ATATÜRK'ÜN TÜRK MİLLETİ HAKKINDA SÖYLEDİĞİ SÖZLER!!
İki Mustafa Kemal var: Biri ben, fert olan, fani olan Mustafa
Kemal. İkinci Mustafa Kemal'den ise 'ben' diye bahsedemem. Ondan ancak 'biz'
diye bahsedebilirim. O Mustafa Kemal, yani sizler, bu akşam etrafımda olanlar,
memleketin her köşesinde çalışan köylüler, uyanık, aydın, vatanperver,
milliyetperver vatandaşlar...
İşte ben onların hayalini tespit ediyorum, onların hayalini tahakkuk
ettirmeye çalıştım. O Mustafa
Kemal ölmez. O, Türk milletinin ihtiyaçlarıyla beraber,
gitgide uyanan şuuru ile beraber gelişe gelişe ebedi olarak yaşayacaktır. Bizde
cumhuriyeti yapan, inkılabı yaratan, o 'biz' diye ifade edebileceğim Mustafa
Kemal'dir.
Mustafa Kemal Atatürk - 10 Mayıs 1933
/ Şüphe yok ki, bizim milletimizin karakteri de bütün karakterler gibi
yükselmeye, istenen şekle dönüşmeye müsaittir. Fakat kendi kendine olması
şartıyla... Eğer bizim karakterimize, dışardan, bizim karakterimizden başka
karakterlerdeki etkenler tarafından bir şekil verilmek istenirse, bundan sabit
ve belirli hiçbir şekil, hiçbir netice ortaya çıkamaz!
Mustafa Kemal Atatürk - 1914 / Bundan
sonra Türk ırkı, kadınlarını, erkeklerin yapmaya mecbur olduğu askerlik
vazifesi dahil, bütün hizmetlere ortak ederse, Etilerde, İskitlerde, Amazonlarda olduğu gibi, kendi ırkından
başkalarının hiçbir yardımına muhtaç olmaksızın büyük milli ülkülerine başlı
başına ve bağımsız olarak yürümek kabiliyetini kazanabilir.
Mustafa Kemal Atatürk – 1934 / Hayatımın
en bahtiyar anı, Yunan ordularını Afyonkarahisar ve Dumlupınar Meydan
Muharebelerinde imha ettiğim ve memleketimin kurtulduğunu bildiğim andı. Ordumuz
bugün o zamankinden daha da kuvvetlidir ve ihtiyaç olduğu takdirde tekrar
vazife yapmaya hazırdır.
Türk
halkı hürriyetine öyle bir ihtirasla bağlıdır ki, onu himaye etmek üzere her
türlü fedakarlığı yapmaya hazırlıklıdır. Türk halkının en iyi vasıfları,
verdiği sözlere sadakati, arkadaşlarına olan vefası ve memleketinin
bağımsızlığına olan sarsılmaz düşkünlüğüdür.
Mustafa Kemal Atatürk - 23 Ocak 1923 / En ciddi emelim, Türkiye'nin kendi milli kültürü ile uygun düştüğü derecede Batı medeniyetinden ve Batı ilmi ve ticari ilerlemesinden faydalanmasıdır. Türkiye, Batı'nın asri medeniyetinde en kıymetli ne varsa kabul ederek kendi eski kültürünü mükemmelleştirmek konusunda hür olacak.
Mustafa Kemal Atatürk - 23 Ocak 1923 Arkadaşlar! Bir zamanlar bu milletin başına fes giydirebilmek için şeyhülislamlar değiştirildi; fetvalar çıkarıldı. Şükrana ve övgüye değerdir ki, bugün milletimiz böyle hissiz, manasız, mantıksız vasıtaların hiçbirine ihtiyaç duymuyor. Bu gibi kılavuzlara ihtiyaç göstermiyor.
Bizim kılavuzluğumuz ise milletimizden aldığımız ilhamdan başka bir şey değildir ve olamaz.
Mustafa Kemal Atatürk - 28 Eylül 1925 / Bizzat Anadolu içerlerinde yaptığım seyahatlerimde gördüm ki, biz Türkler misafirlerimizi ağırlamak için verdiğimiz ziyafetlerde çok adette yemek yapıyoruz. Bu, iktisada aykırı olduğu gibi, takdir buyurursunuz ki, sıhhate de zararlıdır. Milletimizin misafirperverlikteki bu yüksek hasletini makul bir hadde çevirmeyi hepimiz vazife saymalıyız.
Mustafa Kemal Atatürk - 3 Ekim 1925 / Doğu kavimlerinin Batı kavimlerine taarruz ve hücumu, tarihin belli başlı bir safhasıdır. Doğu kavimleri arasında Türk unsurunun başta ve en kuvvetli olduğu malumdur. Hakikaten Türkler, İslam'dan önce ve İslam’dan sonra Avrupa içerisine girmişler, taarruzlar, istilalar yapmışlardır.
Mustafa Kemal Atatürk – 1927 / Gençlik mükemmeldir, fakat hiçbir zaman unutmamalıyız ki, yüksek ağaçlar mutlaka derin köklere sahip olmalıdır, tıpkı İtalyan ve Türk ırklarının olduğu gibi... Mustafa Kemal Atatürk - 29 Ekim 1932 Türklük esastır. Bu mevcudiyeti tarih içinde araştırmak, zincirleme bir tarih içinde tespit edilecek Türk medeniyeti ile övünmek yerinde olur. Fakat bu övünmeye layık olmak için bugün çalışmak lazımdır. Her sahada, bilhassa medeniyet alemine eser vermek için çalışkan olmayı hedef tutmalıdır.
Türk milleti, tarihinle övün; çünkü senin ecdadın, medeniyetler kuran, devletler, imparatorluklar yaratan bir mevcudiyettir. Sen, Anadolu denilen bu yurda, sonradan gelme değil, ilk yerleşip medeniyet kuranların çocuklarısın. Fakat geleceğine güvenebilmek için, bugün çalışman lazımdır. Çünkü yalnız tarih övüncü bir meziyet sayılmaz.
Mustafa Kemal Atatürk - 1 Kasım 1934 Milletimiz ufak bir aşiretten; anavatanda bağımsız bir devlet tesis ettikten başka Batı alemine, düşman içine girdi ve orada büyük müşkülat içinde bir imparatorluk vücuda getirdi.
Ve bunu, bir imparatorluğu altı yüz seneden beri büyük bir şevket ve azametle devam ettirdi. Buna muvaffak olan bir millet elbette yüksek siyasi ve idari niteliklere sahiptir. Böyle bir vaziyet yalnız kılıç kuvvetiyle vücuda gelemezdi.
Cihanın malumudur ki, Osmanlı Devleti pek geniş olan ülkesinde bir sınırından diğer sınırına ordusunu fevkalade sürat ile ve tamamen donanmış olarak naklederdi. Ve bu orduyu aylarca ve belki de senelerce iyi besler ve idare ederdi. Böyle bir hareket yalnız ordu teşkilatının değil, bütün idari şubelerin fevkalade mükemmeliyetine ve kendilerinin kabiliyeti olduğuna delildir.
Mustafa Kemal Atatürk - 28 Aralık 1919 / Efendiler, hiçbir millet, milletimizden ziyade yabancı unsurların inançlarına ve adetlerine riayet etmemiştir. Hatta denilebilir ki, başka dinler erbabının dinine ve milletine riayetkar olan yegane millet bizim milletimizdir. Fatih, İstanbul’da bulduğu dini ve milli teşkilatı olduğu gibi bıraktı. Rum patriği, Bulgar eksarhı ve Ermeni kategigosu gibi Hristiyan dini reisleri imtiyaz sahibi oldu. Kendilerine her türlü serbesti bahşedildi.
İstanbul un fethinden beri, Müslüman olmayanların mazhar bulundukları bu geniş imtiyazlar, milletimizin dinen ve siyaseten dünyanın en müsaadekar ve civanmert bir milleti olduğunu ispat eder en açık delildir.
Mustafa Kemal Atatürk - 28 Aralık 1919 Efendiler! Bir millet mevcudiyeti ve hakları için bütün kuvvetiyle, bütün fikri ve maddi kuvvetleriyle alakadar olmazsa, bir millet kendi kuvvetine dayanarak mevcudiyet ve bağımsızlığını temin etmezse, şunun bunun oyuncağı olmaktan kurtulamaz.
Mustafa Kemal Atatürk - 28 Aralık 1919 / Efendiler; ben de bazı arkadaşlarım gibi Batı milletlerini, bütün dünyanın milletlerini tanırım. Fransızları tanırım, Almanları, Rusları ve bütün dünyanın milletlerini şahsen tanırım ve bu tanışmam da harp sahalarında olmuştur. Ateş altında olmuştur. Ölüm karşısında olmuştur.
Yemin ederek size temin ederim ki, bizim milletimizin manevi kuvveti bütün milletlerin manevi kuvvetinin üstündedir. Mustafa Kemal Atatürk - 8 Temmuz 1920 Rize'de gördüklerimden çok memnunum.
Halk çok vatanperver ve Cumhuriyetperver’dir.
Mustafa Kemal Atatürk - 18 Eylül 1924 / Türk milleti her gün yeniden yeniye ve çok dikkatle incelenmeye değeri olan bir cevherdir. Bugün başları yüksekte, alınları hürriyet ve medeniyet güneşiyle parlayan Türk milletinin, onun kıymet ve ehemmiyetini görmek istemeyenlere yakın bir gelecekte hakikati ret ve inkâr edilemez bir tarzda itiraf ettireceğine asla şüphe edilmesin.
Ve bütün cihan bilmelidir ki, Türk milleti artık mazinin bin türlü fenalıkları eseri olarak beyninde yer tutan pası tamamen silmiştir. Gözleri önünde her gün biraz daha fazla toplanmak istenen bulutları katiyen dağıtmıştır.
Mustafa Kemal Atatürk - 8 Ekim 1925 / Biz erkeklerimizi bile savaş felaketinden uzak bulundurmak isteyen insanlarız. Fakat savaş etmek zorunda bırakılırsak, vatan savunmasında kadınlarımız da, erkeklerimizle beraber dövüşecektir. İstiklal mücadelesi bunun en yakın örneğidir.
Mustafa Kemal Atatürk - 18 Nisan 1935 / Bu büyük muharebede hayatlarını feda eden Türk evlatlarının isimlerini bir levhada göstermek maalesef mümkün olmadı. Biz harbi sevk ve idare ettik; fakat ölümle pençeleşen onlardı. Bununla beraber, onların isimlerini ayrı ayrı yazmaya zaten de lüzum yoktur. Çünkü onlar bir isim altında toplanmışlardır ki, Türk'türler.
Mustafa Kemal Atatürk - 29 Ağustos 1928 / Amazonlar yurdu Sinop'tur. Tarihi münasebetleri olan memleket de Kırım'dır. Bu iki memleket de tarihten çok eski günlerden beri Türk memleketleridir. Dünyada Türklerden başka hiçbir memleket, asker kadın geleneğini yürütüp getirmemiştir. Türk kadını cesurdur, gözü pektir; erkeğinden hiçbir vasfında ayrılmaz.
Mustafa Kemal Atatürk – 1934 Bu dünyadan göçerek Türk milletine veda edeceklerin, çocuklarına, kendinden sonra yaşayacaklara son sözü bu olmalıdır: Benim, Türk milletine, Türk Cumhuriyeti'ne, Türklüğün geleceğine ait ödevlerim bitmemiştir; siz onları tamamlayacaksınız. Siz de, sizden sonrakilere benim sözümü tekrar ediniz.
Bu sözler bir ferdin değil, bir Türk ulusu duygusunun ifadesidir. Bunu, her Türk bir parola gibi kendinden sonrakilere devamlı olarak tekrar etmekle son nefesini verecektir.
Her Türk ferdinin son nefesi, Türk ulusunun nefesinin sönmeyeceğini, onun ebedi olduğunu göstermelidir.
Yüksel Türk, senin için yüksekliğin sınırı yoktur. İşte parola budur. Mustafa Kemal Atatürk - 11 Aralık 1935 / Asıl mesele yıkılmak üzere bulunan imparatorluktan bir Türk devleti çıkarmaktır.
Mustafa Kemal Atatürk – 1905 Birlikler geri çekilirken taarruz edeceğiz ve elimizden geldiği kadar malzeme götürmesine mani olacağız, burası davar tarlası mı Türk toprağına girmek ne kadar güçse çıkmak da o kadar güçtür! Mustafa Kemal Atatürk - 25 Nisan 1915 / Ve bütün cihan bilmelidir ki, Türk milleti artık mazinin bin türlü fenalıkları eseri olarak beyninde yer tutan pası tamamen silmiştir.
Gözleri önünde her gün biraz daha fazla toplanmak istenen bulutları katiyen dağıtmıştır. Artık bütün manasıyla ve bütün çıplaklığıyla hakikati görüyor ve anlıyor. Bu milleti bütün mevcudiyetiyle temas ettiği hakikatten, hakikate yürümekten men etmek imkân ve ihtimali kalmamıştır. Türk milletini kendi nefsini bile anlamaktan men eden seller, setler imha edilmiştir, yıkılmıştır. Ve devamlı imha edilecektir, yıkılacaktır.
Mustafa Kemal Atatürk - 8 Ekim 1925 / Bu ulus için artık boyunduruk altında yaşamak diye bir şey mevzubahis olamaz. Onu ne bir diktatör bozuntusu boyunduruğu altına alabilecektir, ne de bir düşman ülkenin sapık davranışları onu etkileyebilecektir.
Mustafa Kemal Atatürk Türk milletimiz eski ve şerefli bir millettir. Zaten Orta Asya'nın yüksek Altay yaylasında doğup yetiştiği için, kartalın meziyetlerini, uzak görüş, süratli uçuş ve bu ruhu barındıracak beden kuvvetini daha ilk başta kazanmıştır. Esasen fiziki ya da zihinsel, sınırlayıcı hiçbir ortamda kalamaz.
Bu sebeple o yüksek merkezi doğum yerinin tecrit vaziyetine isyan etmiştir. İşte o ilk Türkler sonra hem batıya, hem doğuya, her ikisine doğru ilerlemeye cesaret etti. Mustafa Kemal Atatürk - 14 Ağustos 1932 Silahıyla olduğu gibi beyniyle de mücadele mecburiyetinde olan milletimizin birincisinde gösterdiği kudreti ikincide de göstereceğine asla şüphem yoktur.
Mustafa Kemal Atatürk - 15 Temmuz 1921 Maraş'ın Kayabaşı Mahallesi'nde sakin, Bitlis Defterdarı'nın eşi hanımın İslamların masum kanının haksız yere akıtılmasından ve birçok ocakların söndürülmesinden galeyana gelerek, hanesinden açtığı mazgaldan, dindaşlarımızı imha için İslam mahallelerine canavarca saldıran düşmanlarla vuku bulan çarpışmalara katılarak akşama kadar sekiz düşman telef etmeye muvaffak olduğu ve akşamüzeri erkek elbisesiyle ve tam bir yiğitlikle, ırzını muhafaza ve can kaygısıyla silahına sarılmış bulunan İslam mücahitleri sınıfına katılmakla fiilen çarpışmalara, girmekte bulunduğu bildirilmiştir.
Harp sahnelerinde bile kadınları erkekleriyle yarışan milletimizin fedakarlığı sayesinde mevcudiyetimizin muhafazasını ve bağımsızlığımızın kurtarılmasını hedef alan milli gayede muvaffak olacağımız hakkındaki sonsuz kanaatimizi, bu fedakarlık misali de takviye etmektedir. Mustafa Kemal Atatürk - 2 Şubat 1920 Asla şüphem yoktur ki, Türklüğün unutulmuş büyük medeni vasfı ve büyük medeni kabiliyeti, bundan sonraki inkişafı ile, atinin yüksek medeniyet ufkunda yeni bir güneş gibi doğacaktır. Bu söylediklerim hakikat olduğu gün, senden ve bütün medeni beşeriyetten dileğim şudur: Beni hatırlayınız...
Mustafa Kemal Atatürk - 29 Ekim 1933 / Kuvvetliyiz, ordularımız kuvvetlidir. Ordularımızı yaratan ordularımızı vücuda getiren milletimiz kuvvetlidir. Bu milleti yaşatan bu vatan sonsuz doğal zenginliklere ve verimliliğe sahiptir, kuvvetlidir. Fakat Efendiler, bütün bu kuvvetlerin üstünde başka bir kuvvetimiz vardır ki, o da milli egemenliğimizi idrak etmiş ve onu doğrudan doğruya halkın eline vermiş, halkın elinde tutmuş ve tutabileceğimizi gerçekten ispat etmiş olmaktır.
Mustafa Kemal Atatürk - 19 Ocak 1923 / Böyle milletten nasıl ayrılırsın! Bu eski püskülerin içinde perişan gördüğün insanlar yok mu? Onlarda öyle yürek, öyle cevher vardır ki, olmaz şey! Çanakkale'yi kurtaran bunlardır. Kafkas'ta, Galiçya'da, şurada burada aslan gibi çarpışan, mahrumiyete aldırmayan bunlardır.
Şimdi bu adamcağızların seviyesini toplumsal olarak yükseltmek, herhangi bir hükümetçilik mevki hırsından daha iyi değil midir? Mustafa Kemal Atatürk - 24 Ekim 1919 / Efendiler! Asırlardan beri Doğu'da mağdur ve mazlum olan milletimiz, Türk milleti hakikatte yaratılıştan sahip olduğu hasletlerden yoksun kabul ediliyordu.
Son senelerde milletimizin fiilen gösterdiği kabiliyet, eğilim, idrak, kendi hakkında kötü zanda bulunanların ne kadar gafil ve ne kadar incelemeden uzak, görünüşe aldanan insanlar olduğunu pek güzel ispat etti. Milletimiz, sahip olduğu vasıfları ve liyakatini, hükümetinin yeni ismiyle medeniyet cihanına daha çok kolaylıkla göstermeye muvaffak olacaktır.
Türkiye Cumhuriyeti, cihanda işgal ettiği mevkiye layık olduğunu eserleriyle ispat edecektir.
Mustafa Kemal Atatürk - 29 Ekim 1923 Bizim neslin gençlik yıllarına Osmanlılık telkin ve etkileri hâkimdi.
İmparatorluk halkını meydana getiren Türk'ten başka uluslara; bu arada yanlış bir din anlayışıyla Araplara; sarayın, ordu ve devlet ileri gelenleri anısında bulunan ırktaşlarının etkisiyle Arnavutlara özel bir değer veriliyor, onlardan söz edilirken "kavmi necip" deyimiyle sıfatlandırılarak bu duygunun belirtilmesine çalışılıyor, memleketin sahibi ve devletin kurucusu olan Türkler ikinci planda gelen önemsiz halk yığınları sayılıyordu.
Mustafa Kemal Atatürk – 1931 / Millet sevgisi kadar büyük mükafat yoktur. İstiklal Harbi'nde benim de milletime ettiğim birtakım hizmetler olmuştur zannederim. Fakat bunlardan hiçbirini kendime mal etmedim. Yapılanın hepsi milletin eseridir dedim; aranacak olursa doğrusu da budur.
Mustafa Kemal Atatürk – 1931 Büyük devletler kuran ecdadımız, büyük ve geniş medeniyetlere de sahip olmuştur. Bunu aramak, incelemek, Türklüğe ve cihana bildirmek bizler için bir borçtur. Türk çocuğu ecdadını tanıdıkça daha büyük işler yapmak için kendinde kuvvet bulacaktır.
Mustafa Kemal Atatürk – 1931 Yeni Türkiye devletinin teşekkülünden evvel millet hiçbir vakit kendi tarihine, kendi hayatına, kendi refah ve saadet vasıtalarına sahip olamamıştı. Hatta bu, kendisine düşündürülmemişti.
Sanki milletin vazifesi, herhangi bir padişahın hırs ve hevesini, herhangi bir serdarın geniş ve şaşaalı hayatını temin için sürüler halinde şuraya buraya gitmekten ibaretti.
Mustafa Kemal Atatürk - 22 Ocak 1923 / Gerçi gayet geniş bir sınıra ve o sınır içinde muazzam bir imparatorluğa sahip bulunuyorduk. Fakat o sonsuz sınır içindeki insan kütleleri hiçbir vakit asli unsurun lehine bir mevcudiyet değillerdi; belki aleyhine. Bu küçük unsur geniş bir sahaya dağılmaya ve hepsinin üzerinde bir baskı gibi bulunmaya, onları ve sınırları muhafazaya mecburdu. Yani bekçilik ediyordu.
Herhangi bir maddeyi gayet geniş bir sahada dağıttığımız zaman o madde yoğunluktan, kuvvetten mahrum olur. Fakat aynı unsuru kendisiyle, mevcudiyetiyle orantılı ebatta bir tabii muhite koyarsanız elbette daha yoğun ve kuvvetli olur. Mustafa Kemal Atatürk - 22 Ocak 1923 / Osmanlı devletinin, devlet ve millet siyaseti olarak, bağımsız olarak ve muntazaman takip olunmuş hiçbir siyaseti yoktur. Osmanlı tarihinde fetihlere, şaşaalı hareketlere tesadüf ediyoruz. Bu, bütün cihanı zapt etmek, cihangir olmak siyasetidir. Fakat bütün bu fetihler ve şaşaalı hareketler, hiçbir vakit devleti vücuda getiren ve bu hareketleri yapan unsura emelinin mevcudiyetini ve menfaatini temin etmiyordu.
Millet, evini, köyünü, bağını, tarlasını, öküzünü unutmuş, atına binmiş Viyana kapılarında dolaşıyor, Viyana'yı, Osmanlı memleketlerine dâhil bir vilayet yapmak istiyordu. İşte bu hareket tarzı, asil unsurun kendi hayati icaplarıyla, memleketin icaplarıyla uğraşmasına, kuvvetli olmak için, zengin olmak için uğraşılması icap eden çiftçilikle iştigale mani oluyordu. Fakat bu kadarla da kalmıyordu.
Asli unsur, anavatanı terk edip harice
gidiyor ve gittiği yerlerde ölüyordu.
Asya'ya, Avrupa'ya, Afrika'ya giden o fetih orduları ne oldu? Onlar gittikleri
yerlerde ölmüş, kalmış, mahvolmuş. Bunun neticesi olarak anavatan böylece
bomboş ve harap kalmış. İşte her şeyimiz gibi çiftçiliğimizin de arz ettiği
sefalet manzarası bundandır!
Mustafa Kemal Atatürk - 22 Ocak 1923
Bizim güçlükle kazandığımız Türk bağımsızlığını engellemeye çalışan,
milliyetçiliğimizi kötüleyen, bunun doğu komşularımızı fethetme arzusunu
saklayan bir örtüden ibaret olduğunu söyleyen, ekonomiyi idare edecek
kabiliyette olmadığımızı ileri süren milletler var. Pekâlâ, görecekler.
Mustafa Kemal Atatürk - 13 Temmuz 1923 Askerimizin çoğu, herhalde İzmir'e gitmek istediği
için, deniz kıyısına varmadıkça kanmamış, durmamıştır. Çünkü ona verilen emir,
"Akdeniz'e!" idi. Türk askerinin sinesi yalnız azim ve inançla
doludur. O, göründüğü gibi perişan değildir. O, kabuğu siyah ve içi bembeyaz
olan kestaneye benzer; yani bir cevherdir. Onunla hasbıhal ederseniz, onun
mayasını, tabiatını anlar, öğrenirsiniz; fakat biliniz ki, o herkese de
açılmaz.
Derdine aşina çıkabilirseniz görürsünüz ki, cahil sandığınız o
"Mehmet" neler bilir, kalbinde ne büyük emeller, fikirler besler!
Onun için iddia ederim ve son hakikatle ispat ediyorum ki, harpte zafer, azim
ve inancı kuvvetli olan tarafındır! Ve biz onunla muzaffer olduk. İşte siz
gençler, onu takviye ediniz.
Mustafa Kemal Atatürk - 21 Ekim 1922 Milli hükümetimiz kahraman ordularımızın
yiğitlik meydanlarında kazandığı üstünlüğün meyvesini Lozan Konferansı'nda
aldı. Yeni Türkiye Devleti'nin başarılı hükümeti önce yaptıklarıyla kendisini
tanıttı, sonra bütün dünyada bağımsız ve bilinen adıyla varlığını ilan etti.
Türk tarihinde Türk Cumhuriyeti devrini
açtı.
Mustafa Kemal Atatürk Milli his ile dil arasındaki bağ çok kuvvetlidir. Dilin
milli ve zengin olması, milli hissin gelişmesinde başlıca etkendir. Türk dili,
dillerin en zenginlerindendir; yeterki bu dil, şuurla işlensin.
Ülkesini, yüksek bağımsızlığını korumasını bilen Türk milleti, dilini de
yabancı diller boyunduruğundan kurtarmalıdır.
Mustafa Kemal Atatürk - 2 Eylül 1930 Türk'ün
haysiyet ve izzetinefis ve kabiliyeti çok yüksek ve büyüktür.
Böyle bir millet esir yaşamaktansa mahvolsun evladır. Dolayısıyla, ya istiklal
ya ölüm!
Mustafa Kemal Atatürk – 1927 Esas, Türk milletinin haysiyetli ve şereflı bir
millet olarak yaşamasıdır. Bu esas ancak tam bağımsızlığa sahip olmakla temin
olunabilir. Ne kadar zengin ve müreffeh olursa olsun, bağımsızlıktan mahrum bir
millet, medeni insanlık karşısında uşak olmak mevkiinden yüksek bir muameleye
layık olamaz.
Mustafa Kemal Atatürk – 1927 biliyor
musunuz Türk askeri nasıl savaşır?
Ayağı,
sırtı giyinik olmayabilir. Bazen gıdası bile az olur; fakat o, daima ileri
gitmek ister ve o kabiliyettedir. Ayağı aksar, yorgundur; görürsünüz ki, yine
yürür ve daima ileri gider.
Mustafa Kemal Atatürk - 21 Ekim 1922 Bu
büyük zafer, yalnızca senin eserindir...
Mustafa Kemal Atatürk - 12 Eylül 1922 Türkiye bir maymun değildir ve hiçbir
milleti taklit etmeyecektir.
Türkiye ne Amerikalaşacak, ne de Batılılaşacaktır; o sadece özleşecektir. Mustafa
Kemal Atatürk - 29 Ekim 1930 Hakiki türkülerimiz ancak sadece bozkırlarda
çobanlardan duyulabilir.
Mustafa Kemal Atatürk - 30 Kasım 1930
/ Türk, Bulgar aynı köken olan Orta Asya yaylasından gelmiş, aynı kanı muhafaza
etmiştir. Daha o zamanlar bu noktayı en özlü Bulgarlara söylemişimdir. Bunlardan
tarih cereyanlarını, insanlık safhalarını takip etmiş. anlamış olanlar beni
teyit etmişlerdir. Bulgaristan'da yaşadıkça onlara sevgim arttı. Size son
sözüm, Bulgaristan'a gidiniz. Onları seveceksiniz. Samimi görüşünüz ve
hatırlatınız ki ben, 1913'de Sofya'da bulunmuş, kan kardeş Bulgarlarla yüksek
dostluk yapmış adamım.
Mustafa Kemal Atatürk - 22 Temmuz 1930
/ Eğitim ya milli olur, ya dini olur. Biz, dini eğitimi aileye bıraktık.
Milli eğitimi de devlete aldık. Mekteplerimizde ve bütün kültür
müesseselerimizde milli eğitim esas kabul edilmiştir. Tuttuğumuz yol budur:
Çocuk, dini eğitimini ailesinden alacaktır.
Mustafa Kemal Atatürk - 28 Nisan 1927 / Biliyorsunuz,
bir düşmanımız var. Bu düşmanın topraklarımızda gözü var. Korkumuz yok. Her
zaman için, onu cesaretle karşılayabilir ve bu topraklarda boğabiliriz; bundan
zerre kadar şüphemiz yoktur. Ancak sizden bir ricam var: Arkadaşlar, Türk
Ocaklarının başlıca iştigal mevzularından biri, inkılabımızdır. Bu, şu şekilde
prensipleştirilmiştir: Terbiye ya milli olur, ya dini olur. Biz, dini terbiyeyi
aileye bıraktık. Milli terbiyeyi de devlete aldık.
Mekteplerimizde ve bütün kültür
müesseselerimizde milli terbiye esas kabul edilmiştir.
Tuttuğumuz yol budur: Çocuk, dini
terbiyesini ailesinden alacaktır. Bu arada, İlahiyat Fakültesi gibi, dini
terbiyeyi takviye edecek müesseseler de kurmak üzereyiz. Fakat bu, zaman
meselesidir. Hâlbuki inkılabımızın tam dönüm anında topraklarımıza göz dikerek
saldırmak isteyen düşmanın, dini ele alarak birçok fitne ve fesatla halkı
aldatmaya kalkıp, türlü entrikalar çevirmekten çekinmeyeceği de muhakkaktır.
Biliyor musunuz ki, Mussolini peşindekilerle
buraya gelirse, nasıl gelecektir? Önünde dervişler, hacılar hocalarla
gelecektir. Din adamlarını elinde silah olarak kullanacaktır.
Mustafa Kemal Atatürk - 28 Nisan 1927
/ Bu ordu sultanın ordusu idi ve onun iradesini yerine getirir, yalnızca onu
tanırdı. Bu ordu günde üç kez, "Padişahım çok yaşa!" diye bağırmak
zorundaydı. Yeni orduyu tamamen yeni prensipler ve temeller üzerine kurduk. Bu
ordu, eski ordunun halkın davasına, vatan müdafaasına sadık kalmış
kısımlarından ve emekçi köylü kitleleri arasından toplanan kişilerden
oluşturulmuştur.
Biz bu orduyu kurarken, yalnızca bir tek amaç güttük. Bu da, bu ordunun sultan
ordusu değil, halk ordusu olması, ayrı ayrı şahısların değil, bütün halkın
menfaatlarını savunmasıdır. Mustafa
Kemal Atatürk - 4 Ocak 1922 / Yüzyıllardan beri her şeyi efendilerinden,
onların çevresinden ve daha sonra sınırlı bir oligarşiden beklemeye alışmış Türk halkı, 1919 yazından itibaren çalışmış
ve kendi kaderini eline almayı başarmıştır.
Mustafa Kemal Atatürk - 4 Ocak 1922 Bütün insanlığa ziraatı, sanatı ilk öğreten
Türk milletidir.
Mustafa Kemal Atatürk - 27 Ocak 1931
/ Sizden olan bir şahsa sizden fazla
önem atfetmek, her şeyi milletin bir ferdinin şahsiyetinde toplamak, geçmişe,
bugüne, geleceğe, bütün bu devirlere ait bir toplum meselesinin açıklanmasını
ve ortaya konulmasını, bu yüksek topluluğun mütevazı bir şahsiyetinden
beklemek, elbette ki layık değildir; elbette ki lazım değildir.
Mustafa Kemal Atatürk - 22 Eylül 1924
/ Bir memleketin, bir memleket halkının düşmandan zarar görmesi acıdır. Fakat
kendi ırkından büyük tanıdığı ve başlarında taşıdığı insanlardan vefasızlık,
felaket görmesi ondan daha acıdır. Bu, kalp ve vicdanlar için onulmaz yaradır. Mustafa Kemal Atatürk - 11 Eylül 1924 /
Vatan, Türk ulusunun eski, yüksek tarihiyle ve topraklarının derinliklerindeki
izerleriyle üstünde yaşadığı, bugünkü siyasal sınırlarımız içindeki kutsal
yurttur.
Vatan hiçbir bağ ve şart altında ayrılık
kabul etmez bir küldür.
Mustafa Kemal Atatürk – 1937 / Artık,
memleketin hasis ihtiraslar yüzünden bu ana değin sürüklendiği felaketler kâfidir.
Millet çirkef bir parti tesiriyle yaşamayacak, ancak milli birlik yaşayacaktır.
Mustafa Kemal Atatürk - 6 Mart 1920 Bir yurdun en değerli varlığı, yurttaşlar
arasında ulusal birlik, iyi geçinme ve çalışkanlık duygu ve kabiliyetlerinin
olgunluğudur.
Ulus varlığını ve yurt özgürlüğünü korumak için bütün yurttaşların canını ve
her şeyini derhal ortaya koymaya karar vermiş olması, bir ulusun en yenilmez
silahı ve koruma vasıtasıdır. Mustafa Kemal Atatürk - 4 Şubat 1935 Her devirde.
Her memlekette ve her zaman ortaya çıktığı gibi, bizde de kalp ve sinirleri
zayıf, anlayışsız insanlarla beraber, vatansız ve aynı zamanda şahsi refah ve
menfaatini vatan ve milletinin zararında arayan sefiller de vardır.
Mustafa Kemal Atatürk - 23 Temmuz 1919
/ O millet aşkı ki, her şeye rağmen sinemizde sönmez bir kuvvet, metanet ve
ateş kaynağıdır! Mustafa Kemal Atatürk - 5 Şubat 1924 Bir insan kendini
milletiyle beraber hissettiği zaman ne kadar kuvvetli bulur, bilir misiniz?
Bunu tarif güçtür.
Mustafa Kemal Atatürk - 30 Ağustos 1928
/ Halka şimdiye kadar kaçırılan fırsatların ve memleketin maruz kaldığı elim
neticelerin yegane saiki memleket ve millet işlerinin daima sınırlı bazı
şahısların elinde oyuncak olmasından ve milli hakimiyetin daima ihmal edilmiş
ve atıl bırakılmış bulunmasından ileri geldiğini telkin etmeli ve milli
hakimiyete karşı vaki olacak en küçük bir taarruz ve tecavüzü büyük bir
kahramanlıkla karşılamak lazım geldiğini yine elbirliğiyle ışık tutup
aydınlatmalıyız.
Mustafa Kemal Atatürk - 16 Ocak 1923
/ Müsaadenizle derhal izah etmeliyim ki, ifade olunan bütün takdirler, benim
şahsımdan ziyade, beni de başında bulundurduğunuz kahraman Türk ordularının
yüksek kumanda ve subaylar heyetlerine ve fedakar askerlerine, en nihayet bütün
bu kahramanların anası, babası, velinimeti olan büyük Türk milletine aittir.
Ben de bu şanlı orduların bir ferdi,
büyük Türk milletinin bir evladı olmakla ve onun hizmetine mevcudiyetimi
hasretmiş bulunmakla iftihar etmekteyim ve mesudum.
Mustafa Kemal Atatürk - 11 Eylül 1924 Sahil seyahatine devama imkan yoktur.
Erzurum halkını, maruz kaldıkları acı felaket içinde ziyareti pek münasip ve
lüzumlu görüyorum. Acı bir lisanla da davet ediyorlar. Hemen harekete karar
verdimse de, Trabzon-Erzurum yolu bozuk, güvenilir otomobil yoktur.
Yarın öğlende buradan hareket ederek yalnız çok hazırlıkla davet edilmiş
olduğum Rize ve Giresun'a çıkmak ve oraya Ankara'dan gelecek otomobillerle
Sivas-Erzincan üzerinden Erzurum'a gitmeyi ve orada halkla bizzat meşgul olmayı
düşündüm. Görüş ve cevabınızı makine başında bekliyorum.
Mustafa Kemal Atatürk - 16 Eylül 1924 Türkiye
Devleti'nin temelleri bugün kurulacak değildir.
O sarsılmaz temeller binlerce sene evvel kurulmuştur. Fakat o temellerin
üstündeki binanın değiştirilen tarz ve renklerini -bizim olmayan- atmayı
toplumsal bünyemizle asrın medeni icadıyla orantılı, en sağlam bir tarzda, en
milli bir renkte canlandıracağız.
Mustafa Kemal Atatürk – 1922 / Milleti
kurtarmaya çalışanların aynı zamanda mesleklerinde de birer namuskâr
mütehassıs, faal birer alim olmaları lazımdır. Mustafa Kemal Atatürk – 1922 Efendiler, bir toplumun mutlaka ortak bir
fikri vardır. Eğer bu her zaman ifade edilemiyor ve ortaya konulamıyorsa, onun
mevcut olmadığına hükmolunmamalıdır.
O, fiiliyatta mutlaka mevcuttur. Varlığımızı, bağımsızlığımızı kurtaran bütün
fiil ve hareketler, milletin müşterek fikrinin, arzusunun, azminin yüksek
tecellisi eserinden başka bir şey değildir. Mustafa Kemal Atatürk - 22 Eylül
1924 Memleket mutlaka çağdaş, medeni ve yenilikçi olacaktır. Bizim için bu,
hayat davasıdır. Bütün fedakârlığımızın verimli olması buna bağlıdır. Türkiye
ya yeni fikirlerle donanmış namuslu bir idare olacaktır veyahut olamayacaktır.
Halk ile çok temasım vardır.
O saf kitle, bilmezsiniz ne kadar yenilik taraftarıdır. Mustafa Kemal Atatürk -
2 Aralık 1923 22 Ekim 1923 tarihli telgrafnamenizi aldım. Mescidi Aksal’da
yapılacak tamirat için vaki olan yardım toplama teşebbüslerine Halife
Hazretleri'nin iştirakinden haberdar değilim. Bahis buyurulan mühendis de
tarafımızdan memur edilmiş değildir. Ankara için bugün en mühim olan meselenin
Yunanistan'dan gelmeye başlayan felaketzede muhacir kardeşlerimizin iskân ve
refahı keyfiyeti olduğunu bu vesile ile de beyan eder, hamiyetli din
kardeşlerimize selamlarımı hediye eylerim, Efendim.
Mustafa Kemal Atatürk - 28 Ekim 1923
Daima muhterem arkadaşlarımın ellerine çok samimi ve sıkı bir surette yapışarak
onların şahıslarından kendimi bir an bile uzak görmeyerek çalışacağım. Milletin teveccühünü daima dayanak
noktası kabul ederek hep beraber ileriye gideceğiz. Türkiye Cumhuriyeti mesut, muvaffak ve muzaffer olacaktır. Mustafa Kemal Atatürk - 29 Ekim 1923 Türk
milleti yaratılıştan demokrattır. Mustafa
Kemal Atatürk - 11 Kasım 1930 // Ali Berham ŞAHBUDAK…