30 Aralık 2021 Perşembe

2021 VEDA EDERKEN / 2022’YE MERHABA "DEMEK İÇİN SAATLER" KALDI!

2021 VEDA EDERKEN / 2022’YE MERHABA "DEMEK İÇİN SAATLER" KALDI!

Her yeni yıl yeni başlangıçlar demektir. Her birimiz hemen hemen her dönemde, her yeni yılda yeni hedefler belirleriz.

Bu hedefleri gerçekleştireceğimize olan inancımız bir yana, hayal ettiklerimizin gerçekçi olması aslında ne ölçüde gerçekleştirebileceğimizin de ilk adımını oluşturur.

Her yılbaşında gelecek yıla ait bazı planlar ve gerçekleşmesi hedeflenen programlar belirlenir ve bu amaçlara ulaşmak için yıl boyu çaba gösterilir. Neredeyse yeni yılın karşılanması sırasında değişmez bir gelenektir bu şekilde hedefler belirlemek.

Elbette hepimizin geleceğe yönelik bazı planları ve hedefleri vardır. Ancak bu hedeflerimizi planlarken gerçekleşebilme özelliği yanında bu hedeflerin sıralamasını yani önceliklerimizi de iyi belirlemek gerekir..

Bütün bu hedefleri planlarken ya da hayata geçirirken göz önünde bulundurmamız gereken başka faktörler de var. Bazı şeyler vardır ki bir kere karar alındığında geri dönmek ya da vazgeçtim demek mümkün değildir.

Biten yılla birlikte gerçekleşmeyen hedefler yeniden gözden geçirilerek ve belki bazı eklemelerle düzenlenerek yeni yıla aktarılır. Olması gereken de budur. Eğer hedeflerimiz ve planlarımız olmazsa hayatlarımızda ciddi boşluklar ve eksiklikler var demektir.

İnsan yaşayan, gelişen ve düşünen bir varlık olduğuna göre elbette ki planları ve amaçları olmalıdır.

Üstelik yeni yıla ilişkin olsun ya da olmasın plan yapmak geleceği planlamak demektir. Geleceğe yatırım yapmak demektir. Bu da olumlu ve güzel bir şeydir. Plan yapmak demek aynı zamanda gelecekle ilgili beklentilerin varlığına işaret eder ki bu da normal bir ruh sağlığının ve var olan umutların göstergesidir.

YENİ BİR YILA GİRERKEN HEDEFLERİ BELİRLEMEK!

Bireyin hayatında önem taşıyan ve gerçekleşmesini istediği pek çok plan vardır ancak bazı planlar diğerlerine göre daha önceliklidir.

Yeni yıl aslında biraz da bu hedeflerin yeniden elden geçirilerek, isteklerde, umutlarda ve beklentilerde bir yenilenmenin ve yeni bakış açılarının geliştirilmesi anlamını taşır.

Bir önceki yıldan kalmış, eski yeni hayallerin ve heveslerin bakımı yapılan temizlenip elden geçirilen mevsimlik eşyalar gibi gözden geçirilip yeni halleriyle gelecek yılın hedefleri listesinde yerlerini almasıdır yeni yılın planları.

Burada önemli olan bu hedeflerin ne ölçüde gerçekçi olduğudur. Gerçekçiliğine ek olarak bireyin kendi koyduğu amaçlar uğruna ne derecede sıkıntıya ya da özveriye katlanabileceğidir.

Genel olarak baktığımızda ilk sırada gelen planlar arasında, bekar olanların evlenmek ve bir yuva kurmak gibi bir beklentileri olduklarını görebiliriz. Ancak ortada düzgün giden bir ilişki yoksa ya da var olan ve adı konmuş bir ilişki yoksa bir yıl içinde anlaşıp sevebileceği bir insanla tanışıp evlenmek gibi bir hedef çok gerçekçi olmayacaktır.

Ya da okulunu bitirmek şeklinde bir hedefi olan kişinin bu hedefe ulaşmak için disiplinli bir çalışma ve planlı programlı bir gayret içinde olması gerektiği açıktır.

Ancak belirlenmiş hedefe uygun disiplinden uzak, tutarsız bir okul hayatının sonunda başarı elde edilemeyeceği de açıktır o nedenle kendimize yeni yıl için ya da başka bir nedenle hedef belirlerken, plan yaparken mümkün olduğunca gerçekçi ve uygulanabilir hedefler belirlemek gerektiği unutulmamalıdır.

Aksi halde eğer uğrunda çaba gösterilmezlerse hedef olarak belirlenen her şey dilek olarak kalmaktan öte bir anlam ifade etmeyeceklerdir.

Sayılı Saatler sonrası yeni bir yıla girmekte olduğumuz şuanda / 2022 yılı ülkemize ve Türk halkına huzur getirmesi dileğimle tüm Türk halkının yeni yılını en içten dileklerimle kutlar "tüm halkımızın yaşama dair hayalleri ve fırsatları veren bir yıl olmasını yaradan yüce Allan’dan dilerim"Ali Berham ŞAHBUDAK…

 

 

22 Aralık 2021 Çarşamba

#CUMHURİYET TARİHİNDE BÖYLESİNE BÜYÜK BİR VURGUN VURULMAMIŞTI?!

#CUMHURİYET TARİHİNDE BÖYLESİNE BÜYÜK BİR VURGUN VURULMAMIŞTI?!

Dünkü operasyonda herkesin merak ettiği şuydu. Bu kadar çok dolar kimde vardır? Ve gecenin bu saati nasıl bozdurur? Soruların yanıtı iki yıldır tüm halkın sorduğu başka bir soruda: 128 #MİLYAR DOLAR NEREDE?

 

Nerede olduğuna gelirsek, 128 milyar doların yurtdışında olduğu belli. Zaten gecenin o saati o denli büyük operasyon ABD piyasasında yapılabilir, ki tam da o saatlerde ABD Borsası açıktı. Türkiye piyasası ise kapalıydı. O kadar doların nasıl, nerede bozdurulduğunun yanıtını verdik. 128 #milyar doların kimde olduğunun yanıtını vermek abes olacaktır sanırım.

 

O zaman son #soruyu soralım. Ne kadarlık bir vurgun yaptılar? 15 Kasım tarihinde kabaca olursak 1 Dolar

10 #liraydı. Yani 128 #milyar dolar 1 trilyon 280 milyar liraydı. 5 hafta boyunca bağırmalar, çağırmalar, “naslalar, haramlarla geçen tek adamlık bir #şov izledik.

 

20 Aralık saat 21’e geldiğimizde 1 dolar 18 liraydı. Yani 128 #milyar dolar 2 trilyon 304 #milyar liraya fırladı. İşte o noktada, #Türkiye’de piyasalar kapalıyken, ABD’de en tepeden, 18 liradan dolarlar bozduruldu.

 

Sonra “faiz haram” diye bağırıp duran kişi “paranızı liradan faize yatırın, farkını devlet verecek” diye açıklama yaptı. Dolar 11 liraya düştü. Bunların hepsi birkaç dakikada oldu , “Okyanus ötesinde” yani ABD’de oldu.

 

Peki, 2 #trilyon 234 #milyar lirayı 11 liraya bölersek ne olur? 209 #milyar dolar. 128 #milyar doları iç edenler, 5 haftada lira ile oynayarak, parayı 209 milyar dolara çıkardılar. 81 milyar dolarlık bir spekülasyon!

 

Sabah Türkiye’de piyasa açılır açılmaz dolar 13,3 TL’ye fırladı hemen.  Ve daha da fırlayacak. #Çünkü vurgunu anlayan sıradan insanlar koşarak “düşük fiyattan” dolar aldılar. #Çünkü kimse “nass” cıbaşına güvenmiyor. Yeniden vurgun yapılacağını biliyor.

 

Resmen ABD piyasası üzerinden operasyon çekip duruyor AKP Türkiye’ye. “Dış mihrak” ta kendileri… Olan yine Türkiye’ye oldu.  Koskoca ülke, bir kişinin #döviz bürosuna döndü. Al-sat, al-sat… Doldur-boşalt, doldur-boşalt...

 

ZAVALLI Halkım Benim "sen aç susuz bir şekilde soğuk kış gecelerinde battaniyelere sarılmış bir şekilde yatmaya hazırlanırken bir gece #operasyonuyla "ülkemizde asrın vurgunu yaşandı bunun tek sorumlusu sensin bunu sakın unutma #halkım! !! Ali Berham ŞAHBUDAK. ..

 

19 Aralık 2021 Pazar

IRKÇI VE GERİCİ YOBAZ FAŞİSTLERİN ALÇAKCA İŞLEDİKLERİ İNSANLIK SUCU OLAN MARAŞ KATLİAMINI UNUTMADIK?


IRKÇI
VE GERİCİ YOBAZ FAŞİSTLERİN ALÇAKCA İŞLEDİKLERİ İNSANLIK SUCU OLAN MARAŞ KATLİAMINI UNUTMADIK?

Gerici ve ırkçı faşistlerin birleşmesi sonucu" T.C. Devletini gözetiminde" işlenen Maraş Corum Sivas Gazi katliamlarını unutmadık asla utturmayacağız " Ve diğer illerdeki insanlık sucu olarak işlenmiş katliamları da unutmadık" Maraş Katliamının bir diğer özelliği ise 12 Eylül faşist darbesine giden yoldaki en önemli kavşak noktalarından biri olmasıdır.


Maraş katliamı,43’üçüncü yılında hala aydınlatılamadı perde arkasındaki katiller ve azmettirici vatan haini emperyalist maşaları ve failleri ‘meçhul’ kaldığı bir ortamda Maraş katliamı bu gölge de anılıyor.

Maraş katliamına ilişkin hatırı sayılır bilgi ve belge 12 Eylül Faşist Darbecilerinden olan Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya’nın yargılandığı 12 Eylül dava dosyasında yer alıyordu bu dava dosyadaki bilgi ve belgeler, Maraş katliamının, darbeden önceki birçok katliam gibi, yükselen sol muhalefeti bastırmak ve ‘Sağ - Sol, Alevi-Sünni karşıtlığını geliştirerek darbeye uygun zemin hazırlama amacına hizmet ettiği görüşünü destekliyordu.

Aslında 12 Eylül dosyasına konulan devletin gizli yazışmaları, bu amaca yönelen provokasyon ve katliamların sadece belli bir grubun bilgisi dahilinde ‘gizlice’  hazırlanmadığını, devlet organlarının da bu amaca uyumlu bir pratik içinde olduklarını gösteriyordu.

MİT’in Maraş olayları devam ederken devletin yetkili birimlerine gönderdiği raporların odak noktasında katliamlar değil, devlete yönelik ‘isyan’ uyarısı yer alıyor ve bir adım ötesinde ‘iç savaş çıkacağı’ uyarısında bulunuluyor" aslında bu raporları hazırlayanların bu katliamlarda nasıl rol aldığının da başka bir işaretleriydi"...

İstihbarat raporlarındaki bilgiler, MİT’in iktidardaki CHP’yi manipüle etme olasılığını da barındırıyor. Ancak bu rezervle okunduğunda dahi tarihe ışık tutacak çok önemli verileri içeriyor. Çünkü bu MİT’e göre ‘Türk-Kürt meselesi’! denilerek dosyaya gizlilik kararı alınmıştı.

Oysa bu dosyadaki gizlilik kararı başka bir MİT belgelerine göre Maraş katliamı MHP Maraş il örgütünde ÜGD (Ülkücü Gençlik Derneği) ile yapılan toplantıda planlandı ve ‘sağcı-solcu veya Alevi-Sünni meselesinden ziyade Türk-Kürt meselesi görünümü’ veriyordu. Raporlara göre, olayların, sağ kesim tarafından yönlendirilen hareketler ile başlatıldığına dair emareler vardı ve 23 Aralık’ta belediyenin hoparlöründen yapılan “Milliyetçiler toplanın” anonsu önemli bir yer tutmuştu.

MİT’in 17 Ocak 1979 tarihli raporunda ise katliamın ülkücülerin iki üç hafta önce MHP Maraş il örgütünde il yöneticileri ve ÜGD mensuplarının katılması ise yaptıkları bir toplantıda planlandığı belirtiliyor. Rapora göre toplantıya ÜGD Genel Merkezinden bir yetkili katılmıştı ve bu kişi büyük bir ihtimalle Sefa Şevkat Çetin’di. Rapor, toplantıda konuşulanları şöyle aktarıyor:

“Toplantıda Maraş’taki Alevilerin ve sol grubun son zamanlarda ülkücü ve Sünniler üzerindeki baskılarını artırdıkları gerekçesiyle, bunlara bir ders vermenin zamanı geldiği belirtilerek ilk önce sol gruba mensup Alevilerin meskun bulunduğu mahallelerde, ileri gelenlerin adresleri tespit edilmiş daha sonra tespit edilen adreslere eylem yapacak şahıslar belirlenmiştir. Bu işlemler tamamlandıktan sonra, müsait bir ortamda eylemin gerçekleştirilmesi için görüş birliğine varılmıştır.

22 Aralık 1978 günü sol gruba mensup 2 öğretmenin cenaze namazları bahane edilerek ‘Alevilerin Sünnilere karşı baskın hazırlığında oldukları, Alevilerin çoğunlukta olduğu mahallelerde Sünni kadınların ırzına geçtikleri’ söylentileri halk arasında yayılarak önceden planlandığı gibi olay önce cenazelerin bulunduğu cami civarında başlamış ve daha sonra belirlenen semtlerdeki evlere baskın şeklinde gelişmiştir.”

MİT’in olaylar devam ederken gönderdiği raporlarda ise ‘ölümlerin çoğunluğunun uzun menzilli silahlardan ve hemen hepsinin göğüs nahiyesinin üstünden yara alarak’ gerçekleştiğini belirtiliyor.

25 Aralık 78 tarihli raporda, Sağlık Koleji’nde okuyan kız öğrencilerin 22-23 Aralık 78 gecesi, çatışmanın olduğu mahalledeki kolejden Eğitim Enstitüsü’ne nakledilmeleri sırasında, bir polisin bir kız öğrenciyi vurarak öldürdüğü bilgisi yer aldı. Rapora göre hastane görevlileri ile baştabip cinayeti görmüştü ama ‘karanlık nedeniyle polisi teşhis edemeyeceklerini’ söylüyorlardı.

Rapora göre bir sonraki gece de yakınlarını kaybeden Alevilerin hastane önünde bekledikleri sırada, bir polisin ateş ederek iki genci öldürdüğü, kalabalığın linç etmek istediği polisin baştabip tarafından hastane, görevlisi üniforması giydirilerek kurtarıldığı anlatılıyordu.

MİT’e göre sağcıların tutuklanması halkı rahatsız ediyor MİT raporunda jandarmanın Mağaralı Mahallesindeki Sünni grubun oturduğu kesime ateş açarak iki kişiyi öldürdüğü belirtilerek “Askeri birliklerin bu tarz davranışının devamı halinde sağ kesim ve ülkücüler askere silahla karşı koyacaktır” ifadeleri kullanılıyor.

MİT’in raporlarında özellikle ülkücülerin tutuklanmasına veya askerin ülkücülere müdahalesinin önlenmesine yönelik ifadeler kullanılması da dikkat çekti. Olaylar bittikten bir gün sonra 29 Aralık 1978’de yazılan raporda “Sağ görüşe mensup Sünni vatandaşlar, komünizmle mücadele için devletin yanında yer alan sağcıların tutuklandığını ve tutuklamaların devam etmesi halinde nahoş hadiselerin doğabileceğini söylemekte ve gözaltına alınan şahısların suçlu-suçsuz dövülmesini tasvip etmemektedir” deniyor.

5 Ocak 1979 tarihli raporda da olaylarla ilgili gözaltına alınanların çoğunun Sünni olmasının Sünniler arasında kınandığı belirtiliyor. 29 Aralık 1978 tarihli rapora göre, olayların bitmesinin ardından sağcılar sıkıyönetim ilanından memnundular ve solun olaylarda hırpalandığını düşünüyorlardı.

Ökkeş Kenger’e MİT koruması " MİT’in 8 Ocak 1979 tarihli raporunda, Ökkeş Kenger’in (Şendiller) 5 Ocak günü yakalandığı, Emniyet Genel Müdürlüğünden gelen beş kişilik bir ekip tarafından sorgulandığı ve sinemaya bomba attığı iddiasını yalanladığı belirtildi. MİT’e göre Kenger’in sinemaya bomba attığına ilişkin bir emare yoktu. Kenger’in bomba attıktan sonra ÜGD Genel Merkezi ile yaptığı telefon görüşmesini duyan bir vatandaşın ihbarı da ‘patlamayı sağ kuruluşlara mal etmek amacıyla’ yapılmıştı.

12 Eylül dosyasına giren Kenger’in el yazısı ifadesinde ise olayların gelişimine ilişkin ayrıntılı bilgiler yer aldı. Kenger’in “Pişman olduğum için hiçbir baskı altında olmadan yazıyorum ve parmak basıyorum” diye imzaladığı el yazısı ifadesine göre ÜGD ikinci başkanı Mustafa Kanlı dere, kendisine ‘Güneşi Gördüm’ filminin gösterimi sırasında sinemaya bomba atılacağını söylemişti.

Kenger’in ifadesinde anlattıkları şöyleydi: “Birinci başkanla görüştüğünü ve halkı kışkırtmak ve tahrik etmek için, (solcuların attığı süsü verilerek tahrip gücü az bir dinamit atılarak halkın isyanını sağlamaktı.) Bu arada 1. Başkan Ankara’ya genel merkeze gitmişti. 2. başkan dinamitin atılması için Mustafa Tecirli ve bana emir verdi. O gün saat 3’de Şekerli Cami’nindi gelip almamızı söyledi. Ben de aldım.”

Aldığı paketin ayrıntılarını tarif eden Kenger, Yunus İlhan, Mustafa Tecirli ve kendisinin sinemada, filme ara verildiğinde kimsenin oturmadığı ön sıralara bombayı attıklarını ve daha sonra sloganlarla halkı kışkırttıklarını anlattı. Yunus İlhan da ifadesinde kendisinin sinemanın damına attığı dinamitin patlamaması üzerine, ön sıralara bombayı kendisinin değil Ökkeş Kenger’in attığını söyledi.

Bütün bu raporlara ve görgü tanıklarına rağmen “ MİT ise bu ifadenin ‘işkence altında alındığı için doğru olmadığını’ ileri sürüyordu. Ali Berham ŞAHBUDAK...

 

6 Aralık 2021 Pazartesi

CUMHURİYET VE DEĞERLERİ. !!!

CUMHURİYET VE DEĞERLERİ. !!!

Türk toplumu millet mücadelesini, üzerinde hür ve bağımsız yaşayabilecek bir vatan için başlatmış ve başarıya ulaşmıştır. Düşmanlara karşı kazanılan zaferlerin sonucunda bunu Cumhuriyetle güven altına almıştır. 

Kurulan bu devletin temel özelliği; milli devletin millî varlığı, geleceğini yalnız kendi iradesine bağlama azim ve kararlılığında görülür.  

Cumhuriyet; Türk tarihinde, Türk’ün açtığı bir devirdir.

Cumhuriyet, Millî bir devletin varoluş nedenini ortaya koyar. Ona şekil ve nitelik kazandırır, ruh verir. "Değerler", geniş anlamı ile her türlü amaçlar, hedefler, ilgi ve çıkarlar; idealler, ülküler, davalar, güç ve iktidar etkenleridir.  Doğuştan var olan veya sonradan kazanılan şeylerdir. Türk toplumunun ve özellikle Türkiye Cumhuriyeti’nin varoluş nedenlerini meydana getiren "değerlerin" korunması, geliştirilmesi ve yaygın hale getirilmesidir.

Bugün her Türk, binlerce yıllık tarihinde hiç değişmemiş "değerleri" ile varlıklarını koruyabilmekte, insanlık âleminde gerçek ve hakları olan yerlerini almak mücadelesi vermektedirler. İnsan, sahip olduğu veya çevresinin kendisine sahip kıldığı "değerlere" bağlı olarak, onlar tarafından yönlendirilip, yönetilerek hareket eder.  Sorunlarını da bu değerlere bağlı kalarak sıralar, kimine öncelik verir, kimine hiç değinmez. 

Türkiye Cumhuriyeti’nin varoluş nedeni, milli değerleridir.

Çünkü bu değerler sonucunda millet mücadelesi başarıya ulaşabilmiş, istiklal ve bağımsızlık kazanılmış, hürriyet içerisinde Türk toplumu, kendisini bütün insanlık âlemine kabul ettirmiştir. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmak, her şeyden önce milli değerlere sahip olmakla mümkündür ve sahip olmakla devam eder.

Bu değerlerin dışındaki algılamalar her toplulukta, her toplumda, her zaman diliminde görülebilir. Toplumlara kişilik veren, onları birbirinden ayıran bağlı oldukları yüksek değerlerinin meydana getirdiği tutum, davranış biçimleri ve hareketleridir. Bunlar, toplumların "öz değerleridir.  Toplumları, “araç” değerler değil "öz değerler" korur, geliştirir, ebedi kılar. Kısaca, "insanın" gelişmesi, "insanın" öz değerlerle donatılması, "insanın" mutlu kılınmasıdır.

1- Cumhuriyet, Türk toplumunu, ümmet olmaktan kurtararak ulusa kavuşturmuş, bireyi yurttaş konumuna yükseltmiştir.

2- Cumhuriyet, Öğretim Birliği Yasası’nı3 çıkartarak, eğitim sistemini laik yapıya kavuşturmuştur.

3- Cumhuriyet, çağdaşlaşmanın temeli olan laiklik ilkesini benimsemiş, din konusunda bireyin vicdanındaki kutsal inancın korunmasını sağlanmıştır.

4- Cumhuriyet, laiklik ilkesiyle Türkiye, çağdaş uygarlık yarışına katılmıştır.

5- Cumhuriyet, siyaset, hukuk, eğitim, kültür, sanat, ekonomi ve toplumsal alanlarda köklü devrimler yaparak yaşama geçirmiştir.

6- Cumhuriyet, insan yaşamına ve toplumsal düzene aklın ve bilimin öncülüğüyle yön vermiş ve aydınlatmıştır.

7- Cumhuriyet, sosyal ve iktisadi olarak bölgesindeki etkinliğini artırmıştır.

8- Cumhuriyet, belirli kişi ya da bir topluluğun değil, tüm halkın çıkarını, kamu yararını göz önünde tutmuştur.

9- Cumhuriyet, "demokrasinin en çağdaş mantıksal uygulamasını sağlayan" bir devlet” biçimidir.

Cumhuriyetin, bu değerleriyle sonsuza değin yaşatılması hepimizin ortak sorumluluğudur. Cumhuriyet, bilgi çağının etkin ülkeleri arasında yer alarak ve bu alanda gelişmenin ve çağdaşlaşmanın, yalnızca aklın ve bilimin ışığında gerçekleştirilebileceği düşüncesini temel kabul eder. 


Ancak bu yolla kalıcı başarıları gerçekleştirebilir ve amaçlarımıza kısa sürede ulaşabiliriz.

Evrensel kavram ve düşünce biçimlerinden etkilenerek, onları etkileyecek duruma gelmenin ve kültürümüzün gelişip, dünya kültürüyle bütünleşmesinin ön koşulu, ulusal kimlik, kişilik ve benliğimizi oluşturan ulusal değerlerimizin korunmasıdır. 

Kültürel değerler, bireylerin yaşam boyu gelişmelerine, daha nitelikli ve bilinçli bir yaşam sürmelerine olanak verir.

Ulusal değerlerin korunması, toplum içinde ortak bakış ve yöneliş oluşturulmasına katkı sağlar.  

Atatürk, Ulusunu çağdaş uygarlık düzeyine ulaştıracak devrimleri gerçekleştirirken, ulusal birlik ve bütünlüğün oluşmasına ve sürekli kılınmasına katkıda bulunan öz kimliğimizin korunmasına ayrı bir önem vermiştir. Bizlere düşen görev, ulusal kimliğimizi pekiştirerek, öz değerlerimizi korumamız, zenginleştirmemiz ve gelecek kuşaklara aktarmamızdır. Ali Berham ŞAHBUDAK...

ERDOĞAN NASIL YÜKSELDİ ? | Siyaset Gündemi - Levent Gültekin / Gazeteci

Yedi Yıl Sonra Gelen Hesaplaşma: Cumhuriyet, Demokrasi ve Siyasi Sorumluluk 2018 yılında, Türkiye'nin yönetim sisteminde yaşanan kritik ...