23 Şubat 2017 Perşembe

NEDEN Mİ HAYIR DİYORUZ!

NEDEN Mİ HAYIR DİYORUZ!

“Çünkü Oylanacak Bu Anayasaya göre; ülkenin ve insanların geleceğiyle ilgili tüm kararları tek bir kişi veriyor, o da Laik Cumhuriyetimizin bölünmesi demektir. Tıpkı YUGOSLAVYA örneğinde olduğu gibi, bu da biz yurttaşlar için yeterli ve en önemli bir nedendir HAYIR dememiz için”.
1-Cumhurbaşkanı aynı zamanda parti Genel Başkanı oluyor. Partili olan bir cumhurbaşkanı sadece kendi partisinden  oy verenleri temsil edeceği  için, tüm toplum kesimlerini kucaklayamaz. Zaten bugüne dek yaptığı düşmanca uygulamalarıyla herkesi kucaklamadığını da ortaya koymuştur.
2-Tayyip Erdoğan hem İktidar Partisi Genel Başkanı, hem Cumhurbaşkanı, hem Hükümet, hem Meclis, hem Mahkeme, hem Genelkurmay Başkanı ve Başkomutan,  hem  Emniyet, hem üniversiteleri yöneten Yüksek Öğretim Kurumu (YÖK) oluyor. 3-RTE Devletin ve yürütmenin başı oluyor. Başbakanlık ve Bakanlar Kurulu kalkıyor. Cumhurbaşkanı Kararnamelerle tüm bakanlıkların ve kamu kuruluşların kurulmasına ve kapatılmasına karar veriyor.
4-Cumhurbaşkanı yardımcıları ve bakanları, Cumhurbaşkanı tarafından atanır ve görevden alınır. Yine Genelkurmay Başkanı, Yüksek Öğretim Kurumu (YÖK) üyeleri, Büyükelçiler, Valiler ve diğer tüm üst düzey yetkililerde Cumhurbaşkanı tarafından atanıyor. Ayrıca, Cumhurbaşkanı Parti Genel başkanı olarak ta AKP’nin Genel Başkan Yardımcılarını, Parti Karar organlarında yer alan tüm yöneticileri, Meclis Başkanını, AKP’li  Meclis Başkan Vekillerini ve İdare Amirlerini, Meclis Komisyon Başkanlarını, AKP Grup Başkanvekillerini, kendi Milletvekillerini Belediye Başkanlarını, bütün AKP il  ilçe  Başkan ve yöneticilerini belirleyecek.
5-Bu düzenlemenin göze çarpan ilk boyutu, Cumhurbaşkanı tarafından atanacak "Cumhurbaşkanı Yardımcıları"nın sayısının kaç olacağı ve bu kişilerin hangi ölçütleri taşımaları gerektiği konusunda herhangi bir netlik yoktur. Bu durum Cumhurbaşkanı'nın iradesine bırakılmıştır. Cumhurbaşkanı çocuklarından birisini yardımcılık görevine atayabilir ve vekâleti de ona bırakabilir. Böylece Cumhurbaşkanı Vekili ile saltanat baba‘dan oğulla geçiyor.
6-Anayasa Mahkemesinin 15 üyesinden 12’sini Cumhurbaşkanı atıyor. Bu şekilde oluşmuş bir Anayasa Mahkemesi'nin Cumhurbaşkanı'nın iktidar partisi genel başkanlığını yaptığı Meclisten gelecek kanunların Anayasa'ya uygunluğunu etkin bir biçimde denetlemesi kuşkuludur. Ayrıca, bu mahkeme Cumhurbaşkanı, Yardımcılarını ve  bakanları, Yüce Divan olarak yargılama fonksiyonunu tarafsız ve bağımsız bir şekilde yerine getirmesi mümkün değildir.
7-  HSYK’nın (Hâkim ve Savcılar kurulu) 13 üyesinden 4‘ünü Cumhurbaşkanı atıyor, "İktidar Partisi Genel Başkanı" olması sıfatıyla da  AKP‘nin çoğunlukta olduğu   Büyük Millet Meclisi‘de kalan üyeyi  atayacaktır. Bu durumda tüm Mahkemelere hâkim ve Savcı atayan, HSYK‘nin 13 üyesinden 11 tanesi Cumhurbaşkanı RTE ve  AKP’nin seçtiği üyelerden oluşmaktadır.
8- AKP’li Cumhurbaşkanı, hukuk dışı uygulamalarından mağdur olanlar, İktidarı  eleştiren ve itiraz edenler mahkemelerde AKP yandaşı yargıçların karşısına çıkacaktır. Bu "yargı" mensupları, demokrasi güçleri hakkında sürekli soruşturmalar açarak, gözaltına alma, tutuklama ve ağır cezalar verme gibi işlemleri yapacaklardır. Buna göre, Yürütme'nin ve devlet’in gücüne karşı, artık yargı vatandaşlar için bir güvence olmaktan çıkarılmaktadır. Böylece Bu teklif, İktidar Partisi Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı RTE, hâkimleri işe alma, işten atma ve yüksek mahkemeye atama yetkisi vermektedir. Bu durumda Tayyip Erdoğan hem polis, hem savcı ve hem Hâkim olarak yargılama sürecine aktif olarak müdahil oluyor. Böylece AKP‘illeşen Hakim ve Savcıların aldığı kararlarda hukuki değil, siyasi olacaktır.
9- Olağanüstü yetkilere sahip Cumhurbaşkanı, Cumhurbaşkanı yardımcıları ve bakanlar, milletvekili olmadıkları halde yasama dokunulmazlığı verilerek  yargılanmaları imkânsız hale getirildi. Cumhurbaşkanı RTE, Cumhurbaşkanı yardımcıları ve bakanlar hakkin da Türkiye Büyük Millet Meclisi 400 Milletvekili’nin gizli oyuyla yargılanmak üzere Yüce Divana (Anayasa Mahkemesine) sevk kararı alabiliyor. Bu karardan sonra Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan‘ın, 15 üyesinden 12’sini kendi atadığı  Anayasa Mahkemesine  „yargılanmak“ üzere gidecek. Partili Cumhurbaşkanı RTE, Kendi partisine yakın olanları atadığı üyelerden oluşan bir Mahkemenin Tayyip Erdoğan’ı ve diğerlerini yargılaması mümkün değildir. Cumhuriyet Tarihi boyunca hiç bir parti parlamentoda bu kadar sayısal çoğunluğa zaten sahip olamadı.                                            
10 -     Bu Anayasa değişikliği ile Cumhurbaşkanının, ailesinin ve bakanlarının karıştığı 17-25 Aralık hırsızlık ve yolsuzluk dosyalar  için soruşturma açılması imkânsız hale geliyor. Böylece Tayyip Erdoğan ve suç ortakları için bu düzenleme resmen bir Af yasası özelliğini taşıyor.  O halde ne yapmamız gerekir?  Her ikisinden kurtulmak için Tam bağımsız ve özgür bir Türkiye için tekrar bir “Lozan Antlaşması” mı gerekir o halde 16 Nisanda Türk Halkı bunu sandıkta tekrar gösterecektir? 

11 -   Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı olan kişi Meclis’i fesih kararını tek başına alabiliyor. Ancak Meclis 360 oy çoğunluğuyla Cumhurbaşkanının görevine son verebiliyor. Bu  teklifle, halkın iradesi yok sayılarak Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin yetkileri Bir kişi‘ye devredilmiştir. Artık Meclisin ve muhalefetin, yürütmeyi ve onun başı olan AKP’li Cumhurbaşkanını, yardımcılarının ve bakanlarını gensoru yoluyla denetleme yetkisi  yoktur. Parlamento dışından atanacak hükümet için güvenoyu aranmayacak. Meclisin yetkileri tırpanlanırken Milletvekili sayısı 550‘den 600’e çıkarıldı. Bu 50 milletvekiline halkın cebinden toplam 180 Trilyon ödenecektir.
12 -   Ülkenin kaynaklarının, ormanlarının, derelerinin, sularının bir kişinin keyfine göre yandaşlarına peşkeş çekilmesinin önü açılıyor. Madenlerde, inşaatlarda denetimsizliğin hakim olduğu, yandaşlar zengin olurken yoksul halk çocuklarının öldüğü düzen yasallaştırılıyor. Rüşvet ve kayırmacılık yaygın bir uygulama olarak sürmektedir.
13-  Seçilme yaşı da 25 den 18 düşürüldü. 18 yaşında olanlar yaşam ve gelecek  kaygısı çeken işsiz ve öğrenci gençlerden oluşmaktadır. Yaşamlarını ailesinin küçük imkânları ile sürdürmek durumunda kalan bu gençler, seçilmek için yüz binlerce liralık seçim harcamalarını nereden bulacaklardır. Daha önce seçilme yaşı 25 olan gençlerden kaç kişi parlamentoya ve yerel yönetimlere seçilebilmiştir. Bu 18 yaş düzenlemesi özünde kimlerin çocukları ve torunlarına dokunulmazlık kazandırmak için çıkarılmıştır.
14 -  Ülkenin kaynaklarının, ormanlarının, derelerinin, sularının bir kişinin keyfine göre yandaşlarına peşkeş çekilmesinin önü açılıyor. Madenlerde, inşaatlarda denetimsizliğin hakim olduğu, yandaşlar zengin olurken yoksul halk çocuklarının öldüğü düzen yasallaştırılıyor. Rüşvet ve kayırmacılık yaygın bir uygulama olarak sürmektedir.
15-  Cumhurbaşkanın OHAL ilan  edebiliyor. Tıpkı bugün olduğu gibi hırsı, mezhepçi, zorba anlayışı ve uygulamalarıyla başta yaşam hakkı olmak üzere tüm temel insan haklarını  sistematik olarak ihlal etmektedir. Bilim ve bilim insanları keyfi bir şekilde üniversitelerden tasfiye ediliyor. İzlenen yanlış iç ve dış politikalar ile ülke ve bölge kan gölüne çevrilmiştir. 15 yıldır binlerce insanın öldüğü bu kötü gidişatın sorumluluklarından hiç kimse istifa etmemiştir.
SONUÇ OLARAK:
İnsanların yaşam tarzına karışan, farklı kültür ve İnançlara saygı duymayan, herkesi kendileri gibi inanmaya ve düşünmeye zorlayan, dini siyasallaştırarak kendi çıkarları için kullanan, kutuplaştırıcı ve nefret söylemleriyle, kendisine oy vermeyen toplumun yarısını oluşturanları yok sayarak cezalandırmayı temel alan  uygulamaları ile Türkiye‘yi yaşanmaz hale getirmiştir. Kimsenin can, mal ve hukuk güvenliğinin kalmadığı, insanların geleceği ile ilgili tüm kararları bir kişi veriyor. Cumhurbaşkanı ve AKP halkın parasıyla Saray-saltanat, kadrolaşma ve yandaşlıkta sınır tanımıyor. Bu anayasa teklifiyle kendisini güvenceye almakla kalmıyor, aynı zamanda Diktatör ve Devlet Partisi AKP, hâkimiyetini tümüyle her alanda  sağlamayı amaçlamaktadır.
Referandum eşit şartlarda yapılmıyor. Diktatör ve AKP tarafından muhalif 175 yayın kuruluşu (TV, Radyo, Gazete ve dergi) kapatıldı. Sadece sınırlı sayıda TV, gazete ve  dergi  iktidarın saldırılarına karşı direniyor. Saray ve AKP ile çok sayıda ihale ve iş bağlantısı olan gerici ve biatçi basın iftira ve talan eksenli propaganda ile kamuoyunu yanlış bilgilendirmeye devam ediyor. Bizlerin verdiği vergilerden oluşan Tüm devlet olanaklarını HAYIR diyen bizlere karşı pervasızca kullanmaktadır. Hayır, çalışmaları baskı, yasak ve gözaltı ve tutuklamalara rağmen tüm hızıyla sürmektedir. Buna karşın Saray-saltanat korkmaya ve uykuları kaçmaya devam ediyor.

Özellikle seçim ve referandum süreçlerinde sınırlıda olsa taraflar ve partiler arasında eşit davranmayan yandaş kanallara Yüksek Seçim Kurumu’nun (YSK) belirlediği esaslara aykırı yayın yapan özel radyo ve televizyon kanallarına sınırlıda olsa YSK tarafından yayın durdurma ve para cezaları verilebiliyordu.

Pişkinlikte sınır tanımayan AKP iktidarı, son  kara(r)name ile  yürürlüğe koyduğu haksız düzenlemeyle artık YSK, yandaş TV Kanallarına Yayın Durdurma ve Para Cezası veremeyecektir Bizler ne mezarlıklarla dolu bir ülke, ne de kapalı cezaevine dönüşmüş bir  Türkiye istemiyoruz.  Bu ülke hepimizin ortak emekleriyle oluştu. Hiç birimizin bana ne deme lüksümüz yok. Bunun için  önümüzde tarihi bir süreç ve fırsat bulunmaktadır. Bir kişi bir oy’dur, bizlerin ve tüm tanıdıklarımızın vereceği karar, insanlığın ve ülkenin geleceği için çok önem taşımaktadır.

Bizler, Anadolu topraklarının zenginliğini oluşturan insanların, iktidarın kirli hırs ve çıkarlarını korumak için savaşa ve ölüme gönderilmesini istemiyoruz. Acılı yoksul anaların gözyaşları ve gençlerin kanlarıyla bu toprakların sulanmasını doğru bulmuyoruz. Bilalların ve diğer AKP‘illerin çocuklarının Milyarları sıfırlayıp saltanat sürerek en, yoksul halk çocuklarının gencecik bedenlerinin toprağa düşmesini insani bulmuyoruz. 

Özlemi duyulan barış ve sevginin yeşerdiği, kardeşlik türkülerinin hep birlikte söylendiği  bir ülke istiyoruz. BİZLER BİLİMSEL, LAİK, EŞİT, ÖZGÜR VE DEMOKRATİK  BİR TÜRKİYE VE ANAYASA İSTİYORUZ!  15 YILLIK BU GERİCİ GİDİŞE DUR DEMEK İÇİN;  BENİMDE SÖZÜM VAR, OMUZ VERMEYE BENDE VARIM DİYEN HERKESİ BİRLİKTE ÇALIŞMAYA VE HAYIR DEMEYE  ÇAĞIRIYORUZ!   
                                                                                                                                      DEMOKRATİK KİTLE ÖRGÜTLERİ BİRLİĞİ                                                                                                                                                                                                                       

                                                                                                                                                               PLATFORMU Genel Başkanı A.Berham ŞAHBUDAK                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                   

ERDOĞAN NASIL YÜKSELDİ ? | Siyaset Gündemi - Levent Gültekin / Gazeteci

Yedi Yıl Sonra Gelen Hesaplaşma: Cumhuriyet, Demokrasi ve Siyasi Sorumluluk 2018 yılında, Türkiye'nin yönetim sisteminde yaşanan kritik ...