30 Haziran 2023 Cuma

ADALETİN CİFTE SITANDARTI.

ADALETİN CİFTE SITANDARTI.

Gazeteci Fatih Altaylı, TRT Yönetim Kurulu ve Sabah gazetesi yazarı Hilal Kaplan'ın hatırlatarak Merdan Yanardağın tutuklanmasına tepki gösterdi? 

Fatih Altaylı, Merdan Yanardağ'ın tutuklanmasını ele aldığı yazısında, isim vermeden TRT Yönetim Kurulu ve Sabah gazetesi yazarı Hilal Kaplan'ın PKK ve Öcalan'la ilgili ifadelerini hatırlattı.  Altaylı, "Yanardağ’ı da TRT yönetim kuruluna alsanıza" dedi.

TELE 1 Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ, canlı yayında terör örgütü PKK lideri Abdullah Öcalan hakkındaki sözlerinin montajlanıp, hedef gösterilmesinin ardından “terör örgütü propagandası” suçlamasıyla tutuklandı. Yanardağ, söz konusu programda AKP Milletvekili Galip Ensarioğlu’nun Kürt sorunuyla ilgili sözlerini eleştirip, AKP’nin yeni bir süreç hazırlığında olma ihtimalini eleştirmişti.

TELE1’de yayınlanan programındaki açıklamaları nedeniyle hakkında soruşturma başlatılan Merdan Yanardağ, Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturması Bürosu savcılarından Ebru Baran Celep tarafından sorgulanarak tutuklama talebiyle Sulh Ceza Hâkimliği’ne sevk edilmiş, İstanbul 7’nci Sulh Ceza Hâkimliği’nde Ramazan Çiçek’e verdiği ifadenin ardından ‘terör örgütü propagandası yapmak’ suçlamasıyla tutuklanmıştı.

Hakim Çiçek, Yanardağ’ın ‘üzerine atılı suçu işlediğine dair kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delillerin olduğunu’ öne sürdü. Delillerin henüz tam olarak toplanmadığını savunan Çiçek, Yanardağ’ın kaçma ve saklanma şüphesini uyandıran somut olguların bulunduğunu ve bu nedenlerle ‘adli kontrol uygulamasının yetersiz kalacağını’ öne sürerek tutuklanmasına karar verdi.

“Merdan Yanardağ’ın söylediklerinin aynısını değil, 5 beterini söyleyenleri TRT yönetim kurulu üyesi yaparak taltif ederken, zengin ederken, Merdan Yanardağ’ı tutuklamak büyük haksızlık. Eğer bir bazı şeyler suç ise, herkes için suçtur. Bizden olana suç değil, bizden olmayana suç diyemezsiniz.


Öcalan ve PKK övgüleri düzen birini TRT’yi yönetim kurulu üyesi yaparken, çok daha azını söyleyen birini içeri atıyorsanız ortada çok ciddi bir adalet sorunu var demektir. Bu sorunu iktidar partisinin adının başına Adalet yazarak ortadan kaldıramazsınız.

Sadece komik olursunuz!” AKP'liler Öcalan'ı nasıl övmüştü?  İşte isim isim, tarih tarih! HİLAL KAPLAN NE DEMİŞTİ? Sabah gazetesi yazarı Hilal Kaplan, çözüm sürecinin sürdüğü günlerde PKK ve Öcalan hakkında tartışılan paylaşımlarda bulunmuştu. Kaplan’ın tartışılan paylaşımlarından bir kısmı şöyle: “Devlet JİTEM'e terör örgütü desin, Kürtlerden de PKK'ya terör örgütü demelerini bekleyebilirsiniz o zaman.”

“Bu yazıyı okuyup da başı öne eğilmeyen yoktur sanırım: 'Diyorlar ki 'devlete katil deme'. Olur. Seri katil.” “Şehitlik kavramı İslam'da vardır. 'Türk - Kürt savaşı' dediğiniz hadisede ise 'şehit' yoktur. Anlaması çok mu zor hakikaten?” “Öcalan - PKK arası iletişimi sağladı diye tutuklanan avukatlardan sonra Öcalan - PKK arası yazışmaları taşıyan MİT'çiler de tutuklanacak mı?!”

SONUC ; OLARAK ÜLKEMİZDE YAŞANILANLAR BİR ADALETSİZLİKTİR.?

Siyasetten başlayan bu yeni ayrımcılık ekseni, önce sivil bürokraside, sonra asker bürokraside, sonra devlet ihalelerinde, daha sonra özel teşebbüste, en sonra da yargıda egemen oldu.

Özellikle AKP'nin hileli ve aldatıcı eylemleri 12 Eylül 2010 Anayasa adıyla halkoylaması sonucu "Hukuk da asla yeri olmayan ve " 16 Nisan 2017 Halk Oylaması ile birlikte yargıyı tamamen AKP'nin çürümüş çağdışı zihniyetinin hakim olduğu, siyasal iktidarın emrine verilince, ister istemez artık Türk toplumunun belli bir kesimi için de artık adaletsizliğin ve hukuksuzluğun çanlarının çaldığının habercisiydi.???

Artık Adalete, Adalet olmaktan çıkmış hukuk ise tamamen siyasallaşarak AKP'li ne kadar sahada avukat varsa, ne yazık ki, artık Adalet ve Hukuk temsilcileri olarak artık adalet dağıtır olmuşlardır? Bunu düşünmek bile kendi başına bir adaletsizliktir.? 

Bu fili eylem ister istemez karşımıza gerek adaletsizliği ve yargıdaki çifte standart uygulamasını da beraberinde getirmiştir.

Fakat ülkemizde adalet ve hukuk acısından gelinen nokta itibariyle ülkemizde hükümete yönelik eleştiri içeren düşünce açıklamaları, Cumhurbaşkanına doğrudan şahsına hakaret denilerek davaların açılıyor olması adaletin ve hukukun hangi aşamaya geldiğinin de en büyük kanıttır...

Oysa “100 yıllık Türkiye Cumhuriyeti’nde hiç bir dönemde ve devlet kurumlarında , özellikle de adalette, ve hukuk alanların da AKP döneminde olduğu gibi hiç bu kadar adalette çifte standart yaşanmamıştı”.!!! Ali Berham ŞAHBUDAK...

29 Haziran 2023 Perşembe

2023 GENEL VE "CUMHUR BAŞKANLIĞI" SEÇİMLERİNDEN HEMEN SONRA BAŞLAYAN KAOS.?

2023 GENEL VE "CUMHUR BAŞKANLIĞI" SEÇİMLERİNDEN HEMEN SONRA BAŞLAYAN KAOS.?

Hemen hemen her alanda “ülkemiz üzerinde dolaşan adaletsiz ve hukuksuz bir AKP darbe kokusu hâkim”.?

2023 Genel ve Cumhurbaşkanlığı seçimleri sonrasın da Türkiye Cumhuriyeti Devletinde artık mumla aradığımız Adalet, Hukuk, Demokrasi ve insan hak ve özgürlükleri tamamen askıya alınmakla kalmadı adalet ve hukuku artık "ORTAÇĞA KARANLIĞINA KALDIRILDI".

"Bu gidişe başta ana muhalefet CHP olmak üzere TBMM de bulunan irili ufaklı tüm muhalefet bloğu adeta karanlığa mahkûm olan ülkemiz için derin bir sessizliğe girmeleri düşündürücüdür".? AKP ve çağdışı zihniyeti 20 yılın verdiği devlet kuşatılmışlığını kullanarak artık darbe kavramının ülkemizin günlük yerleşik alanlarına dönüştürdü muhalif olarak kim ağzını açsa derhal darbeci veya terörist ilan ediliri oldu?

Artık bu cumhuriyette artık Askeri güç kullanılarak değil fiil görünümlü otoriterlermiş saray yönetimi var karşımızda meşru yöntemlerle işbaşına gelen sözde AKP iktidarları TBMM de bulunan tüm muhalefet bloğu ve sözde seçilmişler tamamen etkisiz hale geldi adeta 100 yıllık bu cumhuriyette kör topal da olsa var olan adalet ve hukuk sistemimiz son 10 yıldır AKP ve çürümüş bileşenlerinin elinde tamamen ORTAÇAĞ KARANLIĞINA GÖMÜLDÜ.?

İstisnasın ülkemiz de yaşanılan bu kaos her alan da hissedilir oldu neredeyse demokrasi ve hukuk kırıntısının dahi görülmediği bir cumhuriyet yaratıldı ülkemizde demokrasinin türlü yöntemlerle askıya alınması “ başta CHP olmak üzere tüm muhalif bloğu bu gidişe sesiz kaldı.

Buradan hareketle 2023 Türkiye’sinin artık tamamen ağır bir darbe havası soluduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.


2023 Türkiye’sinde demokratik sistemi kötürüm hale getiren darbeci zihniyet çağdışı çürümüş bir zihniyet elinde olan bu Cumhuriyet Atatürk ilkeleriyle hesaplaşan AKP iktidarı ve 20 yıldır buna ses çıkarmayan ana muhalefet?

12 Mart ve 12 Eylül’ü imal eden yerel ve küresel sermayenin kucağında özenle serpilip gelişen bu çağdışı çürümüş siyasi geleneğin temsilcisi olan AKP, bugün yine aynı güruhun birey esaslı toplum iradesi özlemine vurduğu güncel pranganın mimarı ve uygulayıcısıdır. Hal böyle olunca bugün AKP’nin sözde darbe ve darbecilerle mücadele yaygarasının da, onlarca yıldır süregelen bu büyük oyunun perdelerinden bir tanesi olması dışında bu cumhuriyette hiçbir değeri yoktur.

Demokratik bir devlet hedefleyen toplumları sağlıklı bir demokrasiye götürecek temel koşul, sistemin nüvesi olan bireyin her türlü etki ve manüplasyondan uzak olarak özgürce oluşturacağı iradesiyle kamu erklerini denetleme olanağına sahip olduğu bir siyasal düzenin kurulmasıdır.

Bunun için ise, -muhalefetin iktidarı denetleme ve iktidar olma olanağına sahip olduğu kanallardan ayrı olarak- iktidarın hukuka uygun davranmasını beklemek ve ondan adaleti sağlamakla bağımsız yargı ile toplumun sağlıklı bilgilenme hakkını temin için görev yapacak olan özgür ve bağımsız basın-yayın kuruluşlarının varlığı zorunludur.

Bu çarklar durdurulduğu anda demokrasiye öldürücü darbe vurulmuş olur. AKP iktidarı son 20 yılı aşan iktidarı süresince sistematik uygulamalarla bahsedilen çarkları devre dışı bırakarak ülkede demokrasiyi askıya almış ve kelimenin tam anlamıyla ülkeyi SİVİL DARBE ortamına sokmuştur.

Uzlaşma dışlanarak seçilen ve adeta noter görünümüne büründürülen bir Cumhurbaşkanlığı makamının bulunduğu bugünün Türkiye’sinde, muhalefet sistemin dışına atılmış, iktidarı denetlemek bir yana bizzat ona hizmet eden bir yargı, köleleştirilmiş bir medya ve bu tablonun etkisiyle oluşan susturulmuş bir toplum oluşturulmuştur.

İktidara geldiği dönemdeki anayasal düzeni askıya alarak sivil-polisiye yöntemlerle demokrasiye darbe üstüne darbe yapan AKP, ye bağımlı medya ve yargı kurumları ile gerçekleri tersyüz etmekte, bu çabasında da büyük başarılar elde ettiği de artık dünya gündemindedir.

Erdoğan’ın ben savcısıyım dediği günden sonra artık bu cumhuriyette hukuk ve adalet sistemi de o sözden sonra siyasi yargılamalarını anlamına girdiği de ne yazı ki gerek anan muhalefet gerekse sivil topluk kuruluşları da AKP etkisine girmiş olduğu unutulmamalıdır..

Ülkemiz olarak için bulunduğumuz bu tabloyu doğru okumak yaşamsal önem arz etmekte.

AKP’nin “darbe ve darbecilerle mücadele” etme iddiasıyla başlattığı gürültülü yargılamalar özünde AKP’ye sessiz kalan anan muhalefet ve TBMM de ki diğer muhalefet bloğunu da yok etmeye dönük bu girişimleri de görmekten uzaklaştığı unutulmamalıdır.

Uydurma bağlantı ve belgelerle sorgusuz ve gerçeklikten uzak siyasi tutsak olanların, tek günahları AKP’ye ve çürümüş çağdışı zihniyete muhalifi olmak olan onlarca birçok gazeteci, bilim adamı, rektör ya da aydın kamu görevlisi yok edilmektedir. PKK’lıların ve FETÖ terör örgütünün tanıklığıyla Türk ordusuna ve Atatürkçü komutanları terörist sıfatıyla zindanlarda çürütülmektedir.

5 Ağustos İstanbul buluşması öncesinde bir siyasi partiye, gençlik örgütüne ve gazeteye yapılan polis baskınları, artık tamamen deşifre olan gerçeği karartma arayışının yarattığı infialden duyulan büyük korkudan kaynaklanmaktadır.

Gezi olayları sonrasında iktidarını yitiren AKP, yaşadığı büyük korku nedeniyle kitlelerin Anayasa’ya göre silahsız ve saldırısız olarak önceden izin alınmaksızın yapabilecekleri demokratik gösterilere de katlanamamaktadır.

Silivri’de yaşanan hukuksuzluklara dikkat çekmek için Anayasal haklarını kullanmaya çalışan muhalifleri yaka paça gözaltına alan AKP’yi şiddetle kınıyoruz. Yeri gelmişken savunma hakkına dahi tahammül edemeyen Silivri Zindanında yapılan yargılama sonunda adil bir sonuca ulaşılacağı kanısını taşımadığımızı ifade edelim.

Ergenekon davasında sona gelinirken şu hususu tarihe not düşelim: Anayasal düzeni askıya alarak demokrasiyi rafa kaldırmak affedilmez bir suçtur.

Buna kalkışanlar, yardım ve yataklık edenler en ağır biçimde gözlerinin yaşına bakmadan cezalandırılmalıdırlar. AKP sultası sona erdiğinde, halkımızın gerçek adaleti sağlayacak koşulları yaratarak gerçek darbecileri sanık sandalyesine oturtacağından hiçbir kuşku duymuyoruz. Ali Berham ŞAHBUDAK… 29.06.2023…

 

 

27 Haziran 2023 Salı

Kurban Bayramı, Hangi Olayla İslam'da Yer Almaya Başladı?


KURBAN BAYRAMI VE ANLAMI.
Kurban Allah'a teşekkür etmek, şükretmek ve varlığına inanışı göstermek amacıyla yapılan bir ibadettir. Kurban Bayramı ise bu ibadetin her yıl belirli günlerde gerçekleştirilmesidir. Kurban Bayramında ibadet etmek isteyenler, emredilen koşulları taşıyan hayvanları Allah için keserek, Allah'a feda ederler.
Peki , Kurban Bayramı Nedir Ve Nasıl Doğdu.?
Kurban Bayramı, İslam inancına göre, Hicrî takvimin Zilhicce ayının 10. gününden başlayarak 4 gün süren bir dini bayram olarak kutlanır. Kurban Bayramının kutlama süreci, Zilhicce ayının 9. gününe denk gelen Arife günü ile başlar ve ardından Zilhicce ayının 10., 11. ve 12. günleri olan ‘Eyyâm-ı nahr’ (Kesme günleri) olarak bilinen üç gün boyunca devam eder. Kurban Bayramı, aynı zamanda İslam âleminin her yıl Mekke’de hac farizasını ifa ettikleri vakittir.
Kurban Allah’a teşekkür etmek, şükretmek ve varlığına inanışı göstermek amacıyla yapılan bir ibadettir. Kurban Bayramı ise bu ibadetin her yıl belirli günlerde gerçekleştirilmesidir. Kurban Bayramında ibadet etmek isteyenler, emredilen koşulları taşıyan hayvanları Allah için keserek, Allah’a feda ederler. İnsanlık tarihi kadar eski bir ibadet olan kurban kesmek, ilahi dinlerin en önemli ibadetlerinden biri sayılmaktadır.
Kurban Bayramı Nasıl Ortaya Çıktı?
Kurban Bayramı, hicretin ikinci yılında ortaya çıkmıştır. Kurban Bayramı nedir nasıl ortaya çıktı diye merak edenleri kısa kısa bilgilerle aydınlatalım: Kurban ibadeti Hz. İbrahim ve oğlu arasında başlar. Hz. İbrahim evinde bir gün uyuduğu esnada, rüyasında oğlu İsmail’i kurban ettiğini görmüştür. Bu rüya üzerine Mekke’ye gitmiştir ve oğlu İsmail’i annesinin yanında görmüştür.
Oğluna rüyasından bahsetmeyerek, ip ve bir bıçak almasını söylemiştir. Sonrasında ev halkı için vadiden odun toplayacaklarını anlatmıştır. Baba ve oğul vadiye doğru ilerlerken, şeytan insan kılığında Hz. İbrahim’in karşısına çıkmıştır ve Allah’ın bu emrini yerine getirmesin diye aklını çelmeye çalışmıştır. Fakat Hz. İbrahim bu oyuna inanmamıştır.
Sonrasında baba, oğluna: “Ben seni rüyamda Allah için kurban ediyordum.” diyerek rüyasını açıklamıştır. Oğlu ise bu duruma “Babacığım sana er olunanı yap, babacığım! Beni kurban etmek istediğin zaman, beni iple sıkıca bağla ki benden sana karşı, bir şey isabet edip de ecrim eksilmesin.”
Hem sen beni boğazlamak için yatırdığın zaman, yüzükoyun yatır, alnımı yere getir. Çünkü yüzüme bakınca kalbin incelir ve bu durumun Allah’ın sana emrettiği şeyi yerine getirmene engel olabileceğinden korkarım!” diyerek yanıt vermiştir. Hz. İbrahim oğlunu kurban edecekken Allah tarafından “Ey İbrahim! Rüyana sadakat gösterdin, işte sana oğlunun yerine boğazlayacağın kurbanlık, onu boğazla!” emredilmiştir. İşte kurban ibadeti günümüze kadar bu dini değer ile korunmaktadır.
Özetle: // Kurban Bayramı nedir ve niçin kesilir sorularının cevaplarının hemen hemen hepsi yardımlaşma ve ibadet çatısında birleşir. Kurban Bayramı sadece bir et kesilen bayram değil; yoksulların da düşünüldüğü, birlik ve beraberliğin pekiştiği dini bir ibadettir.
Allah’a kurban edilen kurbanlık hayvanlar kesilirken, kesilen etlerin ihtiyaç sahiplerini bulacağı bir bayramdır. Bu süreç hem sevinçle hem de manevi duygularla kutlanmalıdır. Her sene Kurban Bayramı’nı en güzel duygularla yaşamak ve sonrasında hatırlamak için, Kurban Bayramı’nı usulüne göre yaşamak gerekir. Aynı zamanda kurban kesilirken o hayvana eziyet etmemek, canını yakmamak, hızlı hareket etmek önemlidir. Kurban Bayramı nedir Diyanet bu konuda nasıl bir açıklama yapmıştır diye merak edenler için de Kurban Bayramı hükmü nedir sorusuna cevaben Diyanet’in verdiği bilgilerden birkaç cümle aktaralım:
“Sözlükte yaklaşmak, Allah’a yakınlaşmaya vesile olan şey anlamlarına gelen kurban dinî bir terim olarak, Allah’a yaklaşmak ve O’nun rızasına ermek için ibadet maksadıyla, belirli şartları taşıyan hayvanı usulüne uygun olarak kesmeyi ve bu amaçla kesilen hayvanı ifade eder. Kurban bayramında kesilen kurbana udhiyye, hacda kesilen kurbana ise hedy denir. Mezheplerin çoğuna göre udhiyye kurbanı kesmek sünnettir (İbn Rüşd, Bidâye, I, 429). Hanefî mezhebinde ise tercih edilen görüş, kurbanın vacip olduğudur (Merğînânî, el-Hidâye, VII, 146).”
Kurban Kesmenin Anlamı ve Önemi / Kurban kesmenin şartlarını yerine getirenler, öncelikle çevresinde bulunan ihtiyaç sahiplerini mutlu ederler. Kardeşliğin ve birliğin temsili olan Kurban Bayramı, yardımlaşmanın en çok vücut bulduğu bir dönemdir. Kardeşlik ve yardımlaşma yılın her gününde ve her anında hatırlanmalıdır. Sahih hadis kaynaklarında yer alan rivayetlerde, Hz. Peygamber, kurban bayramında Allah katında en sevimli ibadetin kurban kesmek olduğunu, kurbanın kesilir kesilmez Allah katında kabul olacağını ve kurban edilen hayvanın boynuzu, tırnağı da dâhil olmak üzere her şeyinin kişinin sevap hanesine yazılacağını ifade etmiştir. Bu durum da dinimizde kurban kesmenin çok ayrı bir yere sahip olmasını sağlamıştır.
Kurban Neden Kesilir? Kurban kesimi, İslam dini açısından önemli bir ibadet ve sembolik bir eylemdir. İslam inancına göre, kurban kesimi, İbrahim peygamberin Allah’a olan teslimiyetini ve imanını simgeler. Kurban kesimi aşağıdaki temel nedenlerle gerçekleştirilir:

İbadet / Kurban kesimi, Müslümanların Allah’a olan ibadetlerinden biridir. İbadetin amacı, Allah’a yakınlık kazanmak, O’na itaat etmek ve kendini Allah’a adamanın bir yolu olarak görülür.
İman ve Teslimiyet / Kurban kesimi, İbrahim peygamberin Allah’ın emrine olan tam teslimiyetini ve imanını hatırlatır. Müslümanlar, İbrahim’in gösterdiği gibi Allah’ın emirlerine itaat etme, teslimiyet ve sadakat gösterme anlamında bir örneği takip etmeye çalışır.

Paylaşma ve Dayanışma / Kurban kesimi, Müslümanlar arasında dayanışma, yardımlaşma ve paylaşma duygusunu güçlendirir. Kurban edilen hayvanın eti, yoksul ve ihtiyaç sahipleriyle paylaşılır. Bu, zenginlerin varlıklarını paylaşarak toplumdaki dengesizlikleri azaltmayı amaçlar.
Sadaka ve Sevap Kazanma / Kurban kesimi, sadaka vermenin bir yoludur. Müslümanlar, kurban keserek Allah’ın rızasını kazanmak ve sevap elde etmek amacıyla hayır işlerinde bulunurlar. Sadaka vermek, bireysel ve toplumsal hayır işlerine katkıda bulunmanın bir ifadesidir. Ali Berham ŞAHBUDAK …

25 Haziran 2023 Pazar

CHP GENEL BAŞKANI KEMAL KILIÇDAROĞLU’NA AÇIK MEKTUP!

CUMHURİYET HALK PARTİSİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’ÜN KURDUĞU KOCA BİR ULUSUN VE TÜRK HALKININ PARTİSİDİR.  CHP’ DEKİ BİR AVUÇ İNSANIN PARTİSİ DEĞİLDİR.!!

Genel seçimler sonrasında CHP’ de yapılan değişiklikler; il başkanları ve yönetimlerini, ilçe başkanları ve yönetimlerini, CHP Genel Merkez yönetimi dâhil yıpranmış tüm yöneticileri de kapsamalıydı. Bu değişim ile görev alacak yöneticiler sadece söylem olarak değil yaşam tarzlarında da Cumhuriyetçiliği, Atatürk ilkelerini içselleştirmiş yeni kadrolar olmalıdır.

Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün en önemli İlkelerinden olan Halkçılık ilkesi bazı başarısız siyasetçiler yüzünden CHP’ den uzaklaştırılmış görülmektedir. Bu sözde siyasetçiler kendilerinin de benimsemekte zorlandığı bu ilkeyi Türk kamuoyuna anlatılırken maalesef kendi yorum ve düşüncelerini yansıtacak şekilde yanlış ya da eksik açıklamışlardır.

Oysa hedef çok açıktır, politikanın temeline halkı koyup ülkemizi muasır medeniyet seviyesine ulaştırmaktır”.

Türkiye; Demokrasi, İnsan hak ve özgürlükleri alanlarında tamamen içe kapatılmış; ülkemizde hukukun üstünlüğü, adalet anlayışı terk edilerek Türkiye adeta bir bilinmezliğe sürüklenmiştir. Bu süreçte CHP yönetimi yıllar içinde bu gidişe maalesef sessiz kalmış “Atatürk’ün Milli Mücadele vererek tam bağımsız olarak kurduğu Cumhuriyet, 1919 öncesi koşullara tekrar getirilmiştir.

“CHP yönetimi, yönetimsel zafiyetleri nedeniyle her koşul altıda mevcut iktidara adeta yeşil ışık yakmıştır.”

Sokaktaki sade yurttaşın bildiği ve derinden yaşadığı birçok sorunu, maalesef yıllardır CHP Genel yönetimi dâhil İl, İlçe, Belediye başkanlık yönetimleri gerektiği ölçülerde algılayamamış, çözüm önerileri ve çözümsel adımlar gerçekleştirememiştir.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti Mustafa Kemal Atatürk ve İsmet İnönü’ nün ilk dönemleri haricinde hiçbir zaman uçurumun kenarından kurtulamamış ve içinde bulunduğumuz çağın gerekliliğine ulaştırılamamıştır. CHP kuruluşun ve kurtuluşun partisidir. CHP muhalefet konumunda olduğu dönemlerde kadrolaşmasını maalesef sağlıklı ve etkili bir şekilde gerçekleştirememiştir.

CHP’nin üst yönetiminin yıllardır içine düştüğü bu tarihsel hastalığından bir an evvel kurtulması gerekmektedir. CHP’ de kaybedilen her seçim sonrası değişim rüzgârları esiyor denilerek değişenin çaycısı olduğu bir yönetim anlayışı ile çözüm bulunması mümkün değildir.

CHP’nin öz benliği ve bel kemiği, CHP’nin beyni olan Atatürk ilke ve devrimlerinden uzak sadece öne çıkmış kişilerin bir adım gerisinde gelen isimlerin CHP’deki değişimi asla bir değişim değildir.

CHP’nin kuruluş ilkelerinden ve CHP’nin temelini oluşturan halk CHP’de hiçbir alanda yer bulamamaktadır. Halkı küçümseyen, geçiştiren söylem ve davranışlar; Atatürk İlke ve inkılaplarına öz saygısızlık olmakla beraber bazı CHP’li olduğu iddia edilen kimi yöneticilerin yalan yanlış davranışları da halkın kafasında Atatürkçülüğü yanlış oluşturmasına sebep olmuştur.

Aç kalmamak için, iş bulabilmek için, çocuğunu okula gönderebilmek için mücadele eden halkımızla hiçbir sorunumuz olamaz. Atatürkçülüğü daha doğru tanımıyla Kemalizm’ i tanımadan, CHP çatısı altında ilkeleriyle yaşıyor gibi görünüp nankörlük edenlerle de ayrıca derdimiz olduğu asla unutulmamalıdır.

Bizim derdimiz kiminle? CHP’yi bir rant aracına dönüştürmüş, asla CHP’li ve Atatürkçü olmayan, hiçbir sıkıntı yaşamadan ceylan derisi koltuklarda oturup halkın sorunlarıyla ilgileniyormuş gibi yapan, bu sorunları kendi siyasi konumu için ballandıra ballandıra anlatmaya çalışan, Türk halkıyla uzaktan yakından hiçbir bağı olmayan, çözüm istemeyen, bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın zihniyetini kabullenmiş, koltuk sevdalısı sözde siyasetçilerledir.   CHP Kuruluşun ve Kurtuluşun Türk Halkı için her koşul altın da umudun adı olmuş bir CHP’dir CHP’yi bu duruma düşürmeye hiç kimsenin kakı da yok haddi de yok.

CHP, hiç bir aşamada huzurevi siyaseti yapmamalıdır. CHP’yi yürekten seven, Atatürk ilke ve inkılaplarını benimsemiş hiçbir birey asla düşüncesini ve ideallerin para karşılığı satmamıştır. Gerçek CHP’li ve Atatürkçüler artık CHP’de Türk halkıyla yan yana omuz omuza olmalıdır!  Türkiye Cumhuriyeti Devletini kuran CHP yöneticileri Atatürk ilke ve devrimlerine sıkı sıkıya bağlı, liyakatli kişilerden oluşmalıdır.

Tüm yönetimleri bir bütünlük içinde görmeli, mevcut Belediye Başkanlarından başarılı olanlar hariç, diğer tüm Belediye Başkanlarının bugünden itibaren derhal değişmesi için gerekli çalışmalar başlatılmalıdır. CHP’ de bu değişim yapılmadığı takdirde CHP için 2024 yerel seçimlerini kazanmak sadece bir hayal olur.

Yıllardır CHP çatısı altında CHP’li gibi görünerek asla CHP’li ve Atatürkçü olmayan işleyiş ve kararlar aşamasında siyaseten “kirlenmiş”, üç kuruş için her fırsatta AKP değirmenine su taşıyan, davasına, CHP’ ye ihanet etmiş, ikiyüzlü sözde CHP’li il Başkanları, İlçe Başkanları, İl Genel Meclis üyeleri derhal uzaklaştırılmalıdır.

CHP’ de mevcut İl Başkanı ve yönetimleri, İlçe Başkanı ve yönetimleri görevden alınarak, yerlerine gerçek Atatürkçü liyakatli kadrolar getirilerek 2024 yerel Yönetimler için yeniden örgütlenme sağlanmalıdır. Unutulmalıdır ki Belediye ve örgüt bir bütün halinde çalışmalıdır.

“ Bu örgütlenme sürecinde 3-5-6-7 dönem üst üste görev yapmış hiçbir isme ne olursa olsun asla yeniden örgütlenmede ve yerel yönetimlerde yer verilmemelidir” . Bu kadroların büyük çoğunluğu yeni, dinamik, Atatürkçü, gerçek CHP’li gençlerden oluşmalıdır… 

Biliyorum ki şimdi bazı siyaseten kirlenmişler, siyasi üretkenlikten uzak, IQ değerleri düşük, siyaseti adeta meslek haline getirmiş, CHP’ye ve Atatürk’e ihanet eden CHP ’içindeki bazı yetersizler, “arpaları kesileceği için” bu sözlerime şiddetle karşı çıkacaktır. 

Hiç de önemli değil çünkü hayatım boyunca gerek siyasi yaşamımda, gerekse bürokrasi yaşamımda hiç çiğ yemek yemedim ki karım ağrısın.!!!

Atatürk ilkelerine bağlı, her biri birinden değerli, pırıl pırıl, eğitim seviyesi yüksek, dinamik bir gençliğimizin varlığı asla unutulmamalıdır. Atatürk’ün kurduğu bu cumhuriyette bu sayı milyonlarca mevcuttur. Unutmayın sıkıştığınızda ağzınızdan düşürmediğiniz Mustafa Kemal Atatürk bu cumhuriyeti siyaseti meslek edinenlere değil Türk Gençliği’ ne emanet etmiştir.

On yıllardır CHP’yi adeta bir çıkar karargâhına dönüştürmüş bu sözde siyasi simsarlar bu gençlerimizi siyasi deneyimi yok diyerek değersizleştirmeye çalışacaklardır.

Ancak bu görmezden geldiğiniz gençlik, AKP dönemini ve sıkıntılarını yaşamış, çözüm önerileri getiren, gezi direnişinin kahramanları, çoğu en az iki üniversite eğitimi almış, 2-3 yabancı dili bilen aktif konuşan, dünya ile iletişim halinde olan muhteşem çocuklarımızdır. Asla o aklınızdan çıkarmayın, bu ülke siz simsarlara değil, Türk gençliğine ve geleceğimiz olan çocuklarımıza emanettir.

Asıl gerçek şu ki: Siz bu gençlerden korkuyorsunuz, sizler de biliyorsunuz ki bu gençlerin yanında sizin bilginiz de içinde bulunduğumuz çağın gereği olan deneyiminiz de SIFIRDIR.

Milenyum gençleri dünyayı bir ülke, Türkiye Cumhuriyeti Devletini ise bir mahalle gibi görüyorlar. Bu gençler ülkeleri küreselleşmenin getirdiği etkileşim ile değerlendirebiliyorlar. İçinde bulundukları çağ bilgi ve iletişim çağıdır bunu sakın unutmayın sakın. Bu yetersiz kişiler, yıllardır ne CHP’yi ne de ülkemizin geleceğini düşünerek hareket etmişlerdir. Al takke ver külah, o senin adamın bu benim adamım, diyerek, yanlarına birer çantacı takım kurarak kendilerini önemli göstermeye çalışmışlardır.

CHP ve ülkemiz biran önce içine düştüğü uçurumdan ve çürümüş yönetimlerden kurtulmalıdır.

CHP’de yeni yapılanma % 80-90 yeni yüzlerle, idealist, Atatürkçü ve CHP sevdalılarıyla sağlanmalıdır. CHP hızla 2024 yerel seçimleri için Atatürk gençliğiyle örgütlenmelidir. Cumhuriyetimizin ikinci yüz yılında Atatürk’ün kendilerine emanet ettiği CHP ve Cumhuriyeti bu gençler tekrar ayağa kaldırmalıdır.  Atatürk’ün Türk gençliği, eğitimsel ve IQ değerleri yüksek, çağın gereği olan bilgi birikimleriyle kendini donatmış, laik, çağdaş, muasır medeniyeti kendine ilke edinmiş gençliktir.

Türk gençleri siyaseten ve ahlaken çürümüş yetersiz siyasetçilerce daha fazla yok sayılamaz.!

Ülkemizin geleceği istisnanız her alanda daha fazla riske edilemez. Her tür yönetim kararlarında gençlik yoksa o toplum ve ülkenin yarınları karanlıktır. Bu gerçeği tüm siyasetçiler biran önce görmelidir.

Özetle “BİR ÜLKE NE ZAMAN GELECEĞİYLE KUMAR OYNARSA, O ZAMAN YARINSIZLAŞIR!

CHP’deki bu değişim genel seçim öncesinde gerçekleşmeliydi.

2 dönemden fazla Milletvekilliği yapmış kişilere bu dönemde CHP’de çok kritik bir görevi yoksa yer verilmemeliydi. Milletvekilliği aday sıralaması maalesef şeffaf ve stratejik bir şekilde yapılamamıştır.  CHP çatısı altında kendin çal kendin oyna yönetim anlayışı içinde, kapalı kapılar arkasında bazı çürümüş MYK üyeleri ile CHP yöneticilerinin sözde danışmanları ile sözde Belediye Başkanları ile al takke ver külah denerek 15 - 20 gün öncesinden CHP’ ye üye yapılan, halkta karşılığı olmayan kişiler dâhil Milletvekili listelerinin birinci ve ikinci sıralarından aday gösterilmiştir. Bu durum da oyların düşmesinin en önemli sebeplerinden biridir.

Biz gerçek Atatürkçüler ve gerçek CHP’liler olarak bu kapalı kapılar arkasında yaşanan siyasi çürümüşlükten bıktık. Biz artık şeffaf ve liyakatli siyaset istiyoruz. RANT peşinde koşan çürümüşler, sizin suyunuz çoktan kaynadı! Artık emekli olma zamanınız gelmedi mi?

3-4-5-6-7 dönemdir CHP’desiniz siyasi sonuç ortada. Siyaseti adeta meslek haline getirdiniz. Unutmayın, siyaset bir meslekten öte bir ideal ve dava işidir.

Unutmayın, bizler henüz hayattayız, sanmayın ki bizler sahadan çekildik. Bizler sadece ahlakın ve erdemliliğin gereğini yaptık. Sizler ise her seçimi fırsata dönüştürerek CHP’ de al takke ver külah deyip hiçbir siyaset üretmeden 4 dönem, 5 dönem Milletvekili, Belediye Başkanı, İl Başkanı olarak topyekûn Atatürk’ün kurduğu CHP’ye bir baba mirası gibi çöktünüz”? Ancak unuttuğunuz Atatürk’ün bir sözünü siz siyaseten çürümüş CHP’ li geçinenlere bir Atatürkçü olarak hatırlatmak isterim.

26 Mayıs 1919 Samsun Havza konuşmasında, Ulu önderimiz ve başkomutanımız bu cumhuriyeti Türk halkına hiçbir karşılık almadan bıraktıktan sonra, "Hiçbir zaman ümitsiz olmayacağız, çalışacağız, memleketi kurtaracağız. Bizi öldürmek değil, canlı canlı mezara koymak istiyorlar. Şimdi çukurun kenarındayız. Son bir cüret belki biz kurtarabiliriz” demiştir. Atatürkçü, yurtsever, aydın ve çağdaş yurttaşlar olarak asla unutmamız gereken “Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu CHP’de bizler hiçbir zaman ümitsiz olmayacağız.!

Bizler, gerçek Atatürkçüler olarak içine düşürüldüğümüz bu girdaptan mutlaka kurtulacağız. Cumhuriyetimizin ikinci yüz yılında tavandan tabana büyük oranda yenilenmiş CHP kadroları bu kurtuluşun mimarı olacaktır.  Bu mimarların; tek gayesi Cumhuriyet ve Atatürk devrimlerine sıkı sıkıya bağlı olan Atatürk gençliğidir.  Bu bildiride bahsettiğim, eleştirdiğim kişiler tüm CHP’li yöneticileri kapsamamaktadır.   Onlar kendilerini biliyorlar. Türk Kamuoyuna Saygılarımla.  Ali Berham ŞAHBUDAK. 14 / 06 / 2023…

PEKİ, BİR YURTTAŞ OLARAK “ BEN KİMİM” ?

20-30 yıldır CHP’yi bir RANT aracına dönüştürmüş, kalkan olarak da Milletvekilliği, Belediye Başkanlığını kullanan siyaseten çürümüşlere kısaca anlatayım… Bendeniz Ali Berham ŞAHBUDAK. 1999 yılında CHP Genel Başkan aday adayı olmuş bir Atatürkçü yurttaşım. O kurultayda biz az bir oy farkıyla kaybetmiş, Sayın Altan ÖĞMEN kazanmıştı…

CHP ’Genel Başkanlık aday adalığım sürecinden sonra gecen 23 yılın ardından Kamudaki Görevimi yapmaya devam ettim…

ADD ( Atatürkçü Düşünce Derneği ) ( DKÖB )  Demokratik Kitle Örgütleri Birliği Genel Başkanlığı… TMMOB ( Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği, yöneticiliği ve diğer sivil toplum örgütlerine etkin görevlerde bulunmuş Türkiye Cumhuriyeti Devletinin bir yurttaşıyım…  Tüm eylem ve söylemlerimi içinde bulunduğumuz çağımızın gereği olan iletişim çağındaki sosyal medya ağlarında görebilirsiniz…

1-            Cumhuriyet Mitingleri.

2-            Cumhuriyet Bayramı Etkinlikleri ve Mitingleri.

3-            Can Dündar, Mustafa Filmi ve Dava Süreçleri.

4-            Müslüm Gündüz ve Dava Süreçleri… (CUMHURİYETİ YIKTIK LAİKLİĞİ KALDIRDIK SÖYLEMİ )

5-            Necmettin Erbakan ve Abdullah Gül Davaları ( Kayıp Trilyon Dava Süreci.)

6-            AKP ve yandaşlarına dair yaptığım eleştiriler ve kamuoyuna ulaşmış yazılarım nedeniyle hakkım da her yıl açılmış en az 2-3 Eleştiri Davaları.  Pek sizler hızlı CHP’liler sizin bazılarınızın yıllardır CHP’ye yerel yönetimlere çökmenizin dışın Atatürk’ün Kurduğu CHP’ye ve Kurduğu bu Cumhuriyete kazandırdıklarınız nedir? Ali Berham ŞAHBUDAK.

17 Haziran 2023 Cumartesi

CHP GENEL BAŞKANI KEMAL KILIÇDAROĞLU’NA AÇIK MEKTUP!


DAVAYA ADANMIŞLIK "SÖZLE DEĞİL" EYLEMLE MÜMKÜNDÜR.!!

Bir kişi eğer ben bir dava adamıyım diyorsa önce bu ifadeyi kullanan kişinin eylem ve söylemlerine bakmak gerekir...

Eğer bu kişi veya etrafında ki kişiler her fırsatta bulundukları Partiye ve onlara inanmış kitlelere ihanet ediyorlarsa onlar dan asla ne dava adamı olur nede onlarla yol arkadaşlığı olur çünkü onlar inanıyoruz dedikleri davasına da ilkelerinde ihanet edenlerden başkası değildir... !!

Bir dava adamı önce üslendiğiniz görevin bilinciyle hareket ederek " karşı devrime hizmet eden zihinsel ve düşünsel çürümüş kişileri asla yanın da ve bulunduğu parti de görev vermez" dava adamları idealist ve ilkeli kişilerdir"...

Özelliklede bu parti Mustafa Kemal Atatürk'ün kurduğu CHP 'ise.!!

Ben bir dava adamıyım diyen bir lider yanın da taşıdığı sözde çürümüş iki yüzlü CHP'lileri ve dışarıdan ithal edilen karşı devrimle işbirliği içinde olan ve CHP'ye kumpas kuran hiç bir kişiyle ne yol yürür nede onlara çeşitli görevler vererek CHP'nin halktan koparılmasına izin verir...

Çünkü idealist bir dava adamı bilmelidir ki yanın da taşıdığı bu kişiler Atatürk ve Cumhuriyet düşmanı ve CHP' düşmanı olduğunu görmeli ve hiç bir zaman bu kişilerin ne Atatürkçü ne de CHP'li olmadığını bilmelidir....

Bir dava adamı asla ilkelerinizden geri adım atarak asla ideallerinizden taviz vermeyendir dava adamı...!!

Dava adamı sırf davası için yaşayan, çizgisinden sapmadan ve ekseninden kaymadan, savunduğu davayı, her zeminde ve platformda, hiç üşenmeden ve yılmadan ömrü boyunca anlatabilendir.

Bir dava adamı olmak; her türlü zorluğa, karşıtlığa rağmen önüne çıkan engelleri aşabilmektir bunun tek yolu da idealist ve davam dediğiniz davaya sıkı sıkıya bağlanarak davanıza inanmakla mümkündür... Ali Berham ŞAHBUDAK...

CHP GENEL BAŞKANI KEMAL KILIÇDAROĞLU’NA AÇIK MEKTUP! https://youtu.be/rSC4ywTtPjc @YouTube aracılığıyla 

4 Haziran 2023 Pazar

TIKIR TIKIR İŞLEYEN "PLANA SADIK KAL" D. Perinçek?

TIKIR TIKIR İŞLEYEN "PLANA SADIK KAL" D. Perinçek?

Siyasetten tarihin karanlık çöplüğünde sende yerini aldın sen asla idealist bir dava adamı ve asla bir Atatürkçü Cumhuriyetçi olmadın.

Sen çürümüş çağdışı bir zihniyet olarak daima karanlık işlerin adamı oldun hayatını da biran olsun asla Atatürkçü olamadın ve sen her koşulda dahi kirli emellerin için Atatürk ve cumhuriyet düşmanlarıyla iş birli içinde oldun..

Yıllardır etrafında olanlarla bir algıyı yaratarak Atatürkçü ve cumhuriyetçi görünerek her koşul altın da davamız dediği davaya ihanet eden emperyalist piyonlarından sadece bu ülkede birsin.

PEKİ, DOĞU PERİNÇEK’ VE 50 YILDIR HİZMET ETTİĞİ " KİRLİ YAPILARA BİR BAKALIM"?

D. Perinçek “ anan doluda güzel bir söz vardır bu sözü not düşerek başlamak isterim “ Biz 40 kardeşiz biz birbirimizi bu yolda iyi tanırız denir” Biz de seni bu yolda çok iyi tanıyoruz bunu sakın unutma.!!!

Biz “Atatürkçüler ve Kemalist yurtsever devrimciler olarak “ siz Doğu Perinçek'i de kirli zihniyetinizi de çok iyi biliriz ".? Siz Doğu Perinçek olarak çürümüş ve çağdışı bir oluşum olan “Cumhur İttifakının” en hızlı ortağı olarak MHP’yi de geride bırakarak kaos uyarısı yaptınız.?

Sizin bu açıklamanız "Türk milletine" karşı yapılmış üstü kabalık bir tehdittir? Ne demek siz TBMM’ye giremezseniz KAOS olur “ Pardon siz kimsiniz siz T.C. Devletinin bir yurttaşı veya bir bireyi değil misiniz de kaos olur diyorsunuz?

Siz şimdi AKP’nin küçük ortağı olarak mi yoksa Vatan Partisi Genel Başkanı olarak konuştunuz?  Siz TBMM’ye seçilemez ve TBMM ye milletvekili olarak giremezseniz neden bu ülkede kaos olur diyorsunuz?

AKP’nin uzaktan kumanda ettiği “ SADAT ve benzeri kirli yapılara” anlaşılan siz Vatan Partisi ve Doğu Perinçek, olarak da dahil olmuş gibisiniz ” ? Bu üslup ve yaklaşım Türk milleti için bir güvenlik sorunu olmanın ötesinde 2023 seçimleri Ülkemizde sancılı geçeceğe benziyor desenize?

Neymiş Vatan Partisi TBMM’de temsil edilmez ve TBMM’ye girmezse Türkiye’de kaos olurmuş?

AKP’nin yen sözcüsü ve destekçisi Doğu Perinçek AKP’lilerden çok daha fazla Erdoğan’ı sahiplenmişe olmalı ki AKP sözcüsü Perinçek, in yanında çok hafif kalır ” Anlaşılan Perinçek 50 yıllık siyasi hayatında elde edemediği başarısızlıkları unutmuş Türk aydınlarını ve Türk Solunu nasıl dağıtmak için oyunlar oynadığını unutmuş yaptığı ihanetleri hatırlamıyor “ oysa biz Doğu Perinçek’in 50 yıldır kimlerin değirmenine su taşıdığını iyi biliyoruz”?

Hapisten çıktığından beri Perinçek'in AKP'ye verdiği destek malum... Çıkar çıkmaz Akit gazetesine röportaj vermiş ve "Cemaate karşı savaşında Tayyip Erdoğan'ın yanındayız" demişti. Daha sonra ise "Tayyip Erdoğan diktatör değildir" diye yazı yazmıştı. Ulusal Kanal'a ünlü yandaş yazar Rasim Ozan Kütahyalı konuk edilmişti.

17 Aralık'ın yıldönümünde de Aydınlık, bir sene önceki büyük yolsuzluk operasyonunu görmezden gelmiş, tek bir satır yazı ya da yorum yer almamıştı. TGB olsun, İşçi Partisi olsun, bu konuyla ilgili eylem bile yapmamıştı...

Perinçek'in Tayyip'e desteği sadece hapisten çıkmasıyla alakalı değildir. Aydınlık hareketi, Perinçek hapisten çıktıktan sonra AKP’den büyük destek aldı. Örneğin Aydınlık gazetesinin dağıtımını Sabah grubu yapıyor! Yani Aydınlık, Tayyip’in havuzuna bağlanmıştır. (Hatırlatalım, diğer muhalif gazeteler, mesela Cumhuriyet, Sözcü, Yurt vs., Hürriyet grubu tarafından dağıtılıyor.)

Perinçek'in Tayyip'e desteği sadece hapisten çıkmasıyla alakalı değildir. Aydınlık hareketi, Perinçek hapisten çıktıktan sonra AKP’den büyük destek aldı ve halende üstü kapalı olarak almaya devam ediyor? Bilmeyenler için / Örneğin Aydınlık gazetesinin dağıtımını Sabah grubu yapıyor! Yani Aydınlık, Tayyip’in havuzuna bağlanmıştır. (Hatırlatalım, diğer muhalif gazeteler, mesela Cumhuriyet, Sözcü, Yurt vs., Hürriyet grubu tarafından dağıtılıyor.)

Aydınlık, reklamlar yoluyla da AKP’den büyük destek alıyor.

Pek çok yandaş firmanın reklamlarını Aydınlık’ta görmek mümkün O nedenle Doğu Perinçek seni biz yeni tanımıyoruz sizi 50 yıldır senin hangi bulanık sularda yüzdüğünü biz çok iyi biliyoruz?

En çarpıcı olan ise 17 Aralık operasyonunda da sanıklar arasında yer alan Ali Ağaoğlu’nun Aydınlık’a verdiği ilanlardır. Hatta Ağaoğlu'yla Aydınlık tam sayfa röportajlar bile yapmıştır! Yine “Anam, babam, çocuklarım Tayyip’e feda olsun” diyecek kadar fanatik Ethem Sancak’ın yeğeni Murat Sancak'a ait bir POS firmasının ilanlarına da Aydınlık’ta rastlamak mümkün. Ethem Sancak bilindiği gibi Star gibi yandaş gazetelerin patronu.

Ve “eski” bir Aydınlıkçı. 80 öncesinde Aydınlık’ta yazıları çıkmış, Perinçek’in partisinde Diyarbakır İl Başkanlığı ve İstanbul İl Yöneticiliği yapmış birisi. Demek ki, Ethem Sancak-Perinçek ilişkisi tam olarak hiçbir zaman bitmemiş. Tabii bu arada Basın İlan Kurumu’ndan Aydınlık’a her gün verilen sayfalarca ilanı da unutmayalım.

Onca yüksek tirajlı gazeteye muhalif diye reklam aktarmayan Basın İlan Kurumu, ne hikmetse Aydınlık ve Akit’i bol bol ilanla besliyor. Ve son olarak TOKİ'nin ilanlarının da Aydınlık'ta çıktığını belirtelim. TOKİ sadece yandaş gazetelere ilan veriyor. Bırakın Cumhuriyet ve Sözcü gibi muhalif olanları, Hürriyet gibi Doğan medyasının gazetelerinde bile TOKİ ilanı görmek mümkün değil...

Böylece Resmi olmayan 14 Mayıs 2023 ‘de yapılacağı açıklanan seçimlerin de çok şiddetli olacağını Perinçek'in yaptığı açıklamalardan anlaya biliriz….

Doğu Perinçek’in hayatı boyunca kime hizmet ettiği tartışılır olan kişinin CHP’yi eleştirdiği boş değildir? Çünkü gerçek Kemalist ve Atatürkçüler gerçek DEVRİMÇİLER Perinçek’i çok iyi tanır “O nedenle bizler Perinçek dışarı çıkmadan önce Atatürkçü ve Kemalistler olarak kamuoyunu uyarmıştık”.

Çünkü Perinçek ceza evinden çıkmadan önce "Tayyip'ten Perinçek'e bir görev verildi demiştik tarih bizi nine haklı çıkardı “ Çünkü Perinçek siyasi yaşamın da sürekli bulanık sularda gezindi” ve dışarı çıkar çıkmaz da ilk saldırdığı siyasi parti “Atatürk’ün kurduğu, CHP’ oldu” bunun nedenleri var AKP cumhuriyete ve Atatürk’e düşman Perinçek de KARŞI devrime hizmet ettiğine göre yorum da sizlerden.. Ali Berham ŞAHBUDAK…

 

 

ERDOĞAN NASIL YÜKSELDİ ? | Siyaset Gündemi - Levent Gültekin / Gazeteci

Yedi Yıl Sonra Gelen Hesaplaşma: Cumhuriyet, Demokrasi ve Siyasi Sorumluluk 2018 yılında, Türkiye'nin yönetim sisteminde yaşanan kritik ...