cumhuriyeti kuran ulu önderimiz M.K. Atatürk’ün işaret ettiği çağdaş ve laik eğitim bu değildir.
Sevgili Öğretmenlerimiz, bizleri yetiştirirken eminiz ki birçok fedakârlıkta
bulundunuz. Nice sıkıntılara göğüs gerdiniz. Onca yaşadıklarınıza rağmen; bir
gün de açım, üşüdüm, hastayım vs' demediniz. Sanki ağzınıza kilit vurdunuz. Zor şartlar
altında, of demeden her öğrencinizin bütün sıkıntılarına eğildiniz. Onları
cumhuriyetimize yaraşır laik bir birey olmaları için elinizden geleni
esirgemediniz.
Atatürk
İlke ve Devrimlerini genç beyinlere anlatmak onları Türkiye Cumhuriyeti için
yetiştirebilmek için en büyük ideallerinizdi. Ancak bugünkü sonuca baktığımızda
hedeflenen resmi görmek olası bu değil. Sevgili öğretmenlerimiz inanıyorum
ki hep birlikte bunların da üstesinden geleceğiz.
Sizler, Mustafa Kemal Atatürk’ün
kurduğu bu cumhuriyette eğitim orduları bugünkü durumlara düşürülmeye asla
layık değilsiniz. Aslında
sizler ülkemizin laik ve çağdaş öğretmenleri olarak sizlerin yeri başımızın
üzeridir.
Maalesef,
Atatürkçü Düşünce karşıtları tarafından bu şartları yaşamak zorunda
bırakılıyorsunuz. Bunları oluşturan, yani “Atatürk’ün hedeflediği değerleri yok etmek ve
dolaysıyla da Türkiye Cumhuriyetini ortaçağ karanlığına sürüklemek isteyen
gerici, yobaz dinciler ( Dini her türlü menfaatleri için kullananlar )
geçmişte vardı, gelecekte de olacaktır.
Bütün bunların üstesinden gelmenin tek yolu
Atatürk aydınlanmasını ve Türk Devrimlerini Türk Ulusuna anlatmaktır.
“Milli
Mücadele ve daha sonraki yıllara baktığımızda; Atatürk'ün,
Öğretmenlere ne büyük değer verdiği açıktır.’’ Milletleri kurtaranlar yalnız ve ancak öğretmenlerdir' sözü bunu
tespit eden örneklerden sadece birisidir”. O, Ulusal
Kurtuluş Savaşının en yoğun ortamında bile ilgisini öğretmenlerimiz üzerinden eksik
etmemiştir.
Ulusal Kurtuluş Savaşının, Kütahya-Eskişehir civarında bütün şiddetiyle sürdüğü 1921 yılı Temmuz ayının ortalarında; Öğretmenler Kongresinin Ankara'da toplanması kararlaştırılmıştır. Savaşın bütün azametine karşılık, Ankara'da da oldukça yoğun çalışmalar yapılmıştır.
Bu yoğun temponun içinde, bir gün, Eğitim
Bakanı Hamdullah Suphi ( TANRIÖVER ) Bey ile Öğretmenler Derneği Başkanı Mazhar
Müfit ( KANSU )
Bey, Meclis Başkanı Mustafa
Kemal'i, Meclis'teki
odasında ziyarete giderek; Efendimiz “Fazla vaktinizi almayacağız.”
diyerek, söze, başlar:
Diye bitirerek, durumu kısaca arz eder. Mustafa
Kemal Atatürk “ Hayır, hayır ertelemeyin!” diyerek
öneriye karşı çıkar ve cahillikle, ilkellikle savaş, düşmanla savaştan daha az
önemli değildir. Toplantıya katılacağım ve bir de konuşma yapacağım.” şeklinde
görüşünü ifade eder.
Savaşın zaferle sonuçlanmasının ardından, Cumhuriyet'in
ilanı gerçekleşir. Bu süreçte, Atatürk düşüncelerini arkadaşlarıyla, bilim ve
edebiyat adamlarıyla her fırsatta konuşur ve tartışır. Çünkü Türk Ulusu için
eğitimin ne denli önemli olduğu ortadadır. Asırlardır cahil bırakılmış insanımız, bu karanlığın içinden sadece
eğitilerek çıkartılabilir. Cumhuriyetimizin ilanından sonra, Atatürk
Öğretmenlerin görev ve sorumluluklarını bulduğu her fırsatta dile getirir.
Atatürk;
Cumhuriyet'i sonsuzluğa taşıyacak Türk Gençliğini yetiştirme sorumluluğunun
öğretmenlerde olduğunu belirtirken, “ Öğretmenler! Cumhuriyet'in özverili
öğretmen ve eğiticilerini sizler yetiştireceksiniz. Yeni nesil
sizin eseriniz olacaktır. Eserin kıymeti, sizin beceriniz ve özverinizin
derecesi ile uyumlu bulunacaktır.
Hiçbir zaman aklınızdan çıkmasın ki; Cumhuriyet sizden, fikri hür, vicdanı hür ve irfanı hür nesiller ister der. Ne acıdır ki; Atatürk'ün aramızdan ayrılışının ardından kısa bir süre sonra, ülkeyi yöneten siyasi iradenin ilk olumsuz faaliyetlerini maalesef eğitim üzerinde görürüz.
SONUCU OLARAK
“ Siz Laik Cumhuriyet'in Değerli Laik ve çağdaş
Öğretmenleri; sizin,
Atatürk İlke ve Devrimleri ile Laik Cumhuriyet'in temel değerleri ve bugüne
değin elde edilmiş kazanımlara olan inanç ve bağlılığınızdan asla şüphemiz
yoktur”. Ancak,
devlettin kamu kuruluşlarında, hızla dinci kadrolaşma süreci yaşanıyor".
Tüm
branşlardaki öğretmenlerimiz
atama beklerken, sözleşmeli öğretmen uygulamasıyla, mevcut siyasi zihniyete
uygun gençler eğitim ordusuna yerleştirilse bile, siz, Laik
Türkiye Cumhuriyet'inin öğretmenleri,
yılmadan, Atatürkçü Düşünce karşıtlarına aldırmadan,
kararlı bir şekilde Türk Gençliğini yetiştirmeye devam etmelisiniz.
Atatürk'ün; 'Öğretmenler söylediği en anlamlı sözleri! Ordularımızın kazandığı zafer,
sizin zaferleriniz için yalnızca ortam hazırlar. Gerçek zaferi siz
kazanacaksınız ve sürdüreceksiniz. Kesinlikle de başarılı olacaksınız. “Öğretmen,
ödülünü yıllar sonra alır”. İfadesi sizin için rehber
olmalıdır. Türkiye Cumhuriyet’inin emanet edildiği Türk Gençliği,
sizi asla unutmayacaktır! Ali Berham
ŞAHBUDAK…22.11.2022.