24 Aralık 2022 Cumartesi

Mahzuni Şerif - Katil Amerika - [© ŞAH PLAK ]


#ABD VE DÜNYA #ÜZERİNDEKİ EMPERYAL #SALDIRILARI.

Amerikan #emperyalizmi, “Amerika Birleşik Devletleri'nin diğer ülkelere karşı kültürel, ahlaki, ekonomik ve askeri saldırılarını adıdır”. Her kim ki biz #ABD ile dostuz diyor bilinsin ki o devlet yönetimi siyasi iktidarlar #ABD emperyalizminin maşasıdır.?

#Sömürgecilik, egemen devletin askeri gücü tarafından yabancı toprakların zenginliklerinin zorla ele geçirilmesi ve orada egemenlik kurması olarak tanımlanabilir. 

#Emperyalizm ise; “sömürge” veya “sömürgecilik” anlamlarında da kullanılan bir kavramdır. Emperyalizmin, Sanayi Devrimi’nden sonra gelişen kapitalist toplum biçiminin son aşaması olarak ortaya çıktığını söylemek yanlış olmaz.

#Emperyalizm kavramı, ekonomik bir terimdir. Tekstil sektörünün gelişmesiyle başlamış, feodal düzenin sona ermesiyle ortaya çıkmıştır. 

Daha çok güce ve zora dayanan bir olgu… Soyut olarak #emperyalizm, #kapitalizmin yeni bir aşaması olarak da düşünülebilir.  #Emperyalizm kendi içinde sadece klasik sömürü anlayışını barındırmaz. 

Bu yönüyle de sadece ekonomik bir kavram olmadığı söylenebilir. 
#Emperyalizm bir anlamda modern sömürgeciliktir. Onun kendi içerisinde mali oligarşiye dayalı bir hukuku vardır. Bu hukuk şüphesiz ki mali oligarşiyi yani emperyalistleri korur.

#Amerika, günümüzden dört yüz yıl önce tarihin aydınlığına çıkan bir devlet olmanın yanı sıra savunmasız ülkeleri istila ederek sömürü düzeni kuran ve istilacı bir devlet olduğu unutulmamalıdır. Tüm milletlerin en genci olmakla birlikte pek çok bakımdan da en dikkate değer emperyalist bir devlettir. 

#Kolonicilerin Amerika topraklarını ele geçirmesi, yapılan yağma ve talan bugünkü modern anlamda emperyalist girişim değil, klasik sömürgeci bir anlayıştır hâkim olduğu bir devlettir. Ali Berham ŞAHBUDAK…

11 Aralık 2022 Pazar

Barış Atay konuştukça Meclis'te sesler yükseldi: Tarikatlar cemaatler ka...


21,YY BILGI #ÇAĞINDA “AKP’YE VE #CEMAATLERE KARŞI SES #CIKARMAYANLAR”?

Yıllardır AKP ve cemaatler tarikatlar bu ülkede din iman bayrak ezan yerli milli üçken şeytan oynarken” bu kirli yapı karşısında “ ben eski Solcuyum ben Aydınım ben #Atatürkçüyüm ben #Çağdaşım diyerek orada burada asalak asalak dolaşan sözde kimi çakmalar ve sözde Demokrat geçinen satılmışlar bu "#Ülkede tarikatlara ve şeyhler teslim edilerek masum ve savunmasız insanların çocuklar kirletilirken bu pisliğe ses çıkardılar mı?..

Bugün ülkemiz bu kirli yapı tarafından #karanlığa ve bir kaosa sürükleniyorsa bunun tek sorumlusu laik sosyal hukuk devleti olan bu #Cumhuriyet adım adım ortaçağ karanlığa sürükleyenler midir tek sorumlu “ yoksa bütün bunlar yaşanırken kafasını kuma sokarak yıllardır aman üç kuruşum kesilir diyerek kafasını kuma sokanlarımdır?

Bu #ülkede üç kuruşa kendin satan sözde aydın, çağdaş, devrimci sözde milliyetçi #Atatürkçü geçinen bu kişiler kimlerle ve nerelerde para için yuvarlandığına bakmak gerekmez mi? Karşı devrimi hep birlikte suçlayalım nede olsa bu çok kolar “ Peki şunu hiç düşündük mü karşı devrim adı üstünde bunların işi bu ülkeyi yıkmak değil mi?

Yıllardır bu üç maymunu oynayanlar çağdaş ve #modern cumhuriyet yapısını 20 yıldır adım adım kaosa sürükleyecekleri zaten belli değil miydi bunların en etkin silahları din değil miydi yıllardır "din iman bayrak ezan yerli milli" diye diye peki bu çürümüş çağdışı zihniyet bu #cumhuriyet karanlığa #sürüklerken buna yüksek ses çıkarmayan sözde siyasetçiler sözde #yurtsever geçinenler bu çürümüş zihniyetle aynı çatı altın da değil miydi?

Bugün olmuş halen bu çürümüş zihniyetin rezaletine seyirci kalanlar ses çıkarırsak #nafakamız kesilir diyen üç kuruşa kendini satanlar yine bu şeytan üçgeni içinde üç maymunu oynamıyorlar mı? Bugün olmuş bu asalak takım halen Erdoğan'a ve AKP'ye sözde milliyetçilere sempatiyle bakanlar değil mi?

Çünkü bu asalaklar bu #Ülkeye ‘de #Atatürk’e de cumhuriyete de ihanet ettiler?)

Yılardır " ben #Atatürkçü yurtsever aydınım diyenlerin % 80'ni sadece "#Atatürk'ün ilke ve devrimlerine değil de" sadece #Atatürk'ün posterine sarılmış olarak görürüz bu olgusal davranışı paralar bazı kendini liberal demokratım diyen üç kuruşa #kalemini satarak #Türk toplumunun yıllarca duyarsızlığını sağlamış hainlere bakmak gerekir ....?

Karşı #Devrimi suçlamak kolar " #Bilmezler ki karşı devrimin işi bu"?

Bu ikiyüzlü #sahtekârlar bu ülkeyi bir felakete sürüklenmesini sağlayarak" kirli emellerine kavuşmak için adeta para karşılığında AKP'nin besinci kol faaliyeti olan #cemaat ve #tarikatlarlalar birlikte #cumhuriyetin yıkılması için onların birlikte perde arkasında çalışan sözde aydın geçinen çürümüşlere bakmak gerekir?

Bazı asalak aydın geçinen kimi sözde köşe yazarı ve TV programcıları da yıllardır Türk #halkının uyanmaması için halka tatlı masallarla anlatarak halkın #uyumasını sağladılar "bu hainler ellerinden geleni yaparak cemaat ve tarikatların kirli işlerini görmezden geldiler ve #Türk halkını şeytan üçgenine sokarak üç kuruş menfaatleri için #Türk halkını bunlara kurban etmeyi seçtiler?

Tam anlamıyla T.C.#DEVLETI tekrar AKP ve bileşenleriyle birlikte yeniden 13, yy #Ortaçağ zihniyetine teslim edilmesi için cemaat ve tarikatlarla bir arda çalışan sözde olan kişilerdir hedefleri ve idealleri kirli para kazanmanın dışında " hiç bir değerleri olamayan asalak kişilerdir?

Erdoğan ve zihniyetinin yarattığı bu yeni #Türkiye’de artık cumhuriyet kadınları ve kız erkek fark etmez Türk çocukları bu çürümüş zihniyetin var olduğu toplumda okullarda yaşamın her alanında artık güvende olmadığıdır?

#Çünkü AKP iktidarı ve AKP'yi oluşturan #Türk halkını çürümüş çağdışı zihniyet bu #Cumhuriyeti #ortaçağa dönüştürme peşindedir...? Ali Berham ŞAHBUDAK…

3 Aralık 2022 Cumartesi

İKİNCİ YÜZYILA ÇAĞRI BULUŞMASI / Mustafa Kemal ATATÜRK Ve Kurduğu CHP.!

Mustafa Kemal ATATÜRK Ve Kurduğu CHP.!

 

100 yıldır “Cumhuriyet Halk Partisi” ve taraftarlarının üyelerinin en övündükleri şey, partilerini ulu önder Mustafa Kemal Atatürk’ün kurmuş olmasıdır.

 

Mustafa Kemal Atatürk Kurtuluş Savaşını örgütlemek ve önderlik etmek için daha önce kurulmuş olan Müdafaa-i Hukuk Cemiyetine üye olduğu dönemde Erzurum ve Sivas Kongrelerini Müdafaa-i Hukuk Cemiyetinin Kongreleri olarak da değerlendirmek gerekir.

 

Erzurum Kongresinde başkanlığına Mustafa Kemal’in seçildiği Heyet-i Temsiliye, bu örgütün yönetimi haline geldi. Mustafa Kemal, Sivas Kongresini Cumhuriyet Halk Partisinin 1. Kurultayı olarak kabul eder. Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti, adını Cumhuriyet Halk Fırkası, daha sonra da bugün kullanılan Cumhuriyet Halk Partisi adını aldı.

 

Aslında biraz gerilere gidecek olursak, CHP ilk kuruluş yıllarında Yeni Osmanlılar Cemiyeti, Jön Türkler ve İttihat ve Terakki Partisinin bir anlamda devamıydı. Namık Kemallerle başlayan Milli Demokratik Devrimimiz, Talat Paşa ve Mustafa Kemallerle devamından başka bir şey değildir.

 

Bu açıdan bakıldığında Cumhuriyet Halk Partisi bir devrim ve kurtuluş partisi olarak kurulmuştur. Cumhuriyet Halk Partisi özetle bir devrim partisidir.

 

Burada bir CHP tarihi yazmaya niyetim yok. Çünkü buna benim köşem yetmez. Ancak şunu söylemem gerekir. Devrime önderlik yapsın diye kurulan bu parti, süreç içinde, özellikle Atatürk’ün ölümünden sonra adım adım tutuculaşmaya ve şimdi de karşı devrimci bir konuma yerleşti.

 

CHP’ yönetimini yıllar içinde “ bazı zafiyetleri ve yetersiz siyaset üretmemenin sonucu olarak CHP çatısı altında kimi cumhuriyet ve Atatürk düşman bazı sakalsız yobazların da bulunduğu bir gerçektir…?

 

Bütün bu yaşanan süreçleri CHP’liler yönetimleri ve üyeleri de bilmekte ve hatta dile getirmekteler. Peki, o zaman neden CHP’de duruyorsunuz diye sorulduğunda da, ilk cevap bu partiyi Atatürk kurdu da ondan cevabını hemen alırsınız. Ve hemen ekliyorlar “Atatürk’ün kurduğu partiden ayrılmak olmaz diye cevap veriyorlar”...

 

Oysa Siyasi Partiler bazı dönemlerde içine düştükleri yönetimsel çıkmazlardan kurtulmak için önce devrim yasalarından sonra ise kuruluş ilkesi olan bütünlüğünü kapsayan devrimlerden” cağa ayak uydurmak diyerek kaçırıyor olmaları, gözle görülen en canlı örnektir.

 

CHP gibi dünyada devrimle kurulmuş İdeoloji Partileri asla yönetimsel zafiyetlere siyasal olarak düşmezler siyasal inişli çıkışlı yola girmezler çünkü ideolojiler içinde bulunduğu cağın gerekliliği olan cağa uygun yenilikler yaşarlar” son 70 yıla baktığımızda ne yazık ki CHP belli dönemlerde cağa uygun siyasi eylem içinden çok uzak ahbap çavuş ilişkiye girerek bir takım anlayışına indirgendiğini görürüz bu siyasi zikzaklar belirli bir süre sonra doğru yolu bulamadığında çürümeye başlar ve ölürler.

 

Oysa CHP normal bir ihtiyaç olarak değil bir devrim partisi olarak doğmuştur bu bilinçten uzak sisteme ayak uyduralım diyerek Atatürk ve cumhuriyet karşıtlarıyla farklı bir örgütlenme yoluna giderek kuruluş değerlerinden uzaklaşıyorsa ideoloji ve devrimleri askıya aldığı kaçınılmaz kendi içinde yaşadığı siyasi çatışma kaçınılmazdır.

 

CHP İttihat ve Terakki partisi Abdülhamit istibdadını yıkmak ve Osmanlı devletini meşruti bir rejime kavuşturmak için mücadele eden halkın hürriyetini ve cağa uygun yeni bir devrimini yapmak için kuruldu. O dönemde bütün devrimciler İttihat ve Terakki Cemiyeti içinde örgütlendiler.

 

Mustafa Kemal Atatürk’te İttihat ve Terakki Cemiyeti üyesiydi. İttihat ve Terakki Cemiyeti, 1908 Hürriyet Devrimine ve Türkiye’nin kurtuluş savaşının ilk dönemine önderlik yaptı. 1. Dünya Savaşında üç kıtada, yedi cephede vatan savaşına önderlik etti. Savaştan yenik çıkmamız üzerine parti önderleri yurtdışına çıktılar.

 

Bazı Partililer devrime karşı çıktıkları için savaş suçlusu ilan edildi. İttihat Terakki Cemiyeti içinde iki program yarışıyordu. Cemiyet esas olarak, Osmanlı Devletini meşruti bir rejim altında yaşatmaya çalışan bir programı vardı. Bunun yanı sıra bir milli devlet çerçevesinde Cumhuriyet kurma programı da ülkenin gündemine girmeye başladı.

 

Bu programı da Mustafa Kemal Atatürk ve az sayıda arkadaşı savunuyordu.

 

Aslında 1. Dünya Savaşı Osmanlı Devletini koruma ve meşrutiyet programının çözüm olmadığını gösterdi. Yeni ve modern bir milli devlet kurma, yani cumhuriyet programı ülkenin gündemine girmeye başladı. Mustafa Kemal Atatürk’ün öne çıkması biraz da bu tarihsel koşullarla da ilgilidir.

 

Kurtuluş savaşının ikinci bölümüne önderlik edecek yeni bir parti kuruldu; bu Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti. Dikkat edilirse Müdafaa-i Hukuk Cemiyetinin ve Kurtuluş Savaşının önderlerinin büyük çoğunluğu eski ittihatçılardan oluşuyordu.

 

O saatten sonra Müdafaa-i Hukuk Cemiyetine katılmayarak, İttihat ve terakki Cemiyetini devam ettirmek isteyenler, gerici bir rol oynamaya başladılar. Mustafa Kemal önderliğindeki Kurtuluş Savaşına ve örgütlü gücü olan Müdafaa-i Hukuk Cemiyetine rakip bir örgütü yaşatmak istediler.

 

Hatta Enver Paşa Anadolu’ya geçerek, mücadelenin başına geçmek niyetindeydi. Ama Ankara buna izin vermedi. Küçük de olsa bir grup bu yanlışlarında ısrar ettiler. Hatta Kurtuluş Savaşının zaferle sonuçlanmasından sonra Atatürk’e suikast düzenlemeye girişecek kadar karşı-devrimci bir konuma sürüklendiler. İttihatçılar ilk başlarda devrimci iken zaman içinde bir kısmı karşı devrimci konumlara savruldular.

 

Bir kısım İttihatçı dışında, İttihatçıların %90’ı yeni kurulan partiye CHP’ye katıldı ve önderliğine tabi oldular. Şu ise tekrar CHP yönetim zafiyetinden faydalanan bazı İttihatçıların geçmişte yaşadığı dönüşümü için tekrar CHP’de yaşamaya başlamıştır.

 

Atatürkçüler ve devrimciler için CHP’den kopmak artık devrimci bir görev haline gelmiştir. Atatürk’ün altı okunu savunan, Kemalist devrimi tamamlama görevini önüne koyan, Vatan savaşına önderlik eden gerçek Atatürkçü CHP’liler yüzer binler CHP’den kopmak zorunda bırakıldılar…

 

CHP’de kalmak, CHP’nin kuruluş temelini oluşturan Kemalist ideolojinin yeniden hayata geçirmek mümkündür çünkü ideolojisi Atatürk’ün kurduğu partinin de ideolojisidir. Ali Berham ŞAHBUDAK.

 

 

 

 

23 Kasım 2022 Çarşamba

LAİK CUMHURİYET'İN " LAİK ÖĞRETMENLERİ "

LAİK CUMHURİYET'İN " LAİK ÖĞRETMENLERİ "  Ali Berham ŞAHBUDAK

Hayatımızda birçok değerleri borçlu olduğumuz Başöğretmenimiz M.K. ATATÜRK ve sizler eğitim emekçisi öğretmenlerimiz!  

Emeklisi, çalışanı bütün öğretmenlerimize gönül isterdi ki yazıma güzel haberler ve gelişmelerden bahsederek başlaya bilseydim ne yazı ki bunu söylemek çok da kolay değil çünkü 20 yıldır ortada bir eğitim olmadığı gibi cumhuriyet değerleri ve Atatürk inkılapları da AKP eliyle birer birer ortadan kaldırıldı "

Ancak günümüz koşulları maalesef buna imkân vermemekte, mevcut iktidarın ve Milli Eğitim Bakanlığının ısrarlı tutumu ve eğitim yetersizliği her gecen yıl kendisinden bir öncesini aratır oldu bütün bunların sonucu olarak gerek çağdaş eğitim alanlarımızda gerekse, sosyal ve inanç alanlarında ciddi kırılmalar yaşanmakta.

Oysa Önderimiz M.K. ATATÜRK’ÜN işareti ise tam tersi öğretmenlerimiz BİLİMİN ve AYDINLANMANIN ANAHTARIDIR DEMEKTE! Bugün ülkemizde son 20 yıllık  AKP iktidarıyla eğitimde ciddi bir yozlaşma ve gerileme dönemine girilmiştir “ Din öğretmenlerimizi ülke genelinde çağdaş eğitim kurumlarımızın başına idareci olarak atanması yetmezmiş gibi M. E. B. MÜFREDATI CUMHURİYET KAZANIMLARI DÂHİL KOMPLE DEĞİŞTİRİLMİŞTİR.

Sözde bu alandaki boşluğu doldurmak için de, cami imamlarını din dersi öğretmenleri veya branş öğretmeni olarak okullarımızda istihdam edilmesi, cami imamlarının yerine de yeni imamlar görevlendirmesi ÇAĞDAŞ LAİK EĞİTİM SİSTEMİNE CİDDİ DARBE VURMUŞTUR.


"Bu durum okullarımızda ve AKP iktidarlarıyla birlikte bilimden ve çağdaş eğitimden uzaklaşılarak “din referansa alanlarında mevcut müfredatın dışına çıkılmış, tam bir şeriat şartlarında ki İslami anlayışını eğitim kurumlarına dayatılarak eğitime hâkim olmuş durumdadır".
Oysa bu cumhuriyeti kuran ulu önderimiz M.K. Atatürk’ün işaret ettiği çağdaş ve laik eğitim bu değildir.

Sevgili Öğretmenlerimiz, bizleri yetiştirirken eminiz ki birçok fedakârlıkta bulundunuz. Nice sıkıntılara göğüs gerdiniz. Onca yaşadıklarınıza rağmen; bir gün de açım, üşüdüm, hastayım vs' demediniz. Sanki ağzınıza kilit vurdunuz. Zor şartlar altında, of demeden her öğrencinizin bütün sıkıntılarına eğildiniz. Onları cumhuriyetimize yaraşır laik bir birey olmaları için elinizden geleni esirgemediniz.

Atatürk İlke ve Devrimlerini genç beyinlere anlatmak onları Türkiye Cumhuriyeti için yetiştirebilmek için en büyük ideallerinizdi. Ancak bugünkü sonuca baktığımızda hedeflenen resmi görmek olası bu değil. Sevgili öğretmenlerimiz inanıyorum ki hep birlikte bunların da üstesinden geleceğiz.

Sizler, Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu bu cumhuriyette eğitim orduları bugünkü durumlara düşürülmeye asla layık değilsiniz. Aslında sizler ülkemizin laik ve çağdaş öğretmenleri olarak sizlerin yeri başımızın üzeridir. 

Maalesef, Atatürkçü Düşünce karşıtları tarafından bu şartları yaşamak zorunda bırakılıyorsunuz.  Bunları oluşturan, yani “Atatürk’ün hedeflediği değerleri yok etmek ve dolaysıyla da Türkiye Cumhuriyetini ortaçağ karanlığına sürüklemek isteyen gerici, yobaz dinciler ( Dini her türlü menfaatleri için kullananlar ) geçmişte vardı, gelecekte de olacaktır. 

Bütün bunların üstesinden gelmenin tek yolu Atatürk aydınlanmasını ve Türk Devrimlerini Türk Ulusuna anlatmaktır. “Milli Mücadele ve daha sonraki yıllara baktığımızdaAtatürk'ün, Öğretmenlere ne büyük değer verdiği açıktır.’’  Milletleri kurtaranlar yalnız ve ancak öğretmenlerdir' sözü bunu tespit eden örneklerden sadece birisidir”. O, Ulusal Kurtuluş Savaşının en yoğun ortamında bile ilgisini öğretmenlerimiz üzerinden eksik etmemiştir.

Ulusal Kurtuluş Savaşının, Kütahya-Eskişehir civarında bütün şiddetiyle sürdüğü 1921 yılı Temmuz ayının ortalarında; Öğretmenler Kongresinin Ankara'da toplanması kararlaştırılmıştır. Savaşın bütün azametine karşılık, Ankara'da da oldukça yoğun çalışmalar yapılmıştır. 

Bu yoğun temponun içinde, bir gün, Eğitim Bakanı Hamdullah Suphi TANRIÖVER ) Bey ile Öğretmenler Derneği Başkanı Mazhar Müfit KANSU ) Bey, Meclis Başkanı Mustafa Kemal'i, Meclis'teki odasında ziyarete giderek; Efendimiz “Fazla vaktinizi almayacağız.” diyerek, söze, başlar:

 “Mazhar Müfit Beyin başkanı olduğu Öğretmenler Derneği birkaç gün sonra Ankara'da toplanacak. İki yüzden fazla öğretmenin de bu toplantıya katılması bekleniyor. Fakat Fevzi Paşayı dinleyince tereddüde düştük. Savaşın yoğun olduğu bir sırada böyle geniş bir toplantı size ayak bağı olabilir. Uygun görürseniz erteleyelim”. 

Diye bitirerek, durumu kısaca arz eder. Mustafa Kemal Atatürk “ Hayır, hayır ertelemeyin!” diyerek öneriye karşı çıkar ve cahillikle, ilkellikle savaş, düşmanla savaştan daha az önemli değildir. Toplantıya katılacağım ve bir de konuşma yapacağım.” şeklinde görüşünü ifade eder.

Savaşın zaferle sonuçlanmasının ardındanCumhuriyet'in ilanı gerçekleşir. Bu süreçte, Atatürk düşüncelerini arkadaşlarıyla, bilim ve edebiyat adamlarıyla her fırsatta konuşur ve tartışırÇünkü Türk Ulusu için eğitimin ne denli önemli olduğu ortadadır. Asırlardır cahil bırakılmış insanımız, bu karanlığın içinden sadece eğitilerek çıkartılabilir. Cumhuriyetimizin ilanından sonra, Atatürk Öğretmenlerin görev ve sorumluluklarını bulduğu her fırsatta dile getirir.

Atatürk; Cumhuriyet'i sonsuzluğa taşıyacak Türk Gençliğini yetiştirme sorumluluğunun öğretmenlerde olduğunu belirtirken, “ Öğretmenler! Cumhuriyet'in özverili öğretmen ve eğiticilerini sizler yetiştireceksiniz. Yeni nesil sizin eseriniz olacaktır. Eserin kıymeti, sizin beceriniz ve özverinizin derecesi ile uyumlu bulunacaktır.

Hiçbir zaman aklınızdan çıkmasın ki; Cumhuriyet sizden, fikri hür, vicdanı hür ve irfanı hür nesiller ister der. Ne acıdır ki; Atatürk'ün aramızdan ayrılışının ardından kısa bir süre sonra, ülkeyi yöneten siyasi iradenin ilk olumsuz faaliyetlerini maalesef eğitim üzerinde görürüz. 

Köy Enstitülerinin kapatılması bunun açık bir kanıtıdır. Çağdaş Eğitimin” gereğine yeterince ilgi gösterilmezken; bıraksanız medrese eğitimini yeniden uygulamaya koyabilecek siyasi hırs, ’’ Atatürk Aydınlanması ve Türk Devrimleri konusunda arzulanan mesafeyi kat edememiş olan, Türk Ulus’unun bir kesiminden destek de görür.

SONUCU OLARAK “ Siz Laik Cumhuriyet'in Değerli Laik ve çağdaş Öğretmenlerisizin, Atatürk İlke ve Devrimleri ile Laik Cumhuriyet'in temel değerleri ve bugüne değin elde edilmiş kazanımlara olan inanç ve bağlılığınızdan asla şüphemiz yoktur”.  Ancak, devlettin kamu kuruluşlarında, hızla dinci kadrolaşma süreci yaşanıyor".

Tüm branşlardaki öğretmenlerimiz atama beklerken, sözleşmeli öğretmen uygulamasıyla, mevcut siyasi zihniyete uygun gençler eğitim ordusuna yerleştirilse bile, siz, Laik Türkiye Cumhuriyet'inin öğretmenleri, yılmadan, Atatürkçü Düşünce karşıtlarına aldırmadan, kararlı bir şekilde Türk Gençliğini yetiştirmeye devam etmelisiniz.

Atatürk'ün; 'Öğretmenler söylediği en anlamlı sözleri! Ordularımızın kazandığı zafer, sizin zaferleriniz için yalnızca ortam hazırlar. Gerçek zaferi siz kazanacaksınız ve sürdüreceksiniz. Kesinlikle de başarılı olacaksınız. “Öğretmen, ödülünü yıllar sonra alır”. İfadesi sizin için rehber olmalıdır. Türkiye Cumhuriyet’inin emanet edildiği Türk Gençliği, sizi asla unutmayacaktır! Ali Berham ŞAHBUDAK…22.11.2022.

ERDOĞAN NASIL YÜKSELDİ ? | Siyaset Gündemi - Levent Gültekin / Gazeteci

Yedi Yıl Sonra Gelen Hesaplaşma: Cumhuriyet, Demokrasi ve Siyasi Sorumluluk 2018 yılında, Türkiye'nin yönetim sisteminde yaşanan kritik ...