“ Yıllardır Türk Milletini " din iman bayrak ezan yerli milli diyerek Allah'ın dini olan İslam diniyle aldatan çürümüş çağdışı zihniyete mensup siyasetçilerden bu cumhuriyette Türk milleti de biran önce kurtulmalı..?
”… Aksi ne bu cumhuriyet nede Türk milleti asla karanlıklardan kurtulamaz” .?
Gazeteci
Fatih Altaylı, TRT Yönetim Kurulu ve Sabah gazetesi yazarı Hilal Kaplan'ın
hatırlatarak Merdan Yanardağın tutuklanmasına tepki gösterdi?
Fatih Altaylı, Merdan Yanardağ'ın tutuklanmasını ele
aldığı yazısında, isim vermeden TRT Yönetim Kurulu ve Sabah gazetesi yazarı
Hilal Kaplan'ın PKK ve Öcalan'la ilgili ifadelerini hatırlattı.Altaylı, "Yanardağ’ı da TRT yönetim
kuruluna alsanıza" dedi.
TELE 1 Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ, canlı
yayında terör örgütü PKK lideri Abdullah Öcalan hakkındaki sözlerinin
montajlanıp, hedef gösterilmesinin ardından “terör örgütü propagandası”
suçlamasıyla tutuklandı. Yanardağ, söz konusu programda AKP Milletvekili Galip
Ensarioğlu’nun Kürt sorunuyla ilgili sözlerini eleştirip, AKP’nin yeni bir
süreç hazırlığında olma ihtimalini eleştirmişti.
TELE1’de yayınlanan programındaki açıklamaları
nedeniyle hakkında soruşturma başlatılan Merdan Yanardağ, Terör ve Örgütlü
Suçlar Soruşturması Bürosu savcılarından Ebru Baran Celep tarafından
sorgulanarak tutuklama talebiyle Sulh Ceza Hâkimliği’ne sevk edilmiş, İstanbul
7’nci Sulh Ceza Hâkimliği’nde Ramazan Çiçek’e verdiği ifadenin ardından ‘terör
örgütü propagandası yapmak’ suçlamasıyla tutuklanmıştı.
Hakim Çiçek, Yanardağ’ın ‘üzerine atılı suçu
işlediğine dair kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delillerin
olduğunu’ öne sürdü. Delillerin henüz tam olarak toplanmadığını savunan Çiçek,
Yanardağ’ın kaçma ve saklanma şüphesini uyandıran somut olguların bulunduğunu
ve bu nedenlerle ‘adli kontrol uygulamasının yetersiz kalacağını’ öne sürerek
tutuklanmasına karar verdi.
“Merdan Yanardağ’ın söylediklerinin aynısını değil, 5
beterini söyleyenleri TRT yönetim kurulu üyesi yaparak taltif ederken, zengin
ederken, Merdan Yanardağ’ı tutuklamak büyük haksızlık. Eğer bir bazı şeyler suç
ise, herkes için suçtur. Bizden olana suç değil, bizden olmayana suç
diyemezsiniz.
Öcalan ve
PKK övgüleri düzen birini TRT’yi yönetim kurulu üyesi yaparken, çok daha azını
söyleyen birini içeri atıyorsanız ortada çok ciddi bir adalet sorunu var
demektir. Bu sorunu iktidar partisinin adının başına Adalet yazarak ortadan
kaldıramazsınız.
Sadece komik
olursunuz!” AKP'liler Öcalan'ı nasıl
övmüştü?İşte isim isim, tarih tarih! HİLAL
KAPLAN NE DEMİŞTİ? Sabah gazetesi yazarı Hilal Kaplan, çözüm sürecinin sürdüğü
günlerde PKK ve Öcalan hakkında tartışılan paylaşımlarda bulunmuştu. Kaplan’ın
tartışılan paylaşımlarından bir kısmı şöyle: “Devlet JİTEM'e terör örgütü
desin, Kürtlerden de PKK'ya terör örgütü demelerini bekleyebilirsiniz o zaman.”
“Bu yazıyı okuyup da başı öne eğilmeyen yoktur
sanırım: 'Diyorlar ki 'devlete katil deme'. Olur. Seri katil.” “Şehitlik
kavramı İslam'da vardır. 'Türk - Kürt savaşı' dediğiniz hadisede ise 'şehit'
yoktur. Anlaması çok mu zor hakikaten?” “Öcalan - PKK arası iletişimi sağladı
diye tutuklanan avukatlardan sonra Öcalan - PKK arası yazışmaları taşıyan MİT'çiler
de tutuklanacak mı?!”
SONUC ; OLARAK
ÜLKEMİZDE YAŞANILANLAR BİR ADALETSİZLİKTİR.?
Siyasetten başlayan bu yeni ayrımcılık ekseni, önce
sivil bürokraside, sonra asker bürokraside, sonra devlet ihalelerinde, daha
sonra özel teşebbüste, en sonra da yargıda egemen oldu.
Özellikle AKP'nin hileli ve aldatıcı eylemleri 12
Eylül 2010 Anayasa adıyla halkoylaması sonucu "Hukuk da asla yeri olmayan
ve " 16 Nisan 2017 Halk Oylaması ile birlikte yargıyı tamamen AKP'nin
çürümüş çağdışı zihniyetinin hakim olduğu, siyasal iktidarın emrine verilince,
ister istemez artık Türk toplumunun belli bir kesimi için de artık
adaletsizliğin ve hukuksuzluğun çanlarının çaldığının habercisiydi.???
Artık
Adalete, Adalet olmaktan çıkmış hukuk ise tamamen siyasallaşarak AKP'li ne
kadar sahada avukat varsa, ne yazık ki, artık Adalet ve Hukuk temsilcileri
olarak artık adalet dağıtır olmuşlardır? Bunu düşünmek bile kendi başına bir
adaletsizliktir.?
Bu fili eylem ister istemez karşımıza gerek adaletsizliği ve
yargıdaki çifte standart uygulamasını da beraberinde getirmiştir.
Fakat
ülkemizde adalet ve hukuk acısından gelinen nokta itibariyle ülkemizde hükümete
yönelik eleştiri içeren düşünce açıklamaları, Cumhurbaşkanına doğrudan şahsına
hakaret denilerek davaların açılıyor olması adaletin ve hukukun hangi aşamaya
geldiğinin de en büyük kanıttır...
Oysa “100
yıllık Türkiye Cumhuriyeti’nde hiç bir dönemde ve devlet kurumlarında ,
özellikle de adalette, ve hukuk alanların da AKP döneminde olduğu gibi hiç bu
kadar adalette çifte standart yaşanmamıştı”.!!! Ali Berham ŞAHBUDAK...
2023 GENEL VE
"CUMHUR BAŞKANLIĞI" SEÇİMLERİNDEN HEMEN SONRA BAŞLAYAN KAOS.?
Hemen hemen her alanda “ülkemiz
üzerinde dolaşan adaletsiz ve hukuksuz bir AKP darbe kokusu hâkim”.?
2023 Genel ve
Cumhurbaşkanlığı seçimleri sonrasın da Türkiye Cumhuriyeti Devletinde artık
mumla aradığımız Adalet, Hukuk, Demokrasi ve insan hak ve özgürlükleri tamamen
askıya alınmakla kalmadı adalet ve hukuku artık "ORTAÇĞA KARANLIĞINA
KALDIRILDI".
"Bu
gidişe başta ana muhalefet CHP olmak üzere TBMM de bulunan irili ufaklı tüm muhalefet
bloğu adeta karanlığa mahkûm olan ülkemiz için derin bir sessizliğe girmeleri
düşündürücüdür".? AKP ve çağdışı zihniyeti 20 yılın verdiği devlet
kuşatılmışlığını kullanarak artık darbe kavramının ülkemizin günlük yerleşik
alanlarına dönüştürdü muhalif olarak kim ağzını açsa derhal darbeci veya
terörist ilan ediliri oldu?
Artık bu cumhuriyette artık Askeri
güç kullanılarak değil fiil görünümlü otoriterlermiş saray yönetimi var
karşımızda meşru yöntemlerle işbaşına gelen sözde AKP iktidarları TBMM
de bulunan tüm muhalefet bloğu ve sözde seçilmişler tamamen etkisiz hale geldi
adeta 100 yıllık bu cumhuriyette kör topal da olsa var olan adalet ve
hukuk sistemimiz son 10 yıldır AKP ve çürümüş bileşenlerinin elinde tamamen ORTAÇAĞ
KARANLIĞINA GÖMÜLDÜ.?
İstisnasın ülkemiz de yaşanılan bu
kaos her alan da hissedilir oldu neredeyse demokrasi ve hukuk kırıntısının dahi
görülmediği bir cumhuriyet yaratıldı ülkemizde demokrasinin türlü yöntemlerle
askıya alınması “ başta CHP olmak üzere tüm muhalif bloğu bu gidişe sesiz
kaldı.
Buradan
hareketle 2023 Türkiye’sinin artık tamamen ağır bir darbe havası soluduğunu
rahatlıkla söyleyebiliriz.
2023 Türkiye’sinde demokratik
sistemi kötürüm hale getiren darbeci zihniyet çağdışı çürümüş bir zihniyet
elinde olan bu Cumhuriyet Atatürk ilkeleriyle hesaplaşan AKP iktidarı ve 20
yıldır buna ses çıkarmayan ana muhalefet?
12 Mart ve 12
Eylül’ü imal eden yerel ve küresel sermayenin kucağında özenle serpilip
gelişen bu çağdışı çürümüş siyasi geleneğin temsilcisi olan AKP, bugün yine aynı
güruhun birey esaslı toplum iradesi özlemine vurduğu güncel pranganın mimarı ve
uygulayıcısıdır. Hal böyle olunca bugün AKP’nin sözde darbe ve darbecilerle
mücadele yaygarasının da, onlarca yıldır süregelen bu büyük oyunun
perdelerinden bir tanesi olması dışında bu cumhuriyette hiçbir değeri yoktur.
Demokratik bir devlet hedefleyen
toplumları sağlıklı bir demokrasiye götürecek temel koşul, sistemin nüvesi olan
bireyin her türlü etki ve manüplasyondan uzak olarak özgürce oluşturacağı
iradesiyle kamu erklerini denetleme olanağına sahip olduğu bir siyasal düzenin
kurulmasıdır.
Bunun için ise, -muhalefetin
iktidarı denetleme ve iktidar olma olanağına sahip olduğu kanallardan ayrı
olarak- iktidarın hukuka uygun davranmasını beklemek ve ondan adaleti sağlamakla
bağımsız yargı ile toplumun sağlıklı bilgilenme hakkını temin için görev
yapacak olan özgür ve bağımsız basın-yayın kuruluşlarının varlığı zorunludur.
Bu çarklar durdurulduğu anda
demokrasiye öldürücü darbe vurulmuş olur. AKP iktidarı son 20 yılı aşan
iktidarı süresince sistematik uygulamalarla bahsedilen çarkları devre dışı
bırakarak ülkede demokrasiyi askıya almış ve kelimenin tam anlamıyla ülkeyi SİVİL DARBE
ortamına sokmuştur.
Uzlaşma dışlanarak seçilen ve
adeta noter görünümüne büründürülen bir Cumhurbaşkanlığı makamının bulunduğu
bugünün Türkiye’sinde, muhalefet sistemin dışına atılmış, iktidarı denetlemek
bir yana bizzat ona hizmet eden bir yargı, köleleştirilmiş bir medya ve bu
tablonun etkisiyle oluşan susturulmuş bir toplum oluşturulmuştur.
İktidara geldiği dönemdeki
anayasal düzeni askıya alarak sivil-polisiye yöntemlerle demokrasiye darbe
üstüne darbe yapan AKP, ye bağımlı medya ve yargı kurumları ile gerçekleri
tersyüz etmekte, bu çabasında da büyük başarılar elde ettiği de artık dünya
gündemindedir.
Erdoğan’ın ben savcısıyım dediği
günden sonra artık bu cumhuriyette hukuk ve adalet sistemi de o sözden sonra
siyasi yargılamalarını anlamına girdiği de ne yazı ki gerek anan muhalefet
gerekse sivil topluk kuruluşları da AKP etkisine girmiş olduğu
unutulmamalıdır..
Ülkemiz
olarak için bulunduğumuz bu tabloyu doğru okumak yaşamsal önem arz etmekte.
AKP’nin “darbe ve darbecilerle
mücadele” etme iddiasıyla başlattığı gürültülü yargılamalar özünde AKP’ye
sessiz kalan anan muhalefet ve TBMM de ki diğer muhalefet bloğunu da yok etmeye
dönük bu girişimleri de görmekten uzaklaştığı unutulmamalıdır.
Uydurma bağlantı ve belgelerle
sorgusuz ve gerçeklikten uzak siyasi tutsak olanların, tek günahları AKP’ye ve
çürümüş çağdışı zihniyete muhalifi olmak olan onlarca birçok gazeteci, bilim
adamı, rektör ya da aydın kamu görevlisi yok edilmektedir. PKK’lıların
ve FETÖ
terör örgütünün tanıklığıyla Türk ordusuna ve Atatürkçü komutanları terörist
sıfatıyla zindanlarda çürütülmektedir.
5 Ağustos İstanbul buluşması
öncesinde bir siyasi partiye, gençlik örgütüne ve gazeteye yapılan polis
baskınları, artık tamamen deşifre olan gerçeği karartma arayışının yarattığı
infialden duyulan büyük korkudan kaynaklanmaktadır.
Gezi olayları
sonrasında iktidarını yitiren AKP, yaşadığı büyük korku nedeniyle kitlelerin
Anayasa’ya göre silahsız ve saldırısız olarak önceden izin alınmaksızın
yapabilecekleri demokratik gösterilere de katlanamamaktadır.
Silivri’de yaşanan hukuksuzluklara
dikkat çekmek için Anayasal haklarını kullanmaya çalışan muhalifleri
yaka paça gözaltına alan AKP’yi şiddetle kınıyoruz. Yeri gelmişken savunma
hakkına dahi tahammül edemeyen Silivri Zindanında yapılan yargılama sonunda adil
bir sonuca ulaşılacağı kanısını taşımadığımızı ifade edelim.
Ergenekon
davasında sona gelinirken şu hususu tarihe not düşelim: Anayasal düzeni askıya
alarak demokrasiyi rafa kaldırmak affedilmez bir suçtur.
Buna
kalkışanlar, yardım ve yataklık edenler en ağır biçimde gözlerinin yaşına
bakmadan cezalandırılmalıdırlar. AKP
sultası sona erdiğinde, halkımızın gerçek adaleti sağlayacak koşulları
yaratarak gerçek darbecileri sanık sandalyesine oturtacağından hiçbir kuşku
duymuyoruz.Ali
Berham ŞAHBUDAK… 29.06.2023…
Kurban Allah'a teşekkür etmek, şükretmek ve varlığına inanışı göstermek amacıyla yapılan bir ibadettir. Kurban Bayramı ise bu ibadetin her yıl belirli günlerde gerçekleştirilmesidir. Kurban Bayramında ibadet etmek isteyenler, emredilen koşulları taşıyan hayvanları Allah için keserek, Allah'a feda ederler.
Peki , Kurban Bayramı Nedir Ve Nasıl Doğdu.?
Kurban Bayramı, İslam inancına göre, Hicrî takvimin Zilhicce ayının 10. gününden başlayarak 4 gün süren bir dini bayram olarak kutlanır. Kurban Bayramının kutlama süreci, Zilhicce ayının 9. gününe denk gelen Arife günü ile başlar ve ardından Zilhicce ayının 10., 11. ve 12. günleri olan ‘Eyyâm-ı nahr’ (Kesme günleri) olarak bilinen üç gün boyunca devam eder. Kurban Bayramı, aynı zamanda İslam âleminin her yıl Mekke’de hac farizasını ifa ettikleri vakittir.
Kurban Allah’a teşekkür etmek, şükretmek ve varlığına inanışı göstermek amacıyla yapılan bir ibadettir. Kurban Bayramı ise bu ibadetin her yıl belirli günlerde gerçekleştirilmesidir. Kurban Bayramında ibadet etmek isteyenler, emredilen koşulları taşıyan hayvanları Allah için keserek, Allah’a feda ederler. İnsanlık tarihi kadar eski bir ibadet olan kurban kesmek, ilahi dinlerin en önemli ibadetlerinden biri sayılmaktadır.
Kurban Bayramı Nasıl Ortaya Çıktı?
Kurban Bayramı, hicretin ikinci yılında ortaya çıkmıştır. Kurban Bayramı nedir nasıl ortaya çıktı diye merak edenleri kısa kısa bilgilerle aydınlatalım: Kurban ibadeti Hz. İbrahim ve oğlu arasında başlar. Hz. İbrahim evinde bir gün uyuduğu esnada, rüyasında oğlu İsmail’i kurban ettiğini görmüştür. Bu rüya üzerine Mekke’ye gitmiştir ve oğlu İsmail’i annesinin yanında görmüştür.
Oğluna rüyasından bahsetmeyerek, ip ve bir bıçak almasını söylemiştir. Sonrasında ev halkı için vadiden odun toplayacaklarını anlatmıştır. Baba ve oğul vadiye doğru ilerlerken, şeytan insan kılığında Hz. İbrahim’in karşısına çıkmıştır ve Allah’ın bu emrini yerine getirmesin diye aklını çelmeye çalışmıştır. Fakat Hz. İbrahim bu oyuna inanmamıştır.
Sonrasında baba, oğluna: “Ben seni rüyamda Allah için kurban ediyordum.” diyerek rüyasını açıklamıştır. Oğlu ise bu duruma “Babacığım sana er olunanı yap, babacığım! Beni kurban etmek istediğin zaman, beni iple sıkıca bağla ki benden sana karşı, bir şey isabet edip de ecrim eksilmesin.”
Hem sen beni boğazlamak için yatırdığın zaman, yüzükoyun yatır, alnımı yere getir. Çünkü yüzüme bakınca kalbin incelir ve bu durumun Allah’ın sana emrettiği şeyi yerine getirmene engel olabileceğinden korkarım!” diyerek yanıt vermiştir. Hz. İbrahim oğlunu kurban edecekken Allah tarafından “Ey İbrahim! Rüyana sadakat gösterdin, işte sana oğlunun yerine boğazlayacağın kurbanlık, onu boğazla!” emredilmiştir. İşte kurban ibadeti günümüze kadar bu dini değer ile korunmaktadır.
Özetle: // Kurban Bayramı nedir ve niçin kesilir sorularının cevaplarının hemen hemen hepsi yardımlaşma ve ibadet çatısında birleşir. Kurban Bayramı sadece bir et kesilen bayram değil; yoksulların da düşünüldüğü, birlik ve beraberliğin pekiştiği dini bir ibadettir.
Allah’a kurban edilen kurbanlık hayvanlar kesilirken, kesilen etlerin ihtiyaç sahiplerini bulacağı bir bayramdır. Bu süreç hem sevinçle hem de manevi duygularla kutlanmalıdır. Her sene Kurban Bayramı’nı en güzel duygularla yaşamak ve sonrasında hatırlamak için, Kurban Bayramı’nı usulüne göre yaşamak gerekir. Aynı zamanda kurban kesilirken o hayvana eziyet etmemek, canını yakmamak, hızlı hareket etmek önemlidir. Kurban Bayramı nedir Diyanet bu konuda nasıl bir açıklama yapmıştır diye merak edenler için de Kurban Bayramı hükmü nedir sorusuna cevaben Diyanet’in verdiği bilgilerden birkaç cümle aktaralım:
“Sözlükte yaklaşmak, Allah’a yakınlaşmaya vesile olan şey anlamlarına gelen kurban dinî bir terim olarak, Allah’a yaklaşmak ve O’nun rızasına ermek için ibadet maksadıyla, belirli şartları taşıyan hayvanı usulüne uygun olarak kesmeyi ve bu amaçla kesilen hayvanı ifade eder. Kurban bayramında kesilen kurbana udhiyye, hacda kesilen kurbana ise hedy denir. Mezheplerin çoğuna göre udhiyye kurbanı kesmek sünnettir (İbn Rüşd, Bidâye, I, 429). Hanefî mezhebinde ise tercih edilen görüş, kurbanın vacip olduğudur (Merğînânî, el-Hidâye, VII, 146).”
Kurban Kesmenin Anlamı ve Önemi / Kurban kesmenin şartlarını yerine getirenler, öncelikle çevresinde bulunan ihtiyaç sahiplerini mutlu ederler. Kardeşliğin ve birliğin temsili olan Kurban Bayramı, yardımlaşmanın en çok vücut bulduğu bir dönemdir. Kardeşlik ve yardımlaşma yılın her gününde ve her anında hatırlanmalıdır. Sahih hadis kaynaklarında yer alan rivayetlerde, Hz. Peygamber, kurban bayramında Allah katında en sevimli ibadetin kurban kesmek olduğunu, kurbanın kesilir kesilmez Allah katında kabul olacağını ve kurban edilen hayvanın boynuzu, tırnağı da dâhil olmak üzere her şeyinin kişinin sevap hanesine yazılacağını ifade etmiştir. Bu durum da dinimizde kurban kesmenin çok ayrı bir yere sahip olmasını sağlamıştır.
Kurban Neden Kesilir? Kurban kesimi, İslam dini açısından önemli bir ibadet ve sembolik bir eylemdir. İslam inancına göre, kurban kesimi, İbrahim peygamberin Allah’a olan teslimiyetini ve imanını simgeler. Kurban kesimi aşağıdaki temel nedenlerle gerçekleştirilir:
İbadet / Kurban kesimi, Müslümanların Allah’a olan ibadetlerinden biridir. İbadetin amacı, Allah’a yakınlık kazanmak, O’na itaat etmek ve kendini Allah’a adamanın bir yolu olarak görülür.
İman ve Teslimiyet / Kurban kesimi, İbrahim peygamberin Allah’ın emrine olan tam teslimiyetini ve imanını hatırlatır. Müslümanlar, İbrahim’in gösterdiği gibi Allah’ın emirlerine itaat etme, teslimiyet ve sadakat gösterme anlamında bir örneği takip etmeye çalışır.
Paylaşma ve Dayanışma / Kurban kesimi, Müslümanlar arasında dayanışma, yardımlaşma ve paylaşma duygusunu güçlendirir. Kurban edilen hayvanın eti, yoksul ve ihtiyaç sahipleriyle paylaşılır. Bu, zenginlerin varlıklarını paylaşarak toplumdaki dengesizlikleri azaltmayı amaçlar.
Sadaka ve Sevap Kazanma / Kurban kesimi, sadaka vermenin bir yoludur. Müslümanlar, kurban keserek Allah’ın rızasını kazanmak ve sevap elde etmek amacıyla hayır işlerinde bulunurlar. Sadaka vermek, bireysel ve toplumsal hayır işlerine katkıda bulunmanın bir ifadesidir. Ali Berham ŞAHBUDAK …
CUMHURİYET HALK PARTİSİ MUSTAFA KEMAL
ATATÜRK’ÜN KURDUĞU KOCA BİR ULUSUN VE TÜRK HALKININ PARTİSİDİR.CHP’ DEKİ BİR AVUÇ İNSANIN PARTİSİ
DEĞİLDİR.!!
Genel
seçimler sonrasında CHP’ de yapılan değişiklikler; il başkanları ve
yönetimlerini, ilçe başkanları ve yönetimlerini, CHP Genel Merkez yönetimi
dâhil yıpranmış tüm yöneticileri de kapsamalıydı. Bu değişim ile görev alacak
yöneticiler sadece söylem olarak değil yaşam tarzlarında da Cumhuriyetçiliği,
Atatürk ilkelerini içselleştirmiş yeni kadrolar olmalıdır.
Türkiye
Cumhuriyetinin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün en önemli İlkelerinden olan
Halkçılık ilkesi bazı başarısız siyasetçiler yüzünden CHP’ den uzaklaştırılmış
görülmektedir. Bu sözde siyasetçiler kendilerinin de benimsemekte zorlandığı bu
ilkeyi Türk kamuoyuna anlatılırken maalesef kendi yorum ve düşüncelerini
yansıtacak şekilde yanlış ya da eksik açıklamışlardır.
Oysa hedef çok açıktır, politikanın
temeline halkı koyup ülkemizi muasır medeniyet seviyesine ulaştırmaktır”.
Türkiye;
Demokrasi, İnsan hak ve özgürlükleri alanlarında tamamen içe kapatılmış;
ülkemizde hukukun üstünlüğü, adalet anlayışı terk edilerek Türkiye adeta bir
bilinmezliğe sürüklenmiştir. Bu
süreçte CHP yönetimi yıllar içinde bu gidişe maalesef sessiz kalmış “Atatürk’ün
Milli Mücadele vererek tam bağımsız olarak kurduğu Cumhuriyet, 1919 öncesi koşullara
tekrar getirilmiştir.
“CHP yönetimi, yönetimsel zafiyetleri
nedeniyle her koşul altıda mevcut iktidara adeta yeşil ışık yakmıştır.”
Sokaktaki
sade yurttaşın bildiği ve derinden yaşadığı birçok sorunu, maalesef yıllardır
CHP Genel yönetimi dâhil İl, İlçe, Belediye başkanlık yönetimleri gerektiği
ölçülerde algılayamamış, çözüm önerileri ve çözümsel adımlar
gerçekleştirememiştir.
Türkiye
Cumhuriyeti Devleti Mustafa Kemal Atatürk ve İsmet İnönü’ nün ilk dönemleri
haricinde hiçbir zaman uçurumun kenarından kurtulamamış ve içinde bulunduğumuz
çağın gerekliliğine ulaştırılamamıştır. CHP kuruluşun ve kurtuluşun partisidir.
CHP muhalefet konumunda olduğu dönemlerde kadrolaşmasını maalesef sağlıklı ve
etkili bir şekilde gerçekleştirememiştir.
CHP’nin
üst yönetiminin yıllardır içine düştüğü bu tarihsel hastalığından bir an evvel
kurtulması gerekmektedir. CHP’ de kaybedilen her seçim sonrası değişim
rüzgârları esiyor denilerek değişenin çaycısı olduğu bir yönetim anlayışı ile çözüm
bulunması mümkün değildir.
CHP’nin öz benliği ve bel kemiği,
CHP’nin beyni olan Atatürk ilke ve devrimlerinden uzak sadece öne çıkmış
kişilerin bir adım gerisinde gelen isimlerin CHP’deki değişimi asla bir değişim
değildir.
CHP’nin
kuruluş ilkelerinden ve CHP’nin temelini oluşturan halk CHP’de hiçbir alanda
yer bulamamaktadır. Halkı küçümseyen, geçiştiren söylem ve davranışlar; Atatürk
İlke ve inkılaplarına öz saygısızlık olmakla beraber bazı CHP’li olduğu iddia
edilen kimi yöneticilerin yalan yanlış davranışları da halkın kafasında
Atatürkçülüğü yanlış oluşturmasına sebep olmuştur.
Aç
kalmamak için, iş bulabilmek için, çocuğunu okula gönderebilmek için mücadele
eden halkımızla hiçbir sorunumuz olamaz. Atatürkçülüğü daha doğru tanımıyla
Kemalizm’ i tanımadan, CHP çatısı altında ilkeleriyle yaşıyor gibi görünüp
nankörlük edenlerle de ayrıca derdimiz olduğu asla unutulmamalıdır.
Bizim
derdimiz kiminle? CHP’yi bir rant aracına dönüştürmüş, asla CHP’li ve Atatürkçü
olmayan, hiçbir sıkıntı yaşamadan ceylan derisi koltuklarda oturup halkın
sorunlarıyla ilgileniyormuş gibi yapan, bu sorunları kendi siyasi konumu için
ballandıra ballandıra anlatmaya çalışan, Türk halkıyla uzaktan yakından hiçbir
bağı olmayan, çözüm istemeyen, bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın
zihniyetini kabullenmiş, koltuk sevdalısı sözde siyasetçilerledir.CHP Kuruluşun ve Kurtuluşun Türk Halkı için
her koşul altın da umudun adı olmuş bir CHP’dir CHP’yi bu duruma düşürmeye hiç
kimsenin kakı da yok haddi de yok.
CHP,
hiç bir aşamada huzurevi siyaseti yapmamalıdır. CHP’yi yürekten seven, Atatürk
ilke ve inkılaplarını benimsemiş hiçbir birey asla düşüncesini ve ideallerin
para karşılığı satmamıştır. Gerçek CHP’li ve Atatürkçüler artık CHP’de Türk
halkıyla yan yana omuz omuza olmalıdır!Türkiye Cumhuriyeti Devletini kuran CHP yöneticileri Atatürk ilke ve
devrimlerine sıkı sıkıya bağlı, liyakatli kişilerden oluşmalıdır.
Tüm
yönetimleri bir bütünlük içinde görmeli, mevcut Belediye Başkanlarından
başarılı olanlar hariç, diğer tüm Belediye Başkanlarının bugünden itibaren
derhal değişmesi için gerekli çalışmalar başlatılmalıdır. CHP’ de bu değişim yapılmadığı
takdirde CHP için 2024 yerel seçimlerini kazanmak sadece bir hayal olur.
Yıllardır
CHP çatısı altında CHP’li gibi görünerek asla CHP’li ve Atatürkçü olmayan
işleyiş ve kararlar aşamasında siyaseten “kirlenmiş”, üç kuruş için her
fırsatta AKP değirmenine su taşıyan, davasına, CHP’ ye ihanet etmiş, ikiyüzlü
sözde CHP’li il Başkanları, İlçe Başkanları, İl Genel Meclis üyeleri derhal
uzaklaştırılmalıdır.
CHP’
de mevcut İl Başkanı ve yönetimleri, İlçe Başkanı ve yönetimleri görevden
alınarak, yerlerine gerçek Atatürkçü liyakatli kadrolar getirilerek 2024 yerel
Yönetimler için yeniden örgütlenme sağlanmalıdır. Unutulmalıdır ki Belediye ve
örgüt bir bütün halinde çalışmalıdır.
“
Bu örgütlenme sürecinde 3-5-6-7 dönem üst üste görev yapmış hiçbir isme ne
olursa olsun asla yeniden örgütlenmede ve yerel yönetimlerde yer
verilmemelidir” . Bu kadroların büyük çoğunluğu yeni, dinamik, Atatürkçü,
gerçek CHP’li gençlerden oluşmalıdır…
Biliyorum
ki şimdi bazı siyaseten kirlenmişler, siyasi üretkenlikten uzak, IQ değerleri
düşük, siyaseti adeta meslek haline getirmiş, CHP’ye ve Atatürk’e ihanet eden
CHP ’içindeki bazı yetersizler, “arpaları kesileceği için” bu sözlerime
şiddetle karşı çıkacaktır.
Hiç de önemli değil çünkü hayatım
boyunca gerek siyasi yaşamımda, gerekse bürokrasi yaşamımda hiç çiğ yemek
yemedim ki karım ağrısın.!!!
Atatürk
ilkelerine bağlı, her biri birinden değerli, pırıl pırıl, eğitim seviyesi
yüksek, dinamik bir gençliğimizin varlığı asla unutulmamalıdır. Atatürk’ün
kurduğu bu cumhuriyette bu sayı milyonlarca mevcuttur. Unutmayın sıkıştığınızda
ağzınızdan düşürmediğiniz Mustafa Kemal Atatürk bu cumhuriyeti siyaseti meslek
edinenlere değil Türk Gençliği’ ne emanet etmiştir.
On yıllardır CHP’yi adeta bir çıkar
karargâhına dönüştürmüş bu sözde siyasi simsarlar bu gençlerimizi siyasi
deneyimi yok diyerek değersizleştirmeye çalışacaklardır.
Ancak
bu görmezden geldiğiniz gençlik, AKP dönemini ve sıkıntılarını yaşamış, çözüm
önerileri getiren, gezi direnişinin kahramanları, çoğu en az iki üniversite
eğitimi almış, 2-3 yabancı dili bilen aktif konuşan, dünya ile iletişim halinde
olan muhteşem çocuklarımızdır. Asla o aklınızdan çıkarmayın, bu ülke siz
simsarlara değil, Türk gençliğine ve geleceğimiz olan çocuklarımıza emanettir.
Asıl gerçek şu ki: Siz bu gençlerden
korkuyorsunuz, sizler de biliyorsunuz ki bu gençlerin yanında sizin bilginiz de
içinde bulunduğumuz çağın gereği olan deneyiminiz de SIFIRDIR.
Milenyum
gençleri dünyayı bir ülke, Türkiye Cumhuriyeti Devletini ise bir mahalle gibi
görüyorlar. Bu gençler ülkeleri küreselleşmenin getirdiği etkileşim ile
değerlendirebiliyorlar. İçinde bulundukları çağ bilgi ve iletişim çağıdır bunu
sakın unutmayın sakın. Bu yetersiz kişiler, yıllardır ne CHP’yi ne de ülkemizin
geleceğini düşünerek hareket etmişlerdir. Al takke ver külah, o senin adamın bu
benim adamım, diyerek, yanlarına birer çantacı takım kurarak kendilerini önemli
göstermeye çalışmışlardır.
CHP ve ülkemiz biran önce içine
düştüğü uçurumdan ve çürümüş yönetimlerden kurtulmalıdır.
CHP’de
yeni yapılanma % 80-90 yeni yüzlerle, idealist, Atatürkçü ve CHP sevdalılarıyla
sağlanmalıdır. CHP hızla 2024 yerel seçimleri için Atatürk gençliğiyle
örgütlenmelidir. Cumhuriyetimizin ikinci yüz yılında Atatürk’ün kendilerine
emanet ettiği CHP ve Cumhuriyeti bu gençler tekrar ayağa kaldırmalıdır.Atatürk’ün Türk gençliği, eğitimsel ve IQ
değerleri yüksek, çağın gereği olan bilgi birikimleriyle kendini donatmış,
laik, çağdaş, muasır medeniyeti kendine ilke edinmiş gençliktir.
Türk gençleri siyaseten ve ahlaken
çürümüş yetersiz siyasetçilerce daha fazla yok sayılamaz.!
Ülkemizin
geleceği istisnanız her alanda daha fazla riske edilemez. Her tür yönetim
kararlarında gençlik yoksa o toplum ve ülkenin yarınları karanlıktır. Bu
gerçeği tüm siyasetçiler biran önce görmelidir.
Özetle “BİR ÜLKE NE ZAMAN GELECEĞİYLE
KUMAR OYNARSA, O ZAMAN YARINSIZLAŞIR!
CHP’deki bu değişim genel seçim
öncesinde gerçekleşmeliydi.
2
dönemden fazla Milletvekilliği yapmış kişilere bu dönemde CHP’de çok kritik bir
görevi yoksa yer verilmemeliydi. Milletvekilliği aday sıralaması maalesef
şeffaf ve stratejik bir şekilde yapılamamıştır. CHP çatısı altında kendin çal kendin oyna
yönetim anlayışı içinde, kapalı kapılar arkasında bazı çürümüş MYK üyeleri ile
CHP yöneticilerinin sözde danışmanları ile sözde Belediye Başkanları ile al
takke ver külah denerek 15 - 20 gün öncesinden CHP’ ye üye yapılan, halkta
karşılığı olmayan kişiler dâhil Milletvekili listelerinin birinci ve ikinci
sıralarından aday gösterilmiştir. Bu durum da oyların düşmesinin en önemli
sebeplerinden biridir.
Biz
gerçek Atatürkçüler ve gerçek CHP’liler olarak bu kapalı kapılar arkasında
yaşanan siyasi çürümüşlükten bıktık. Biz artık şeffaf ve liyakatli siyaset
istiyoruz. RANT peşinde koşan çürümüşler, sizin suyunuz çoktan kaynadı! Artık
emekli olma zamanınız gelmedi mi?
3-4-5-6-7 dönemdir CHP’desiniz siyasi
sonuç ortada. Siyaseti adeta meslek haline getirdiniz. Unutmayın, siyaset bir
meslekten öte bir ideal ve dava işidir.
Unutmayın,
bizler henüz hayattayız, sanmayın ki bizler sahadan çekildik. Bizler sadece
ahlakın ve erdemliliğin gereğini yaptık. Sizler ise her seçimi fırsata
dönüştürerek CHP’ de al takke ver külah deyip hiçbir siyaset üretmeden 4 dönem,
5 dönem Milletvekili, Belediye Başkanı, İl Başkanı olarak topyekûn Atatürk’ün
kurduğu CHP’ye bir baba mirası gibi çöktünüz”? Ancak unuttuğunuz Atatürk’ün bir
sözünü siz siyaseten çürümüş CHP’ li geçinenlere bir Atatürkçü olarak
hatırlatmak isterim.
26 Mayıs 1919 Samsun Havza
konuşmasında, Ulu önderimiz ve başkomutanımız bu cumhuriyeti Türk halkına
hiçbir karşılık almadan bıraktıktan sonra, "Hiçbir
zaman ümitsiz olmayacağız, çalışacağız, memleketi kurtaracağız. Bizi öldürmek
değil, canlı canlı mezara koymak istiyorlar. Şimdi çukurun kenarındayız. Son
bir cüret belki biz kurtarabiliriz” demiştir. Atatürkçü, yurtsever, aydın ve
çağdaş yurttaşlar olarak asla unutmamız gereken “Mustafa Kemal Atatürk’ün
kurduğu CHP’de bizler hiçbir zaman ümitsiz olmayacağız.!
Bizler,
gerçek Atatürkçüler olarak içine düşürüldüğümüz bu girdaptan mutlaka
kurtulacağız. Cumhuriyetimizin ikinci yüz yılında tavandan tabana büyük oranda
yenilenmiş CHP kadroları bu kurtuluşun mimarı olacaktır.Bu mimarların; tek gayesi Cumhuriyet ve
Atatürk devrimlerine sıkı sıkıya bağlı olan Atatürk gençliğidir.Bu bildiride bahsettiğim, eleştirdiğim
kişiler tüm CHP’li yöneticileri kapsamamaktadır.Onlar kendilerini biliyorlar. Türk Kamuoyuna
Saygılarımla.Ali Berham ŞAHBUDAK. 14 /
06 / 2023…
PEKİ, BİR YURTTAŞ OLARAK “ BEN KİMİM”
?
20-30
yıldır CHP’yi bir RANT aracına dönüştürmüş, kalkan olarak da Milletvekilliği,
Belediye Başkanlığını kullanan siyaseten çürümüşlere kısaca anlatayım… Bendeniz
Ali Berham ŞAHBUDAK. 1999 yılında CHP Genel Başkan aday adayı olmuş bir
Atatürkçü yurttaşım. O kurultayda biz az bir oy farkıyla kaybetmiş, Sayın Altan
ÖĞMEN kazanmıştı…
CHP ’Genel Başkanlık aday adalığım
sürecinden sonra gecen 23 yılın ardından Kamudaki Görevimi yapmaya devam ettim…
ADD
( Atatürkçü Düşünce Derneği ) ( DKÖB )Demokratik Kitle Örgütleri Birliği Genel Başkanlığı… TMMOB ( Türk
Mühendis ve Mimar Odaları Birliği, yöneticiliği ve diğer sivil toplum
örgütlerine etkin görevlerde bulunmuş Türkiye Cumhuriyeti Devletinin bir
yurttaşıyım…Tüm eylem ve söylemlerimi
içinde bulunduğumuz çağımızın gereği olan iletişim çağındaki sosyal medya
ağlarında görebilirsiniz…
5-Necmettin Erbakan ve Abdullah Gül
Davaları ( Kayıp Trilyon Dava Süreci.)
6-AKP ve yandaşlarına dair yaptığım
eleştiriler ve kamuoyuna ulaşmış yazılarım nedeniyle hakkım da her yıl açılmış
en az 2-3 Eleştiri Davaları.Pek sizler
hızlı CHP’liler sizin bazılarınızın yıllardır CHP’ye yerel yönetimlere
çökmenizin dışın Atatürk’ün Kurduğu CHP’ye ve Kurduğu bu Cumhuriyete kazandırdıklarınız
nedir? Ali Berham ŞAHBUDAK.
Bir kişi eğer ben bir dava adamıyım diyorsa önce bu ifadeyi kullanan kişinin eylem ve söylemlerine bakmak gerekir...
Eğer bu kişi veya etrafında ki kişiler her fırsatta bulundukları Partiye ve onlara inanmış kitlelere ihanet ediyorlarsa onlar dan asla ne dava adamı olur nede onlarla yol arkadaşlığı olur çünkü onlar inanıyoruz dedikleri davasına da ilkelerinde ihanet edenlerden başkası değildir... !!
Bir dava adamı önce üslendiğiniz görevin bilinciyle hareket ederek " karşı devrime hizmet eden zihinsel ve düşünsel çürümüş kişileri asla yanın da ve bulunduğu parti de görev vermez" dava adamları idealist ve ilkeli kişilerdir"...
Özelliklede bu parti Mustafa Kemal Atatürk'ün kurduğu CHP 'ise.!!
Ben bir dava adamıyım diyen bir lider yanın da taşıdığı sözde çürümüş iki yüzlü CHP'lileri ve dışarıdan ithal edilen karşı devrimle işbirliği içinde olan ve CHP'ye kumpas kuran hiç bir kişiyle ne yol yürür nede onlara çeşitli görevler vererek CHP'nin halktan koparılmasına izin verir...
Çünkü idealist bir dava adamı bilmelidir ki yanın da taşıdığı bu kişiler Atatürk ve Cumhuriyet düşmanı ve CHP' düşmanı olduğunu görmeli ve hiç bir zaman bu kişilerin ne Atatürkçü ne de CHP'li olmadığını bilmelidir....
Bir dava adamı asla ilkelerinizden geri adım atarak asla ideallerinizden taviz vermeyendir dava adamı...!!
Dava adamı sırf davası için yaşayan, çizgisinden sapmadan ve ekseninden kaymadan, savunduğu davayı, her zeminde ve platformda, hiç üşenmeden ve yılmadan ömrü boyunca anlatabilendir.
Bir dava adamı olmak; her türlü zorluğa, karşıtlığa rağmen önüne çıkan engelleri aşabilmektir bunun tek yolu da idealist ve davam dediğiniz davaya sıkı sıkıya bağlanarak davanıza inanmakla mümkündür... Ali Berham ŞAHBUDAK...
TIKIR TIKIR İŞLEYEN "PLANA SADIK
KAL" D. Perinçek?
Siyasetten
tarihin karanlık çöplüğünde sende yerini aldın sen asla idealist bir dava adamı
ve asla bir Atatürkçü Cumhuriyetçi olmadın.
Sen çürümüş çağdışı bir zihniyet
olarak daima karanlık işlerin adamı oldun hayatını da biran olsun asla
Atatürkçü olamadın ve sen her koşulda dahi kirli emellerin için Atatürk ve cumhuriyet
düşmanlarıyla iş birli içinde oldun..
Yıllardır etrafında olanlarla bir
algıyı yaratarak Atatürkçü ve cumhuriyetçi görünerek her koşul altın da davamız
dediği davaya ihanet eden emperyalist piyonlarından sadece bu ülkede birsin.
PEKİ, DOĞU PERİNÇEK’ VE 50 YILDIR
HİZMET ETTİĞİ " KİRLİ YAPILARA BİR BAKALIM"?
D.
Perinçek “ anan doluda güzel bir söz vardır bu sözü not düşerek başlamak
isterim “ Biz 40 kardeşiz biz birbirimizi bu yolda iyi tanırız denir” Biz de
seni bu yolda çok iyi tanıyoruz bunu sakın unutma.!!!
Biz
“Atatürkçüler ve Kemalist yurtsever devrimciler olarak “ siz Doğu Perinçek'i de
kirli zihniyetinizi de çok iyi biliriz ".?
Siz Doğu Perinçek olarak çürümüş ve çağdışı bir oluşum olan “Cumhur
İttifakının” en hızlı ortağı olarak MHP’yi de geride bırakarak kaos uyarısı
yaptınız.?
Sizin
bu açıklamanız "Türk milletine" karşı yapılmış üstü kabalık bir
tehdittir? Ne demek siz TBMM’ye giremezseniz KAOS olur “ Pardon siz kimsiniz
siz T.C. Devletinin bir yurttaşı veya bir bireyi değil misiniz de kaos olur
diyorsunuz?
Siz
şimdi AKP’nin küçük ortağı olarak mi yoksa Vatan Partisi Genel Başkanı olarak
konuştunuz? Siz TBMM’ye seçilemez ve TBMM ye milletvekili
olarak giremezseniz neden bu ülkede kaos olur diyorsunuz?
AKP’nin
uzaktan kumanda ettiği “ SADAT ve benzeri kirli
yapılara” anlaşılan siz Vatan Partisi ve Doğu Perinçek, olarak da dahil olmuş
gibisiniz ” ? Bu üslup ve
yaklaşım Türk milleti için bir güvenlik sorunu olmanın ötesinde 2023 seçimleri
Ülkemizde sancılı geçeceğe benziyor desenize?
Neymiş
Vatan Partisi TBMM’de temsil edilmez ve TBMM’ye girmezse Türkiye’de kaos
olurmuş?
AKP’nin
yen sözcüsü ve destekçisi Doğu Perinçek AKP’lilerden çok daha fazla Erdoğan’ı
sahiplenmişe olmalı ki AKP sözcüsü
Perinçek, in yanında çok hafif kalır ” Anlaşılan Perinçek
50 yıllık siyasi hayatında elde edemediği başarısızlıkları unutmuş Türk
aydınlarını ve Türk Solunu nasıl dağıtmak için oyunlar oynadığını unutmuş
yaptığı ihanetleri hatırlamıyor “ oysa biz Doğu
Perinçek’in 50 yıldır kimlerin değirmenine su taşıdığını iyi biliyoruz”?
Hapisten
çıktığından beri Perinçek'in AKP'ye verdiği destek malum... Çıkar çıkmaz
Akit gazetesine röportaj vermiş ve "Cemaate karşı savaşında Tayyip
Erdoğan'ın yanındayız" demişti. Daha sonra ise "Tayyip Erdoğan
diktatör değildir" diye yazı yazmıştı. Ulusal Kanal'a ünlü yandaş yazar
Rasim Ozan Kütahyalı konuk edilmişti.
17
Aralık'ın yıldönümünde de Aydınlık, bir sene önceki büyük yolsuzluk
operasyonunu görmezden gelmiş, tek bir satır yazı ya da yorum yer almamıştı.TGB olsun,
İşçi Partisi olsun, bu konuyla ilgili eylem bile yapmamıştı...
Perinçek'in
Tayyip'e desteği sadece hapisten çıkmasıyla alakalı değildir. Aydınlık
hareketi, Perinçek hapisten çıktıktan sonra AKP’den büyük destek aldı. Örneğin
Aydınlık gazetesinin dağıtımını Sabah grubu yapıyor! Yani
Aydınlık, Tayyip’in havuzuna bağlanmıştır. (Hatırlatalım,
diğer muhalif gazeteler, mesela Cumhuriyet,
Sözcü, Yurt vs., Hürriyet grubu tarafından dağıtılıyor.)
Perinçek'in
Tayyip'e desteği sadece hapisten çıkmasıyla alakalı değildir. Aydınlık
hareketi, Perinçek hapisten çıktıktan sonra AKP’den büyük
destek aldı ve halende üstü kapalı olarak almaya devam
ediyor? Bilmeyenler
için / Örneğin Aydınlık gazetesinin dağıtımını Sabah grubu
yapıyor! Yani Aydınlık, Tayyip’in havuzuna bağlanmıştır. (Hatırlatalım, diğer
muhalif gazeteler, mesela Cumhuriyet,
Sözcü, Yurt vs., Hürriyet grubu tarafından dağıtılıyor.)
Aydınlık,
reklamlar yoluyla da AKP’den büyük destek alıyor.
Pek
çok yandaş firmanın reklamlarını Aydınlık’ta görmek mümkün O nedenle Doğu
Perinçek seni biz yeni tanımıyoruz sizi 50 yıldır
senin hangi bulanık sularda yüzdüğünü biz çok iyi biliyoruz?
En
çarpıcı olan ise 17 Aralık operasyonunda da
sanıklar arasında yer alan Ali
Ağaoğlu’nun Aydınlık’a verdiği ilanlardır. Hatta Ağaoğlu'yla Aydınlık
tam sayfa röportajlar bile yapmıştır! Yine “Anam, babam,
çocuklarım Tayyip’e feda olsun” diyecek kadar fanatik Ethem
Sancak’ın yeğeni Murat Sancak'a ait bir POS firmasının
ilanlarına da Aydınlık’ta rastlamak mümkün. Ethem Sancak bilindiği gibi Star
gibi yandaş gazetelerin patronu.
Ve
“eski” bir Aydınlıkçı. 80 öncesinde Aydınlık’ta yazıları çıkmış,
Perinçek’in partisinde Diyarbakır İl Başkanlığı ve İstanbul İl Yöneticiliği
yapmış birisi. Demek ki, Ethem Sancak-Perinçek
ilişkisi tam olarak hiçbir zaman bitmemiş. Tabii bu arada Basın İlan
Kurumu’ndan Aydınlık’a her gün verilen sayfalarca ilanı da unutmayalım.
Onca
yüksek tirajlı gazeteye muhalif diye reklam aktarmayan Basın İlan Kurumu, ne
hikmetse Aydınlık ve
Akit’i bol bol ilanla besliyor. Ve son olarak TOKİ'nin
ilanlarının da Aydınlık'ta çıktığını belirtelim. TOKİ sadece yandaş gazetelere
ilan veriyor. Bırakın Cumhuriyet ve Sözcü gibi muhalif olanları, Hürriyet gibi
Doğan medyasının gazetelerinde bile TOKİ ilanı görmek mümkün değil...
Böylece
Resmi olmayan 14 Mayıs 2023 ‘de yapılacağı açıklanan seçimlerin de çok şiddetli
olacağını Perinçek'in yaptığı açıklamalardan anlaya biliriz….
Doğu
Perinçek’in hayatı boyunca kime hizmet ettiği tartışılır olan kişinin CHP’yi
eleştirdiği boş değildir? Çünkü gerçek Kemalist ve Atatürkçüler gerçek DEVRİMÇİLER Perinçek’i
çok iyi tanır “O nedenle bizler Perinçek dışarı çıkmadan önce Atatürkçü ve
Kemalistler olarak kamuoyunu uyarmıştık”.
Çünkü
Perinçek ceza evinden çıkmadan önce "Tayyip'ten Perinçek'e bir görev
verildi demiştik tarih bizi nine haklı çıkardı “ Çünkü
Perinçek siyasi yaşamın da sürekli bulanık sularda gezindi” ve
dışarı çıkar çıkmaz da ilk saldırdığı siyasi parti “Atatürk’ün kurduğu, CHP’
oldu” bunun nedenleri var AKP cumhuriyete ve Atatürk’e düşman Perinçek de KARŞI
devrime hizmet ettiğine göre yorum da sizlerden.. Ali
Berham ŞAHBUDAK…