“LAİK CUMHURİYETTE “ KERBELA KATLİAMI…!...
“Sizi
sahtekar emevi islam takiyecileri sizi “ Allah'ın Dini olan kutsal İslam dinini
kendi çıkarınız için hasat mezat satan iki yüzlü sahtekarlar sizi" Siz ki şeytana dahi pabucunu ters giydirir
kendi kirli ilişkileriniz için şeytanı dahi kandırırsınız oysa ki yok
saydığınız Aleviler bakın Kutsal İslam
Dinini ve inandıkları İslamiyeti nasıl
Allah'a ve Peygamber efendimize
yakararak yaşıyorlar sizi sahtekar din düşmanları sizi...
Siz sahtekar takiyeciler Aleviler
bakın çemlerinde ehlibeyte için nasıl göz yaşları döküyorlar ya siz Allah'ın Dini Olan İslamla Allah'ı
ALDATTIĞINIZ gibi birde İslam Dinine yürekten inanmış " Kurandan başka
Allah'a yakarmak için aracı istemeyen inançlı insanları yok sayıyorsunuz “
Tıpkı katil IŞID’İN masum ve savunmasız
halkı katlettiği gibi sizi de katlediyorsunuz sizin bu
canilerden farkınız ne..? Siz ki camiler ibadet haneler olarak değil adeta birer militan yetiştirip
masum halkın içine gönderip onları katlediyorsunuz…
Peygamber
efendimizin torunu cennetin efendisi Hz Alinin İlk göz bebeği İmam Hüseyin için
göz yaşı dökenler kim yine Aleviler ya siz
sahtekar ahde dinciler siz mi Müslümansınız yoksa göz yaşı döken bu
Ülkenin aydınlık yüzü olan Alevi yurttaşlarımı”… İşte Kerbela da yaşanan o kanlı olaylar tıpkı SİVAS MARAŞ CORUM ve GAZİDE olduğu
gibi bugün halen bu ve benzeri katliamlar 21,yy da dahi yaşanmakta dır günümüzde
Irak sinirlari içinde yer alan cografi
bir terimdir KERBELA....
Kerbela’yi
önemli kilan Hz. Muhammed’in torunu, Hz. Ali’nin oglu üçüncü Imam Hüseyin’in
680’de Emevi halifesi Muaviye oglu Yezid’in askerleri tarafindan Kerbela’da
sehit edilmesidir.
Bu insanlik disi katliam tarihe “Kerbela Olayi”
olarak geçmistir. Kerbela olayi aradan asirlar da geçse
unutulmayacak kadar derin, anlamli, ögreticidir. Kerbela, iyi ile kötünün,
zalim ile mazlumun, lanetli ile kutsalin, karanlik ile aydinligin
hesaplasmasidir. Imam Hüseyin burada kutsalligi, mazlumu, aydinligi temsil
etmektedir.( Imam Hüseyin’in sehit edildigi ve Türbesinin bulundugu kenttir.)
PEKİ KERBELA
OLAYI NASIL GELIŞTI!...
Kerbela Olayi’nin kökeni Hz. Peygamberin
veda haci’na ve yazilmayan vasiyetine kadar gider. Bilindigi
gibi Hz. Muhammed peygamberligini açikladiktan sonra Islamiyet hizla gelisti.
Bu gelisme Mekkeli müsrikleri telaslandirdi.
Onlar Hz. Muhammed’e olmadik engeller çikardilar.
Hz. Muhammed bütün bu engelleri asti. Hz. Muhammed bütün bu müsriklerin,
putperestlerin çikardigi sorunlar ve engellerle mücadelede en büyük yardimi Hz.
Ali’den görüyordu. Hz. Ali Peygamberin yaninda egitim almis, Islamiyet’i ilk
kabul etmis ve ayni zamanda Peygamberin kizi Hz. Fatma ile evlenerek
Peygamberin soyunun sürdürücüsü olmustu. Hz. Ali Kuran’da geçen ve onlarca
hadiste geçen Ehlibeyt’tendir. Ehlibeyt Hz. Muhammed’in ailesi demektir.
Ehlibeyt Hz. Muhammed, Hz. Ali, Hz. Fatma, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’den
olusmaktadir.
Hz. Muhammed’in
Medine’ye hicretinden sonra Islam dini gelismeye devam etti. O kadar gelisti
ki, Mekkeli putperestler bile Müslüman oldular. Iste bu putperestlerin içinde
Mekke’nin en zengin kisilerinden biri olan Ebu Süfyan da vardi. Ebu Süfyan ve
benzerleri Islam’a Peygambere inandiklari için Müslüman olmadilar. Onlar
gelisen Islamiyet’in maddi degerlerine sahip olmak için Müslüman oluyorlardi.
Hz. Muhammed bütün bunlari görüyor ve ona göre de önlem aliyordu. Hz. Muhammed
çok açik bir sekilde kendisinden sonra Müslümanlarin önderinin (Halifesinin)
Hz. Ali olmasi gerektigini beyan etmistir. Ama bütün bunlar hiçe sayildi.
Hz.
Muhammed’in vefatindan sonra bu eskinin putperest, müsrik bezirganlari bir ara
geçis dönemi hazirladilar.
Bu dönemde
sirasiyla Ebubekir, Ömer ve Osman halife oldular. Daha sonraki dönemde ise Hz.
Ali halife oldu. Hz. Ali’nin halifeligi daha bastan engellenmis ve onun
asagilanmasi, yigitliginin, fedakârliginin basitlestirilmesi saglanmisti. Hz.
Ali bütün bu oyunlara karsi dogru bildigi Hak yolundan sasmamis, dünya malina,
paraya pula tamah göstermemisti. Hz. Ali kendisine yapilan onca haksizliga
karsin sabir göstermis, Islam toplumunun içine nifak sokulmasin diye, kan
dökülmesin diye insanlari dogruluga davetini sürdürmüstür. Ama ne yazik ki, Hz.
Ali’nin bütün bu çabalarina karsin dünya malina tamah gösterenler, gözünü
iktidar hirsi bürümüs olanlar bunu anlamiyordu.
Nitekim Ebu
Süfyan oglu Muaviye yaptigi bin bir dalavere ve haksizlikla kendisini halife
ilân ediyordu. Islamiyet’i bir iktidar araci olarak görüyordu. Muaviye Hilafeti
de babadan ogula geçecek bir kurum olarak sekillendiriyordu. Muaviye dönemindeki
Emevi saltanati salt Hilafet için degil, ayni zamanda kendi iktidarlarina
hizmet edecek bütün din disi gelenekleri, töreleri, adetleri din adina
kurallastiriyor, kurumlastiriyordu. Hz. Ali ve Ehlibeyt var gücüyle
bütün olumsuzluklari gidermeye çalisiyor, insanlari gerçege davete devam
ediyorlardi. Ama Muaviye acimasizdi. Hz. Ali sehit ediliyor, ardindan ikinci
imam Hasan zehirlettirilerek sehit ediliyordu. Bu arada Muaviye ölüyor, yerine
oglu Yezid geçiyordu. Yezid kendi iktidari için Imam Hüseyin’i tehlikeli
görüyordu. Çünkü Imam Hüseyin Ehlibeyttendir. Yani Hz. Peygamberin torunu, Hz.
Ali’nin ogluydu. O, dogrulugun, hakkin, adaletin, gerçeklerin yilmaz
savunucusuydu.
Bu
arada Emevi saraylarinda din disi ne varsa din adina mesru gösteriliyordu. Halk
isyan ediyor ama Emevilerin kurdugu askeri teskilat halka göz açtirmiyordu.
Iste Küfe halki da baskilardan bikmisti. Küfeliler her gün Imam Hüseyin’e davet
üstüne davet gönderip, kendisini halife olarak kabul ettiklerini
belirtiyorlardi. Imam Hüseyin engin öngörüsüyle Küfelilerin ihanet
edebileceklerini biliyor buna karsin kendi sorunlulugunun geregini yerine
getirecegini söylüyordu. Ve Imam Hüseyin yakin aile çevresi ile Küfe’ye varmak
için yola çikiyordu. Emevi saltanatinin sürdürücüsü lanetli Yezid bu durumu
haber aliyor ve önüne engeller çikariyor, onu öldürmek için planlar kuruyordu.
Yezid ve taraftarlari Küfelilerden Hz. Hüseyin taraftarlarini baski altina
aldilar.
Bazilarini ise rüsvetle ve çesitli
vaatlerle Imam Hüseyin’den bagliliklarini vazgeçirdiler. Imam Hüseyin’in ailesi
yaklasik 70 kisiden olusuyordu. Buna karsin Yezid’in ordusu ise binlerce
kisiden. Yezid’in komutanlari, Imam Hüseyin’e Yezid’e biat etmesini ve
böylelikle onu birakacaklarini söylediler. Imam Hüseyin asla zalime biat
etmeyecegini, boyun egmeyecegini ve gerekirse bunun için sehit olacagini
defalarca tekrarladi.
Imam Hüseyin dedigi gibi yapti ve
Yezid’e biat etmeyerek, onurlu bir sekilde direnerek sehit düstü. Kerbela Olayi Islam’da saflari
netlestirmistir. Zalime asla biat edilmeyecegini göstermistir. Alevilik
inancinda Kerbela Olayi büyük bir öneme haizdir. Aleviler dünyanin neresinde
olurlarsa olsunlar, adlari ne olursa olsunlar, Hz. Hüseyin’e baglidirlar. Onun
için oruç tutarlar, yas tutarlar. Onun çektigi acilari bir nebze de olsa
hissetmek için çile çekerler. Aleviler sadece yas tutarak Imam Hüseyin’i
anmazlar. Ayni zamanda ondan her defasindan bir seyler ögrenirler. Dünya
döndükçe, insanlar varoldukça Kerbela unutulmayacak.
IMAM HÜSEYIN: Imam Hüseyin,
milâdî takvime göre, 625 (626) Medine’de dogmustur. 10 ekim 680’de Kerbelâ’da
sehit edilmistir. Imam Hüseyin, Islâm peygamberi Hz. Muhammed’in torunudur.
Birinci imam Hz. Ali’nin oglu ve ayni zamanda üçüncü imamdir. Imam Hüseyin, yasantisiyla,
davranislariyla, cesaretiyle sadece Islâm âleminde degil, bütün insanlik için
görkemli bir abidedir. Imam Hüseyin’in yasadigi dönemde zalim Emevi egemenligi
hüküm sürüyordu. Emevi iktidarini kurumlastiran Muaviye, Imam Hüseyin’in babasi
Hz. Ali’yi ve abisi ikinci Imam Hasan’i kendi iktidari için tehlikeli görmüs ve
binbir entrikayla onlari sehit etmisti. Muaviye ölünce yerine oglu Yezid’i
tayin etmisti.
Ogul Yezid’te babasinin kanli iktidarini korumak istiyordu. Muaviye,
Hz. Peygamberle yillarca savasmis olan, Mekkeli müsriklerin önderi olan bir
ailedendi. Hz. Peygamberin hicretinden sonraki dönemde Islâmiyet’in gelismesi
ile beraber bu aile artik Müslümanlari yenemeyecegini görünce takkiye yaparak
Islamiyet’i seçmislerdi. Oysa bilinir ki; bu ve benzer ailelerin amaci gelisen
Islâmiyet’in degerlerine sahip olmakti. Bunlar bu amaçla Islâmiyet’i
benimsiyorlardi.
Dolayisiyla Islâmiyet’in ilk temsilcileri
olanlari, yani gerçek Müslümanlari saf disi birakiyorlardi. Bu müsrikler
günümüze degin sürecek bir çatismanin tohumlarini o zaman basariyla ektiler.
Iste sevgili Imam Hüseyin, böylesi bir çagda ya dedesinin, babasinin ve
abisinin yolunda gidecekti, yani Hak yolunu bütün zorluklarina ragmen taviz
vermeden savunacakti, ya da müsriklerin temsilcisi Yezid’e boyun egip, biat
edecekti. Imam Hüseyin, Emevi
iktidarinin halki baski ve zulüm altinda inlettigi bu dönemde Küfe kentindeki
halktan bir davet aldi.
Bu davette
Küfeliler artik Yezid’in zulmünden biktiklarini ve kendisini önder (Halife)
olarak kabul ettiklerini belirtiyorlardi. Imam Hüseyin insanlari dolayisiyla
Küfelileri iyi taniyordu. Ve
giderse basina neler gelecegini biliyordu. Bütün bunlara ragmen Imam Hüseyin
kendisine bagli ailesi ve bir grupla Küfe sehrine dogru yola çikti. Imam
Hüseyin`in yola çiktigini haber alir almaz hemen planlara baslayan Yezid, onu
durdurmanin ve kendisine biat ettirmenin yollarini aradi. Yezid 5 (bes) bin
kisilik bir orduyla Kerbelâ çölünde Imam Hüseyin’e pusu kurdu.
Ordunun komutanlari, Imam Hüseyin’e Yezid’e biat
ettigini beyan etmesini istediler. Imam Hüseyin Yezid’e boyun egmekten ve onun
kanli zulüm iktidarini tanimaktansa sehit olmayi yegledigini kararlilikla
Yezid’in gözlerini para hirsi bürümüs askerlerine ve korkup sözlerinin arkasinda
durmayan Küfelilere haykirdi. Bundan sonrasi dünyanin gördügü en haksiz savaslardan biriydi. Bir tarafta
Islâmin peygamberinin torunu, diger tarafta kanli iktidarin temsilcileri. Imam
Hüseyin’in gücü 72 kisiydi. Yezid’in askerleri ise 5 000. Imam Hüseyin ve
arkadaslari serefli bir sekilde Yezid’in askerlerine karsi direndiler. Ama güç
dengelerinin esitsiz oldugu bu savasta yenildiler.
Imam Hüseyin aldigi onlarca kiliç ve ok darbesi sonucu
yarali düstü. Yezid’in askerleri vahsete doymuyordu. Ve Yezid’in
komutanlarindan Simr Imam Hüseyin`in mübarek basini keserek bir tepsi içinde
Sam’daki sarayinda Yezid’e sundu. Daha sonra sevgili imamin basi Sam
sokaklarinda gezdirildi. Tarihe Kerbelâ olayi olarak geçen bu
hadise Islâm aleminde saflari netlestirmisti. Imam Hüseyin sadece yasantisiyla
degil, sahadetiyle bütün insanliga bir mesaj vermistir. Imam Hüseyin bir
semboldür. Yigitligin, fedakârligin, mazlum olmanin sembolü. Imam Hüseyin,
verdigi mesajda sonu ne olursa olsun asla ama asla Yezid’e, dolayisiyla zalime
ve onun zulmüne boyun egmeyecegini bütün dünyaya sahadetiyle kanitlamistir.
Insanlik var oldukça Imam Hüseyin var olacaktir. Ali
Berham ŞAHBUDAK