4 Mart 2016 Cuma

LAİK CUMHURİYETTE” KUTSAL İSLAM DİNİ ÜZERİNDEN “Türk Milletini Allah ile Aldatmak”… : ATAM “ LAİK CUMHURİYET ” AKLIN ve BİLİMİN IŞIĞINDA...

LAİK CUMHURİYETTE” KUTSAL İSLAM DİNİ ÜZERİNDEN “Türk Milletini Allah ile Aldatmak”… : ATAM “ LAİK CUMHURİYET ” AKLIN ve BİLİMİN IŞIĞINDA...: ATAM “ LAİK CUMHURİYET ” AKLIN ve BİLİMİN IŞIĞINDA BÜYÜYECEK “Atatürkçülü...

ATAM “ LAİK CUMHURİYET ” AKLIN ve BİLİMİN IŞIĞINDA BÜYÜYECEK

ATAM “ LAİK CUMHURİYET AKLIN ve BİLİMİN IŞIĞINDA BÜYÜYECEK


“Atatürkçülüğün temel ilkelerini, vazgeçilmezliğini bir kez daha ispatlayacak. Atatürk’ü her zaman yeniden tanımak, onun düşüncelerinin hâlâ yaşadığını ve yaşayacağının bilincine varmaktır. Her zaman bilerek sevmeye inanırım, bu yazılar size Atatürk’ü daha çok sevdirecek, sadece duygusal bir sevgi olmayacak, bu sevgi aklın eşliğinde büyüyecek.”

‘Atatürk’le alınanı Atatürk’çe koruyabilmek’

Lozan Atlaşması’nın imzalanması emperyalist çevreleri hayli şaşırtmıştı.  Fakat teselliyi, ileri sürdükleri, şu tezde buldular: ‘...Gerçekten Türkiye, teorik bakımdan bağımsız bir hükümet oldu. Lakin bu ticaret ve sanatta yeteneksiz ve sermayeden yoksun olan ahaliyi bilenlerce malumdur ki, bu bağımsızlığın ömrü pek kısa olacak ve eski vaziyeti bir başkası üzerine alacaktır.’ Atatürk tüm yaşamında bu tür görüşlerle ve eylemlerle savaşmıştır. Çünkü bu iddialar, yüzyılların beslediği en ağır hükümlerin ve felaketlerin taşıyıcıları olmuşlardır.
 
Türklere ve Türkiye’ye bağımsızlık, belli bir emperyalizm faturasıyla, ekonomik, sosyal, kültürel ve siyasal bağımsızlıklar alanında yabancıların etkilerini saklı tutmaları koşuluyla ‘verilmiş’ değildir. Atatürk’le alınanı Atatürk’çe koruyabilmek, Türk devriminin temel ve gerçek ilkesidir.”

KEMALİST DEVRİMLERİN ve reformların kaynağı Atatürk’ün çağdaş ve modernleşme anlayışıydı”
“Amaç, reformların içindeki gücün hangi kaynaklardan geldiğini araştırmaktı. Kaynaklardan en önemlisinin öncelikli olarak Laik Cumhuriyetin temel taşlarını oluşturan “ Sosyal Hukuk Devletinin oluşmasıydı “ Atatürk bu onurluluk anlayışını Cumhuriyet Türkiye’sinin kurumlarının zembereği niteliğine getirmeye çalışmıştır. ‘Pozitif bilim’ ve ‘halk’ kavramları, bu temel öğenin çevresinde, onunla birlikte biçimlenen kavramlar olarak görülmelidir. ‘Ulusal devlet’ ise oldukça farklı ve dışsal dinamiğin ağır bastığı bir sürecin sonucudur.

Büyük adamlar kendi çağlarının koşulları içinde yoğrulmuşlardır. Atatürk’ün özelliği, bazen kesintiye uğramış, bazen gerçekliğini bir ölçüde yitirmiş, bazen uygulamaya geçirilmesi olağanüstü cesaret ve salt cesaret isteyen, birbirinden ayrı yönlere dönük güçleri bir noktada toplamış ve Cumhuriyet’in ‘ideal’inin ana kökleri olarak yaşatabilmiş olmasıdır.”

PEKİ, KEMALİZİM NEDİR?  

"Kemalizm’i anlamak için Mustafa Kemal ATATÜRK’ÜN Bağımsızlık mücadelesini iyi anlamaktan geçer.? “Oysa Kemalizm bir " Çağdaşlaşma ve Modernleşme "ideolojisidir“Kemalizm, Milli Hâkimiyet prensibine dayalı bir Demokratik Ekonomik Kalkınma ve Modernleşme İdeolojisidir”.

Kemalist İdeolojinin en önemli niteliği, "Akılcı ve Bilimci" olmasıdır. Bunun anlamı ise "Milli", "Milletler arası" sorunlara duygusal ve dogmatik açıdan ve peşin hükümler ve kalıplara değil, akılcı, bilimci ve pragmatik bir yaklaşımla eğilmektir. Bu konuda en başta belirtilmesi gereken nokta "Kemalizm" in katı bir "Doktrin" olmadığıdır. Esasen, bizzat Mustafa Kemal' in hareket ve dinamizm' i önlediği gerekçesiyle çağın Marksizm - Leninizm, Faşizm, Nasyonal Sosyalizm gibi dogmatik, katı ve totaliter doktrinlere karşıdır. 

Bu nedenle "Kemalizm" ile ifade ettiğimiz görüş, Modern Türk Devleti' nin kuruluşunda temel olan ilke uygulamaların bütünün ortaya çıkardığı davranış ve hayat tarzı anlamındaki pozitivist, akılcı, ampirik, ( Yani deneye dayalı pragmatik bir ideoloji" dir. ) Kemalizm' in bir ideoloji olmadığını ileri sürenlerin başında Türk Toplumunda bir "ideolojik boşluk" yaratmak ve bu boşluğu yabancı ve temsilcisi oldukları ideolojilere doldurmak isteyenler gelmektedir.
"Kemalizm düşmanları" olan ve " Marksizm ve Leninizm" den " Nasyonal Sosyalizm" e, Kapitalist Liberalizm' e, Teokrasi' ye kadar değişen "çağ dışı" dogmatik ve totaliter ideolojileri savunan bu gibi kimselerin, "Kemalist Atatürkçü" ideolojiyi inkâr veya tahrif etmek suretiyle Türk Toplumunda bir ideolojik boşluk yaratmak tabii karşılanmalıdır. 

Ne var ki, "Kemalizm - Atatürkçülük' ün bir ideoloji olmadığını düşünen bazı kimseler ise, ideolojiyi sadece "katı ideoloji" anlamakta, çağımızda dogmatik ve totaliter ideolojiler karşısında "Pragmatik ve Demokratik" ideolojilerin yer aldığını ve bir "hayat tarzı" anlamındaki bu tür ideolojiler arasında Kemalizm' in yer alabileceği gerçeğini ya bilmemekte veya gözden kaçırmaktadırlar. Mustafa Kemal' i kendinden önce gelmiş reformculardan ayıran nokta; Tanzimat Hareketi gibi sadece kanun ve yönetim alanında kalmayıp, bütün hayatı içine alan bir değişiklik istemesiydi. Memleketin siyasi yapısını değiştirmek, halkı uyandırıp, onu Fransız İhtilalı ile doğan ve Batı Avrupa'nın birçok ülkesinde gelişen Milli Hâkimiyet kavramını çekmek istiyordu.

Böyle bir değişiklik pek çabuk olmayacaktı. Mustafa Kemal bunun da sebebini biliyordu. Gücünü tartışmadan değil, tahakkümden düşünce hürriyetinden değil, kayıtsız-şartsız itaatten alan "dinsel kuvvetler", demokrasinin yerleşmesine karşı koyacaklardı. Onun için Mustafa Kemal, siyasi devrimi her şeyden önce, bir "inanç devrimi" olarak görüyordu. 

Kurtuluş Savaşımızın askeri yönü sona erip, vatan toprakları dış düşmanlardan temizlenince, başta bilgisizlik, yoksulluk ve geri kalmışlık olmak üzere, bütün iç düşmanların tüm güçleri ile ayakta kaldığı ve ülkemizin çağdaş milletler düzeyine çıkabilmek için çok şeyler yapmak gerektiği görüldü. Bunun için, öncelikle, toplumda uyanmış bulunan "millet olma bilinci" ni pekiştirmeye lüzum vardı. Yüzyılların birikimi olan yanlış inançlar ve anlayışlar yüzünden, milletimiz bu bilinçten oldukça yoksun bir seviyede kalmıştı.

Öyleyse, belirgin ilkeler üzerinde yeni bir devlet yapısının kurulmasına ihtiyaç ortadaydı. Bu da, millet olma bilincinin uyanık tutulmasına bağlıydı. Böylece, Türk Toplumunun adı "Türk Milletinin yeni "Türk Devletinin adı "Türkiye Cumhuriyeti" olarak belirmiş, Kurtuluş Savaşından sonra, Türkiye Cumhuriyeti adı ile ortaya çıkan yeni Türk Devletinin dayandığı Atatürk ilkelerinin ve fikirlerinin anlayış olarak gelişmiştir.

KEMALİZMİ ORTAYA KOYAN NEDENLER:
Cumhuriyetçilik, Milliyetçilik Halkçılık, Laiklik, Devletçilik ve Devrimcilik olarak ifadesini bulan bu ilkeler, bir bütünü oluşturan ve "ortak özellikleri" bulunan ilkelerdir. Atatürk ilkeleri Türk Toplumunun ihtiyaçlarından doğduğundan, bunlarda baskı, taklitçilik veya özenti yoktur. Bu ilkeler yalnız sözlük anlamıyla tanımlanamaz. Zira bunlar Atatürk tarafından hem sözle, hem de uygulama ile belirlenmiştir. Bu ilkeler bir bütünü oluşturan unsurlar olduğuna göre, bunları tek tek değerlendirmeye girişmek yanlış olur. Bunların sağladığı uyum ve bütünlük "Kemalizm" dediğimiz Dünya görüşünü ortaya çıkarır. Ali Berham ŞAHBUDAK…….  05.03.2016…….

                                                                                                                                 DEMOKRATİK KİTLE ÖRGÜTLERİ BİRLİĞİ
                                                                                                                             PLATFORMU Genel Başkanı  A.Berham ŞAHBUDAK 
                                                                                                                                                                                                                                                



ERDOĞAN NASIL YÜKSELDİ ? | Siyaset Gündemi - Levent Gültekin / Gazeteci

Yedi Yıl Sonra Gelen Hesaplaşma: Cumhuriyet, Demokrasi ve Siyasi Sorumluluk 2018 yılında, Türkiye'nin yönetim sisteminde yaşanan kritik ...