27 Mayıs 2023 Cumartesi

Mevzular Açık Mikrofon 15. Bölüm I Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu


Kemal Kılıçdaroğlu'nun Babala TV’de gençler ile sohbetini defalarca izledim.


Programın yapısı gereği, karşıt görüşlü gençler sorularını sordu. Özellikle sorularına “Ak parti ile bir alakam yok” diye başlayanların, program sonrasındaki günlerde yalan konuştukları sosyal medyada bir bir ortaya çıktı. Kiminin Ak partili siyasetçilerle çekildiği fotoğrafları, “İBB’ den atıldım” diyenin İBB de hiç çalışmadığı, “kıyafetim nedeniyle rehberlik yapamıyorum” diyenin rehber olmadığı yalanları, hepsinin AK Trol olarak o toplantıya görevli geldiklerini ortaya çıkarttı.


Çoğu AK gençlik olan bu gençler, doğal olarak karşıt görüşteki sorularıyla, Kılıçtaroğlu’nu yıpratmak, köşeye sıkıştırmak için önceden hazırladıkları sorularla gelmişlerdi. Kimisi akıllı, kimisi cahillikte birbiriyle yarışır halde, kimisi önyargılı, kimisi bilgisiz, bazıları aynı soruları tekrarladıklarının bile farkında olmadan, görev gereği oraya gelmiş olan gençlerin ithamlarına, 74 yaşındaki bir adam hiç kızmadan, sabırla, en nazik, en içten, en demokrat tavrıyla, tam 7 saat

cevaplar verdi.

Gecenin sonunda AK gençlik istemese de şunları gördü; Hiç çanak soru yoktu ama köşeye sıkıştıracakları bir şey de bulamadılar; Cevapları pirometreden okumadı, aklını ve yüreğini koydu ortaya, bir türlü bunu kıramadılar; Danışmanlarına veya evraklara sarılmadı, soruların cevaplarını bulmak için, gücü kendinden geliyordu adamın; Kontrolünü kaybettiremediler, çünkü nezaket, terbiye, insanlara saygı ve devlet adamı gelenekleri ile şekillenmiş, özü temiz bir adam vardı karşılarında, buna bir türlü inanamadılar.


Yanlışı olduğu konuları kapatmaya çalışmadı tam tersine açık yüreklilikle kabullenmesine şaşırdılar. Sahneden kaçmadı. Program bitti, halen sorusu olanları cevaplamak için gençlerin yanlarına gitti, bu medeni cesaret dersine hayret ettiler.


Program sonundan birlikte poz verdiler, üstelik tek koruma olmadan "Aklı, yüreği, cesareti ve temiz bir geçmişi ile hem siyasetini korudu hem de CHP’ye oy verenleri yüceltti"…


O programdan sonra azıcık aklı olan Ak partililer dönüp de kendi oy verdiklerine bir baksalar; Sahte videolara sığınmış; sahtekarlığı ve ahlaksızlığı kurnazlık zanneden; sürekli yalan konuşan; kendisi için hazırlanmış çanak sorulara bile pirometre olmadan cevap veremeyen; hakaret alışkanlığı ile insanları aşağılayan; değil karşıt görüşlerle, yarıştığı rakibiyle dahi canlı yayında kapışmaya yüreği yetmeyen; devletin bütün imkanlarını arkasına alarak adaletsiz bir seçim yarışı sürdüren bir rezaletler abidesini görecekler…


Bu yayını izledikten sonra iyice emin oldum ki; Türkiye'ye, Türk Milletine beş numara büyük gelen bir adamsın sen Kılıçdaroğlu... Cumhurbaşkanlığı seçimini Kazansan da, kazanmasan da, sen elinden geleni yaptın… Bu güne kadar izlediğin siyaset sürecinde sana çok kızdığım konular vardı ama bu programı izledikten sonra, ben de seninle helalleştim temiz adam…


Teşekkür ediyorum. Haydi yarın herkes sandığa gitsin ve kendisine layık gördüğü yönetim tarzına oyunu versin…

18 Mayıs 2023 Perşembe

19 #MAYIS 1919 TARİHİ, TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NİN TAM BAĞIMSIZLIĞIN İLK ADIMDIR.!!!

19 #MAYIS 1919 TARİHİ, TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NİN TAM BAĞIMSIZLIĞIN İLK ADIMDIR.!!!

🇹🇷İstiklal mücadelemizin 104. yılında başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere canlarını bu vatana feda eden aziz şehitlerimizi minnet ve saygıyla anıyorum. #MustafaKemalAtatürk 19 Mayıs 1919'da Mustafa Kemal Atatürk Bandırma Vapuru ile Samsun'a çıkmıştır ve bugün İtilaf Devletleri'nin işgaline karşı Türk Kurtuluş Savaşı'nın başladığı gün kabul edilir. 

 

Atatürk bu bayramı Türk gençliğine armağan etmiştir. 19 Mayıs 1919 tarihi, Türkiye Cumhuriyeti’nin tarihindeki en kritik dönüm noktalarından biridir. Atatürk’ün Samsun’a ayak bastığı tarih olan 19 Mayıs aynı zamanda “Gençlik ve Spor Bayramı” olarak kutlanmaktadır.

 

Atatürk Millî Mücadele sıralarında Türk milletini ileri götürecek olanların ve köhnemiş fikirlere karşı gelecek olanların genç fikirler olduğunu görmüştü. Bu nedenle de “gençlik” kavramı Atatürk için ayrı bir önem taşımaktadır. Atatürk gençlerden sık sık bahsederken, yaş sınırı dışında fikri olarak gençliği yani, fikirde yeniliği ifade etmiştir. O’nun şu sözü çok anlamlıdır: “Genç fikirli demek, doğruyu gören ve anlayan gerçek fikirli demektir.”

 

Atatürk’ün gençliğe armağan ettiği ve “Gençlik ve Spor Bayramı” olarak kutlanan 19 Mayıs tarihinin önemini daha iyi anlayabilmek için Atatürk’ün 16-19 Mayıs 1919 tarihleri arasında gerçekleştirdiği İstanbul-Samsun yolculuğunu bir kez daha hatırlamamız gerekir.

 

Türkiye Cumhuriyeti’nin tarihindeki önemli olaylardan biri Atatürk’ün Samsun’a ayak basışıdır. Türk Milleti Birinci Dünya Savaşı sonrasında kötüleşen koşullar içinde kurtuluş çareleri ararken büyük bir lider Mustafa Kemal Atatürk ortaya çıktı ve Samsun’a ayak basarak “Kurtuluş” yolunu açtı.

 

Dolayısıyla Atatürk’ün 16-19 Mayıs 1919 İstanbul’dan başlayan yolculuğu bir kurtuluş dönemini simgeler. Samsun’a ayak basışının taşıdığı önem Atatürk’ün Büyük Nutku ’nu 19 Mayıs 1919 Samsun’a çıkışı ile başlatmasından anlaşılmaktadır ki şimdi bu yolculuğu kısaca anlatmaya çalışalım.

 

Samsun işgal kuvvetleri için önemli noktalardan biriydi. Stratejik bakımdan büyük öneme sahipti ve Karadeniz’den Orta Anadolu’ya açılan en rahat ve güvenilir bir kapıydı. İngilizler 9 Mart 1919 tarihinde Samsun’a askerî birlik çıkarmışlardı.

 

Buna tepki olarak Türk Makinalı Tüfek birliğinden Hamdi adındaki bir teğmenin askerlerini alarak dağa çıkması dikkatleri bu bölgeye çekti ve İngiliz Yüksek Komiserliği’nin de Türk halkının silahlandığı konusundaki şikâyetleri üzerine bu bölgeye güvenilir bir kumandanın olağanüstü yetkilerle gönderilmesine karar verildi. Bu kumandan Mustafa Kemal Atatürk’tü ve Atatürk uzun zamandan beri ülkenin içinde bulunduğu bu umutsuz duruma üzülüyor ve bir şeyler yapmak için Anadolu’ya geçmek istiyordu.

 

Bu O’nun için bulunmaz fırsattır. İstanbul-Samsun yolculuğu öncesinde Atatürk’le Padişah Vahdettin arasında geçen konuşmayı Atatürk şöyle anlatır: “ Paşa, Paşa! Şimdiye kadar devlete çok hizmet ettin! Bunların hepsi artık bu kitaba girmiştir (bu bir tarih kitabıdır)! Bunları unutun, dedi, asıl şimdi yapacağın hizmet hepsinden daha önemli olabilir... Paşa, Paşa... Devleti kurtarabilirsin!

 

Bu sözlerden hayrete düştüm. Acaba Vahdettin benimle içtenlikle mi konuşuyor? O Vahdettin ki... Bütün yaptıklarından pişman mı olmuştur? Aldatıldığını mı anlamıştı? Fakat böyle bir yorum ile başka konulara girişmeyi ürkütücü saydım, kendine karşılık verdim.

 

Kişiliğe güveninize ve bana bunca yüz verişinize teşekkür ederim... Elimden gelen hizmeti esirgemeyeceğime lütfen güveniniz...”Atatürk bu konuşmada plânlarının sezilmiş olabileceği duygusuna kapılmıştı ama, O’nu bekleyen ve O’na güvenen bir “Türk Milleti” vardı. Atatürk ile beraber 16 Mayıs 1919 Cuma günü başlayacak yolculuğa gemi kaptanı İsmail Hakkı Durusu dışında 18 kişi eşlik edecekti.

 

Bu 18 kişinin adları şöyleydi: III. Kolordu Komutanı Kurmay Albay Refet Bey (General Bele), Müfettişlik Kurmay Başkanı Kurmay Albay Manastırlı Kâzım Bey (General DIRIK), Müfettişlik Sağlık Bakanı Doktor Albay İbrahim Tali Bey (ÖNGÖREN), Kurmay Başkan Yardımcısı Kurbay Yarbay Mehmet Arif Bey(AYICI), Karargâh Erkân-ı Harbiye'si İstihbarat ve Siyasiyat Şubesi Müdürü Kurmay Binbaşı Hüsrev Bey(GEREDE), Müfettişlik Topçu Komutanı Topçu Binbaşı Refik Bey(SAYDAM), Müfettişlik Başyaveri Yüzbaşı Cevat Abbas(GÜRER), Kurmay Mülhakı Yüzbaşı Mümtaz (TÜNAY),Kurmay Mülhakı Yüzbaşı İsmail Hakkı (EDE), Müfettişlik Emir Subayı Yüzbaşı Ali Şevket (ÖNDERSEV), Karargâh Komutanı Yüzbaşı Mustafa Vasfi (SÜSOY), Kurmay Başkanı Emir Subayı ve Müfettişlik Kalem Âmiri Üsteğmen Arif Hikmet (GERÇEKÇI), İaşe Subayı Üsteğmen Abdullah(KUNT), Müfettişlik İkinci Yaveri Teğmen Muzaffer (KILIÇ), Şifre Kâtibi, Birinci Sınıf Kâtip Faik (AYBARS), Şifre Kâtibi Yardımcısı, Dördüncü Sınıf Kâtip Memduh (ATASEV).

 

Atatürk beraberindeki kişilerle beraber 16 Mayıs 1919 Cuma günü öğleden sonra “Bandırma” adındaki eski bir vapurla Galata rıhtımından ayrılır. 17Mayıs 1919 Cumartesi günü Bandırma Vapuru saat 21. 40 sıralarında İnebolu’ya varır. 18 Mayıs 1919 Pazartesi günü beklenen yolculuğun sonuna gelinir. Yolcular Kalyon Burnu denilen yerden sandallarla Merkez iskelesine çıkarılırlar.

 

Bu sandallardan birinin sahibi olan İsmail Yurtsever, o zaman için Atatürk’ü tanımadığını söyler, Atatürk’ü sandalda ve Samsun’da iken geniş yakalı lejyon kaputu ve başında kalpakla gördüğünü anlatır. Atatürk, İstanbul’dan başlayan ve Samsun’da sona eren yolculuk esnasında görevli bir askerdi ve giyimi de buna uygundu ancak Samsun’a ayak bastığı günden birkaç gün sonra asker değil, sivil olarak hareket edecekti.

 

Atatürk’ün Samsun’a çıkışında gördüğü manzara pek parlak değildi. Şehirde İngiliz işgal kuvvetleri vardı. Pontuscular sokaklarda kol geziyordu. Halk kendisini koruyamayacak durumdaydı. Atatürk bugün müze haline getirilen Hıntıka Palas’ta kaldıkları süre içinde hep bu sorunları düşündü, yolculukta geçirdiği uykusuz geceler sona ermemişti; şimdi de burada uykusuz geceler başlıyordu.

 

Ama O’nda ve O’nun gibi düşünenlerde bu azim oldukça hiçbir engel aşılmaz değildi. Kısaca vermeye çalıştığımız bu yolculuk Türk Milleti için bir dönüm noktası oldu ve kurtuluşun başlangıcıydı. Milli Mücadele’yi başlatmak üzere Samsun’da Anadolu topraklarına bastığı 19 Mayıs 1919 tarihinin önemi nedeniyle de 19 Mayıs’ı Türk gençliğine armağan etti. Yazımızın başında da belirttiğimiz gibi gençlik kavramı genel anlamda fikirlerdeki yeniliği anlatmaktadır.

 

Atatürk“ Gençler! Benim gelecekteki emellerimi gerçekleştirmeyi üstlenen gençler! Bir gün bu memleketi sizin gibi beni anlamış bir gençliğe bırakacağımdan dolayı çok memnun ve mesudum” derken Türk gençliğine olan güvenini de anlatmıştır. Atatürk’ün şu sözleri hepimiz için bir rehber olmalıdır: “Beni görmek demek, mutlaka yüzümü görmek değildir.

 

Benim fikirlerimi benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız, bu kâfidir” demiştir. Atatürk’ü anlamak, yaşadıklarını ve fikirlerini bilmekle mümkündür. Dolayısıyla Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasında yaşanan zorlukları her zaman göz önünde tutarak, 19 Mayısları Atatürk’ün emanetine daima sahip çıkarak kutlamalıyız.

 

🇹🇷İstiklal mücadelemizin 104. yılında başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere canlarını bu vatana feda eden aziz şehitlerimizi minnet ve saygıyla anıyorum. #MustafaKemalAtatürk 19 Mayıs 1919'da Mustafa Kemal Atatürk Bandırma Vapuru ile Samsun'a çıkmıştır ve bugün İtilaf Devletleri'nin işgaline karşı Türk Kurtuluş Savaşı'nın başladığı gün kabul edilir. Atatürk bu bayramı Türk gençliğine armağan etmiştir. 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı kutlu olsun yaşasın #19Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı.!!! Ali Berham ŞAHBUDAK…

 

 

15 Mayıs 2023 Pazartesi

LAİK CUMHURİYETTE” İSLAM DİNİ ÜZERİNDEN“Türk Milletini Allahla Aldatmak”… : SİYASAL OLARAK ALDATILMIŞLIĞIN SONUÇLARIDIR BU DURUM!

LAİK CUMHURİYETTE” İSLAM DİNİ ÜZERİNDEN“Türk Milletini Allahla Aldatmak”… : SİYASAL OLARAK ALDATILMIŞLIĞIN SONUÇLARIDIR BU DURUM!: SİYASAL OLARAK ALDATILMIŞLIĞIN SONUÇLARIDIR BU DURUM! Aklı kendinden evvel bazı sözde siyasiler, yıllardır CHP çatısı altında karargâh kurmu...

SİYASAL OLARAK ALDATILMIŞLIĞIN SONUÇLARIDIR BU DURUM!

SİYASAL OLARAK ALDATILMIŞLIĞIN SONUÇLARIDIR BU DURUM!

Aklı kendinden evvel bazı sözde siyasiler, yıllardır CHP çatısı altında karargâh kurmuş, adeta parti yönetimine çökmüş durumda. Bu ikiyüzlü sahtekârlar, yıllardır Atatürkçü görünüp karşı devrimin değirmenine su taşıyarak onlarla iş birliği içindedirler. Bu durum kesinleşmişken şimdi de utanmadan “ikinci turda bu işi biteceğiz ”naraları atıyorlar… Sizi ikiyüzlü, satılmışlar sizi… Siz ancak kendinizi kandırırsınız…

Atatürk’ün kurduğu CHP çatısı altında gerçek CHP’li ve Atatürkçü olmayanların, davaya inanmayanların cumhuriyeti sahiplenmemelerinin sonucunda, son yirmi yılda cumhuriyet adım adım laik, sosyal hukuk devleti yapısından uzaklaştırıldı.

Sahte Atatürkçülerin CHP üst yönetimlerinde, yerel yönetimlerde, il başkanlıklarında ve CHP örgütlerinde bulunmaları sonucu, Cumhuriyetin adım adım şeriata ve ırkçı milliyetçiliğe dönüştürülmesi gerçekleştirildi. Bu durum Cumhuriyete bilinçli bir müdahaledir!

Milli mücadele verilerek kurulan bu Cumhuriyet, çağdaş ve modern Atatürkçü kimliğinden adım adım uzaklaştırılarak karşı devrime yıllardır hesaplaşma imkânı verdi. Bu yapının bir tesadüf ile kurulmadığı 14 Mayıs' ta da tescillenmiş oldu.

ŞİMDİ CHP ÇATISI ALTIDA ÇOK HIZLI CHP'LI OLDUĞUNU İDDİA EDEN SİYASETÇİLERE SORUYORUM:

BU DÖRT PARTİNİN CHP'YE KATKISI NE OLDU? ( SAADET, DEVA, GELECEK VE DP ) CHP’YE VE MİLLET İTTİFAKINA HİÇBİR KATKISI OLMAMAKLA BİRLİKTE SAHADA, SOKAKTA ÇALIŞMADAN KENDİLERİNİ TBMM’ YE NE GÜZEL DE YAMADILAR DEĞİL Mİ?


Bu dört siyasi partinin oyları nerede söyleyelim: Yeniden Refah’ ta ve MHP’ de! 
CHP'nin oyu (%25,37) bir önceki seçime göre neredeyse hiç değişmedi. (Yerel seçimlerdeki başarılara rağmen.)

Buna karşı hiçbir getirisi olmayan 4 partinin liderleri (cumhurbaşkanı yardımcısı olurlar mı belli değil ama) CHP listesinden bedavadan en az 40 milletvekili kazandılar. CHP bir oyuna getirildi: CHP sadece İyi Parti ile ittifak yapsaydı en azından 40 milletvekili kaybetmeyecekti.

Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanlığı seçiminde aldığı oylar da CHP, İyi Parti ve HDP oylarının toplamıdır sadece. “Muhalefeti” birleştirerek Millet İttifakını oluşturmasını, "KILIÇDAROĞLU'NUN SİYASİ DEHASI" olarak yorumlayanlara bu sonuçları hediye ediyorum. Artık sonuçlara bakıp bakıp kendilerinin “üstün siyasi bilgileri” ile övünürler!

Çıkarılması gereken bir diğer sonuç da: BU SEÇİM DÂHİL KILIÇDAROĞLU'NUN AKP KARŞISINDA GIRDIGI TÜM SEÇİMLERDE YENİLGİ ALMIŞ OLMASIDIR. ANLAMANIZ İÇİN KAÇ SEÇİM DAHA YENİLMEK GEREKECEK! YOKSA BU YENİLGİLERDEN MEMNUN MUSUNUZ?!

Son cümle çözüm önerim olsun: CHP içinde ne kadar sahte Atatürkçü, ne kadar satılmış, hain, ikiyüzlü, sözde Siyasi varsa, bunlardan kurtulmadıkça Cumhuriyet ve Türk Halkı’na kurtuluş yolu gözükmeyecektir. Ali Berham ŞAHBUDAK.

13 Mayıs 2023 Cumartesi

#ONUNCU YIL SÖYLEVİ (#NUTKU)

 #ONUNCU YIL SÖYLEVİ (#NUTKU)

Türk #Milleti kader seçimine sadece 16 saatin kaldı laik sosyal hukuk devleti cumhuriyetin karanlıktan #aydınlığa çıkması için #şimdi sıra sende! Kurtuluş savaşına başladığımızın 15'inci yılındayız. Bugün cumhuriyetimizin onuncu yılını doldurduğu en büyük bayramdır.
Kutlu olsun! Bu anda büyük Türk milletinin bir ferdi olarak bu kutlu güne kavuşmanın en derin sevinci ve heyecanı içindeyim.
Yurttaşlarım! Az zamanda çok ve büyük işler yaptık. Bu işlerin en büyüğü, temeli Türk kahramanlığı ve yüksek Türk kültürü olan Türkiye Cumhuriyeti'dir. Bundaki muvaffakiyeti Türk milletinin ve onun değerli ordusunun bir ve beraber olarak azimkârane yürümesine borçluyuz.
Fakat yaptıklarımızı asla kâfi göremeyiz. Çünkü daha çok ve daha büyük işler yapmak mecburiyetinde ve azmindeyiz. Yurdumuzu dünyanın en mamur ve en medenî memleketleri seviyesine çıkaracağız. Milletimizi en geniş refah vasıta ve kaynaklarına sahip kılacağız. Millî kültürümüzü muasır medeniyet seviyesinin üstüne çıkaracağız.
Bunun için, bizce zaman ölçüsü geçmiş asırların gevşetici zihniyetine göre değil, asrımızın sürat ve hareket mefhumuna göre düşünülmelidir. Geçen zamana nispetle, daha çok çalışacağız.
Daha az zamanda, daha büyük işler başaracağız. Bunda da muvaffak olacağımıza şüphem yoktur.
Çünkü, Türk milletinin karakteri yüksektir. Türk milleti çalışkandır. Türk milleti zekidir.
Çünkü Türk milleti millî birlik ve beraberlikle güçlükleri yenmesini bilmiştir.

Ve çünkü, Türk milletinin yürümekte olduğu terakki ve medeniyet yolunda, elinde ve kafasında tuttuğu meşale, müspet ilimdir.

Şunu da ehemmiyetle tebarüz ettirmeliyim ki, yüksek bir insan cemiyeti olan Türk milletinin tarihî bir vasfı da, güzel sanatları sevmek ve onda yükselmektir. Bunun içindir ki, milletimizin yüksek karakterini, yorulmaz çalışkanlığını, fıtrî zekâsını, ilme bağlılığını, güzel sanatlara sevgisini, millî birlik duygusunu mütemadiyen ve her türlü vasıta ve tedbirlerle besleyerek inkişaf ettirmek millî ülkümüzdür.
Türk milletine çok yaraşan bu ülkü, onu, bütün beşeriyete hakikî huzurun temini yolunda, kendine düşen medenî vazifeyi yapmakta, muvaffak kılacaktır.
Büyük Türk Milleti, on beş yıldan beri giriştiğimiz işlerde muvaffakiyet vadeden çok sözlerimi işittin. Bahtiyarım ki, bu sözlerimin hiçbirinde, milletimin hakkımdaki itimadını sarsacak bir isabetsizliğe uğramadım.
Bugün, aynı inan ve katiyetle söylüyorum ki, millî ülküye, tam bir bütünlükle yürümekte olan Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medenî âlem, az zamanda bir kere daha tanıyacaktır.
Asla şüphem yoktur ki, Türklüğün unutulmuş büyük medenî vasfı ve büyük medenî kabiliyeti, bundan sonraki inkişafı ile, âtinin yüksek medeniyet ufkunda yeni bir güneş gibi doğacaktır.
Türk Milleti! Ebediyete akıp giden her on senede, bu büyük millet bayramını daha büyük şereflerle, saadetlerle huzur ve refah içinde kutlamanı gönülden dilerim. #Ne mutlu #Türk'üm diyene!
Ali #Berham ŞAHBUDAK. ..

5 Mayıs 2023 Cuma

DENİZ GEZMİŞ, HÜSEYİN İNAN VE YUSUF ASLAN “ ÜÇ FİDAN.”!!

DENİZ GEZMİŞ, HÜSEYİN İNAN VE YUSUF ASLAN “ ÜÇ FİDAN.”!!


Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan” Irkçı gerici faşistlerce kalleşçe idam edilmelerinin üzerinden tam 51. yıl geçmiş olmasına rağmen bugün yine milyonlarca Türk gençleri tarafından mezarları başında alanlarda Irkçı faşistlere lanet okuyarak haykıra haykıra anılacak ”!!!

Oysa Dünyada eşi benzeri olmayan dünya dâhisi emperyalistlerin korkulu rüyası cumhuriyetimizin kurucu lideri ebedi başkomutan Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün kurduğu bu cumhuriyette asla gerici ırkçı Faşist yobazlar asla kirli emellerine ulaşamazlar asla:!!

Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan 6 Mayıs 1972 tarihinde idam edildi. Türkiye devrimci hareketinin önderleri 51. yıl dönümünde milyonlarca Türk gençleri tarafından anılıyor olacaktır.

Başta sosyal medya olmak üzere, “Üç Fidan” olarak anılan Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan için çok sayıda mesaj paylaşılıyor. Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan 51 yıl önce bugün idam edildi. 1971'de başlayan THKO-1 Davası'nda yargılanan Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan TCK'nin 146. maddesini ihlal ettikleri gerekçesiyle, 146/1 maddesi uyarınca idam cezasına çarptırılmıştı.

51 YIL ÖNCE İDAM EDİLDİLER

Türkiye'de sağ ile sol gruplar arasındaki çatışmaların yoğunlaşmaya başladığı 1970 yılında Deniz Gezmiş, Sinan Cemgil ve Hüseyin İnan ile birlikte Ankara'da Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu (THKO) kurdu. Ocak 1971'de THKO adına Ankara 'da bir banka soygunu gerçekleştirildi. Bunun ardından hâlihazırda hakkında yakalanma kararı olan Gezmiş ve Yusuf Aslan “vur emri” ile aranmaya başlandı ve ödül konuldu.

Gezmiş ve Aslan, 12 Mart 1971 deki muhtıradan 4 gün sonra Sivas'ın Gemerek ilçesinde yakalanırken, bundan bir hafta sonra da İnan Kayseri'de yakalandı. Gezmiş, Aslan ve İnan; Ankara 1 No.lu Sıkıyönetim Askeri Mahkemesi tarafından yargılandı. Yapılan yargılama sonucunda Türk Ceza Kanunu'nun 146'ncı maddesi uyarınca suçlu bulundular ve idam cezasına çarptırılanlar. Daha sonra idam kararı Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) tarafından da onaylandı. TBMM'de “3-3” bağırışları arasında Gezmiş, Aslan ve İnan'ın idamına onay verildi.


Deniz Gezmiş'in son istekleri hakkında kesin bir bilgi mevcut değildir. Yazar Erdal Öz’ün yaptığı görüşmelerde son olarak Rodrigo’nun Aranjuez Konçertosunu dinlemek ve bir bardak çay içmek istediği geçse de avukatı bunu doğrulmamıştır. Ancak ölümünden sonra kendisi gibi devrimci arkadaşı Taylan Özgür'ün yanına gömülmek istediği babasına yazdığı mektupta yer almaktadır. O dönem 25 yaşında olan Gezmiş ve Aslan ile 23 yaşındaki İnan, 6 Mayıs 1972 tarihinde sabaha karşı idam edildi.

DENİZ GEZMİŞ'İN ANLAM DOLU SÖZLERİ

Burada ölen yalnızca bedenimdir ki zaten ölümlüydü, ölecekti ama düşüncemi öldüremeyeceksiniz, düşüncem yaşayacak. İddianamede geçen ve bana atfedilen bir cümleyi kabul etmiyorum. Ben silahımı halka ve orduya karşı kullanmadım, ancak vatan hainlerine karşı kullanmak maksadıyla taşıdım ve ‘halka ve orduya karşı kullanırım' şeklinde beyanda bulunmadım. Öteden beri arz etmiş olduğum gibi, bu ülkede anayasayı en fazla savunanlar bizleriz. Anayasayı ihlal ederlerse ortadadır. Anayasanın uygulanmasını isteyen gene bizleriz.

Anayasayı uygulamayan yavuz kimselere hâlâ ortadadır ve yine o kişiler bizim kellemizi istemektedirler. İddia makamı bizim vermekte olduğumuz bağımsızlık savaşına karşıdır, Türkiye Cumhuriyeti anayasasının hukukuna karşı, reformlara karşıdır. Vatan, onu parsel parsel satanların değil; uğrunda darağacına gidenlerin vatanıdır. – Biz hiçbir zaman bütün çabamıza rağmen Türkiye'nin bağımsızlığını temin edemedik. Bugüne kadar da bu özlem içinde kaldık.


DENİZ GEZMİŞ'İN BABASINA YAZDIĞI SON MEKTUP…

BABA, // Mektup elinize geçtiğinde ben aranızdan ayrılmış bulunuyorum. Ben ne kadar üzülmeyin dersem yine de üzüleceğini biliyorum. Fakat bu durumu metanetle karşılamanı istiyorum, insanlar doğar, büyür, yaşar, ölürler, önemli olan çok fazla yaşamak değil, yaşadığı süre içinde fazla şeyler yapabilmektir.

Bu nedenle ben erken gitmeyi normal karşılıyorum. Ve kaldı ki benden evvel giden arkadaşlarım hiçbir zaman ölüm karşısında tereddüt etmişlerdir. Benim de düşmeyeceğimden şüphen olmasın, oğlun, ölüm karşısında aciz ve çaresiz kalmış değildir, o bu yola bilerek girdi ve sonunu
n da bu olduğunu biliyordu. Seninle düşüncelerimiz ayrı ama beni anlayacağını tahmin ediyorum.

Sadece senin değil Türkiye'de yaşayan Kürt ve Türk halklarının da anlayacağına inanıyorum. Cenazem için avukatlarıma gerekli talimatı verdim. Ayrıca savcıya da bildireceğim. Ankara'da 1969'da ölen arkadaşım Taylan Özgür'ün yanına gömülmek istiyorum. Onun için cenazemi İstanbul'a götürmeye kalkma, annemi teselli etmek sana düşüyor, kitaplarımı küçük kardeşime bırakıyorum. Kendisine özellikle tembih et.

Onun bilim adamı olmasını istiyorum, bilimle uğraşsın ve unutmasın ki bilimle uğraşmak da bir yerde insanlığa hizmettir, son anda yaptıklarımdan en ufak pişmanlık duymadığını belirtir, seni, annemi, ağabeyimi ve kardeşimi devrimciliğimin olanca ateşiyle kucaklarım. Oğlun Deniz Gezmiş. Merkez Cezaevi”...Ali Berham ŞAHBUDAK..

ERDOĞAN NASIL YÜKSELDİ ? | Siyaset Gündemi - Levent Gültekin / Gazeteci

Yedi Yıl Sonra Gelen Hesaplaşma: Cumhuriyet, Demokrasi ve Siyasi Sorumluluk 2018 yılında, Türkiye'nin yönetim sisteminde yaşanan kritik ...