CHP’YÖNETİMİNE
SESLENİŞ!
CHP YÖNETİMİNDEN BİRİLERİ! “Erdoğan’a
CHP’nin” ZİHNİYETİ NEYMİŞ ANLATACAK MI?..!
17 yıl önce bugün iktidara gelen AKP, cumhuriyetin birikimi yerli
ve milli ne kadar kamu kuruluşu varsa elden çıkardı. Dev projeleri ise yandaş
şirketlere yaptırıp Hazine garantisi vererek ülkenin geleceğini ipotek ettirdi
ve halen Cumhuriyetimizi kuran CHP zihniyeti bu diyerek her fırsatta da Türk
halkı aldatması ayrı bir sorun?
17 yılda Erdoğan'ı aldatmayan
kandırmaya kalmadı ifadeleri kendi beyanı! Bu zafiyetler ortada dururken aynı Erdoğan ve saray ihtiyar
heyeti her konuşmasında CHP’nin köhne zihniyeti her yatırıma karşı çıkıyor diye
biliyor! Atatürk’ün önderliğinde ve CHP’nin kurduğu bu cumhuriyette 17 yıllık
iktidarları döneminde 96 yıllık cumhuriyete ve Türk Milletine dair ne varsa “
yakın aile bireyleri olmak üzere partili yandaşlara hazine garantili birçok
yatırım sorgusuz ihalesiz denetimsiz olarak vermeyi normal görüyor!
KISACA CHP ZİHNİYETİNİN “17
YILLIK İKTİDARLARI DÖNEMİNDEKİ HİKAYESİ”! Atatürk’ün
önderliğinde ve CHP çatısı altında KURDUĞU BU 96 YILLIK CUMHURİYETE Erdoğan'ın
ve AKP Hükumetlerinin her fırsatta söylediği gibi CHP ZİHNİYETİ NELER YAPMIŞ
BİR GÖZ ATALIM!
AKP’nin
kuruluşu 14 Ağustos 2001’de kurulan, 3 Kasım 2002 seçimlerinden birinci parti
çıkan AKP, bugün iktidardaki 17’nci yılını geride bıraktı. O günden bugüne
ekonomiden siyasette, adaletten güvenliğe kadar birçok alanda büyük bir değişim
yaşandı. AKP iktidarı, Türkiye'nin en büyük şirketlerini, fabrikalarını,
otellerini, limanlarını, enerji üretim tesislerini, elektrik ile doğal gaz
dağıtım şebekelerini ve arazilerini yerli ve yabancı özel şirketlere sattı.
268 KURULUŞTA KAMU PAYI
SIFIRLANDI: 2002
yılından bu yana 273 kuruluşta hisse senedi veya varlık satış-devir işlemleri
yapıldı. Bu kuruluşlardan 268'inde kamu payı kalmadı. 1986 yılından AKP'nin
iktidara geldiği döneme kadar 8.2 milyar dolarlık özelleştirme yapılırken,
2002'den günümüze toplam 62 milyar dolarlık satış gerçekleştirildi.
ÖNCE ‘FABRİKA KURAN FABRİKALAR’
GİTTİ: AKP, iktidara
gelir gelmez ilk önce ‘fabrika kuran fabrikaları’ elden çıkardı. 2003 yılında
iki kamu şirketi, Orta-doğu ve Balkanlar'ın en büyük tezgah üreticisi TAKSAN
ile sanayi tesisi imalatı yapan GERKONSAN satıldı. Aynı yıl Türkiye Denizcilik
İşletmeleri‘ne ait limanlar, SEKA'nın kağıt fabrikaları ve kamu arazileri de
satılarak toplam 187 milyon dolar gelir elde edildi.
PARÇALAYA PARÇALAYA
VERDİLER: Takvim
yaprakları 2004 yılını gösterdiğinde özelleştirmelerde vites yükselten AKP
iktidarı, 1 milyar 282 milyon dolarlık satış yaptı. 2003 yılında fabrika yapan
fabrikaları elden çıkaran AKP iktidarı bu defa parçalaya parçalaya sanayi
kuruluşlarını satmaya başladı.
TEKEL'in
alkollü içecekler bölümü 292 milyon dolara satılırken, gübre üreten şirketler
ve onların fabrikaları özelleştirildi. Eti Bakır 21.8 milyon, Eti Krom 58
milyon, Eti Gümüş 41.2 milyon ve Eti Elektrometalurji 15.3 milyon dolara
satıldı. Çayeli Bakır İşletmeleri 49.2 milyon dolara, Karadeniz Bakır
işletmeleri Samsun İşletmesi 11.1 milyon BET Kütahya Şeker Fabrikası 23.8
milyon dolara, Amasya Şeker 1 milyon 250 bin dolara özelleştirildi.
THY’NİN YÜZDE 20’Sİ BORSADA
SATILDI: Doğalgaz
dağıtım şirketleri ESGAZ 43 milyon dolara, BURSAGAZ 120 milyon dolara satıldı.
Sümer Holding bünyesinde yer alan fabrika arazileri de tek tek satıldı. 44
milyon dolara satılan Sümerbank Bakırköy İşletmesi‘ni ve 27 milyon dolara
satılan TÜMOSAN izledi. Blok satıştan toplam 402 milyon dolar gelir elde
edilirken, 2004 yılında 689 milyon dolar değerinde tesis, varlık ve arazi
satışı gerçekleştirildi. Türk Hava Yolları'nın (THY) hisselerinin yüzde 20'si
ise 177 milyon dolara borsada satıldı.
TÜRK TELE KOM LÜBNANLILARIN
OLDU: 2005 yılında
AKP iktidarı toplam 8.2 milyar dolarlık özelleştirme yaparak rekor kırdı.
Türkiye'nin en stratejik kurumlarından biri olan Türk Telekom'un yüzde 55'i 6
milyar 550 milyon dolar bedelle Lübnanlı Hariri Ailesi’ne satıldı. Emekli
Sandığı Genel Müdürlüğü'ne ait olan İstanbul Hilton Oteli binası ve arazisi 255
milyon dolara, Ataköy Otelcilik 62.7 milyon dolara, Ataköy Marina ve Yat
İşletmeciliği 23.7 milyon dolara, Ataköy Turizm ise 33.5 milyon dolara satıldı.
ETİ ALÜMİNYUM 305 MİLYON DOLARA
SATILDI: 2005 yılının
bir başka büyük özelleştirmesi ise 305 milyon dolara Eti Alüminyum ‘un satışı
oldu. Kıbrıs Türk Hava yolları 33 milyon dolara, Adapazarı Şeker Fabrikası 45.7
milyon dolara blok olarak satılan kuruluşlar oldu. AKP, 2005 yılında
Türkiye'nin en büyük sanayi kuruluşlarından TÜPRAŞ ve PETKİM'in bir bölümünü
borsada sattı. Bir gece yarısı TÜPRAŞ'ın yüzde 14.76'sı İsrailli iş adamı Sami
Ofer'e 453 milyon dolar bedelle devredilirken, PETKİM'in yüzde 35'i 273 milyon
dolara halka arz edildi.
TÜPRAŞ VE ERDEMİR ELDEN
ÇIKARILDI: 2006 yılı
özelleştirme çapı açısından 2005'i bir önceki yılı aratmadı. Türkiye'nin en
büyük sanayi kuruluşu olan TÜPRAŞ'ın özelleştirme ihalesi Eylül 2005'te yapıldı
ve 4 milyar 140 milyon dolar teklif eden Koç Holding-Shell ortak girişimi ipi
göğüsledi.
Birkaç gün
sonra ise bir başka sanayi devi Erdemir, 2 milyar 770 milyon dolara OYAK
Grubu'na satıldı. Başak Sigorta ve Başak Emeklilikle mayıs ayında blok olarak
268 milyon dolara özelleştirildi. THY'nin yüzde 25'i 207.8 milyon dolara
borsada halka arz edilirken, TEKEL'in Ankara'daki genel müdürlük binası da 100
milyon dolara TOBB'a satıldı.
OTELLER PEŞ PEŞE GİTTİ: Emekli Sandığının sahip olduğu
oteller de bir bir özelleştirilirken, Büyük Ankara Oteli 36.3 milyon dolar,
Büyük Efes Oteli 121.5 milyon dolar, Büyük Tarabya Oteli ise 145.3 milyon
dolara satıldı. 2006 yılında toplam 8 milyar dolarlık özelleştirme yapılırken,
taşınmaz ve tesis satışından toplam 710 milyon dolar gelir elde edildi.
ARAÇ MUAYENE İSTASYONLARINI VERDİLER:
2007 yılında
AKP, hiç kamu şirketi satmadı. Araç muayene istasyonlarını, taşınmazları ve
borsada Halkbank hisselerinin bir kısmını elden çıkartarak toplam 4 milyar 258
milyon dolar gelir elde etti. Bugün Zorlu Center'ın yükseldiği İstanbul
Boğazı'na nazır Karayolları arazisi 800 milyon dolara, Mersin Limanı 755 milyon
dolara, araç muayene istasyonları 613 milyon dolara, Halkbank'ın yüzde 25'i ise
1.8 milyar dolara satıldı.
YERLİ VE MİLLİ PETKİM
AZERBAYCAN'IN OLDU: 2008 yılında iki şirket blok olarak özelleştirildi. Birincisi
tıpkı TÜPRAŞ ve Türk Telekom gibi Türkiye'nin en stratejik kurumlarından biri
olan Petkim Petrokimya Holding'di. 30 Mayıs 2008 günü imzalanan sözleşmeyle
Azerbaycan devlet şirketi Socar, Petkim'i 2 milyar 40 milyon dolara satın aldı.
TEKEL'in sigara bölümü ise 24 Haziran 2008'de 1 milyar 720 milyon dolara
satıldı. Ankara Doğal Elektrik Üretim ve Ticaret A.Ş'nin (ADÜAŞ) sahip olduğu 9
santral ise 510 milyon dolara özelleştirildi.
ŞİRKETLER BİTİNCE TESİS VE
VARLIKLARI SATTILAR: 2009 yılında İSE 2 milyar 270 milyon dolar değerinde özelleştirme
işlemi gerçekleştirildi. Yapılan satışlarda en büyük kalemi elektrik dağıtım
şirketleri oluşturdu. Başkent Elektrik 1 milyar 225 milyon dolara, Sakarya
Elektrik 600 milyon dolara, Meram Elektrik ise 440 milyon dolara satıldı. Blok
olarak satış yapacak kamu şirketi sayısı azalınca, ilerleyen yıllarda tesis ve
varlık satışına ağırlık veren AKP hükumeti, kamu arazilerini, fabrikaları,
enerji üretim santralleri ile dağıtım şebekelerini elden çıkardı. Devletin
yapacağı yatırımları ise özel sektöre ihale eden AKP, seçtiği işbirliği
yöntemiyle de ülkenin geleceğini sayıları iki elin parmaklarını geçmeyecek
şirkete adeta ipotek ettirdi.
HAZİNE’DEN 100 MİLYAR DOLAR
ÇIKABİLİR: Üçüncü Hava
limanı, Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Osman Gazi Köprüsü, Avrasya Tüneli ve şehir
hastaneleri başta olmak üzere yap-işlet-devret modelli projelerde işletici
firmalarla yapılan sözleşmelerde günlük veya yıllık olmak üzere yolcu, araç ve
hasta sayısı garantisi verildi.
‘TİCARİ SIR’
DEYİP HALKTAN GİZLİYORLAR: Eğer planlan sayıda kullanım olmazsa, kamu-özel işbirliği
projelerinde devletin hazinesi 25 yıl boyunca firmalara toplam 100 milyar
dolarlık ödeme yapabilir. Ülkenin geleceğini ipotek altına alan bu mega
yatırımlar için verilen taahhütler ise “ticari sır” olarak halktan gizleniyor.
KAMU ÇALIŞANI SAYISI YÜZDE 100
ARTTI: AKP iktidara geldiğinde devleti
küçültüp, harcamaları kısarak daha verimli bir yapı oluşturma iddiasına
taşıyordu. Kamu şirketleri satılacak işçiler özel sektör tarafından istihdam
edilecek, merkezde toplanan yetkiler yerele devredilerek kadrolu memur sayısı
azalacaktı.
2003 yılında
Türkiye'de kamuda çalışan kişi sayısı 2 milyon 187 bin 599'du. 2019 yılının
ikinci yarısı itibariyle kamuda istihdam edilenlerin sayısı 4 milyon 569 bin
916'ya çıkmış durumda. Ekonominin hız kesmeye başladığı yıllarda peş peşe gelen
seçimler 2013 yılından bu yana kamuda çalışanlarının sayısı 2 milyon kişi
artmasına neden oldu. 2002 yılında iktidar koltuğuna oturduğunda devleti
küçültme iddiasını taşıyan AKP, aradan geçen 17 yılda kamuda çalışan sayısını
yüzde 100'den fazla artırmış bulunuyor.
10 KİŞİDEN ÜÇÜ EKONOMİK SUÇTAN
CEZA EVİNDE: 2002 yılında
Türkiye'de toplam 98 bin 955 kişi ceza evindeydi. Hırsızlık, zimmete para
geçirme, rüşvet, irtikap, sahtecilik, para ve mal kaçakçılığından hapse
girenlerin sayısı ise 13 bin 169'di. Türkiye İstatistik Kurumu'nun konuyla
ilgili yakında dönemde yayınladığı son veri 2017'ye ait. Buna göre söz konusu
tarihte Türkiye'de ceza infaz kurumuna 215 bin 761 kişi girdi. Hırsızlık,
zimmete para geçirme ve benzeri suçlardan hapse giren hükümlü sayısı ise 68 bin
528 oldu. 2002 yılında cezaevine giren her 10 kişiden biri ekonomik suçlardan
dolayı hapse girerken 2017 yılında bu oran her 10 kişiden üçü bu nedenle ceza
aldı.
CİNSEL SALDIRI HÜKÜMLÜSÜ SAYISI
14 KAT ARTTI: Uyuşturucu
madde kullanma, satma veya satın alma suçunu işleyen 3 bin 450 kişi 2002
yılında cezaevine girdi. Takvim yaprakları 2017'i gösterdiğinde ise bu sayı 22
bin 490'a yükseldi. Cinsel suçtan dolayı 2002'de bin 858 kişi hüküm giyerken bu
sayı 2017’de 26 bin 539 oldu. Cinsel saldırıdan cezaevine giren suçluların 14
kat, uyuşturucu hükümlülerinin ise 7 kat artığı görülüyor.
İCRA DOSYALARINDA PATLAMA: Adalet Bakanlığının verilerine
göre; 2002 yılında 8 milyon 613 bin 759 adet icra dosyası bulunuyordu. Yıllar
için icra dairelerindeki icra ve iflas dosyaları artarken bu sayı Kasım 2019
itibariyle 21 milyonu aşmış durumda. İşte bütün bunları CHP Zihniyeti yaptı
kendi kurduğu cumhuriyette.
İŞSİZ SAYISI: 2002: 2 milyon 464
bin: 2019: 4 milyon 596 bin (Temmuz)
İŞSİZLİK ORANI: 2002: Yüzde 10.3:
2019: Yüzde 13.9 (Temmuz)
TÜRKİYE’NİN BRÜT DIŞ BORÇ STOĞU:
2002: 129.6 milyar dolar: 2019: 446.8 milyar dolar (Ekim)
DIŞ BORCUN GSYH ORANI: 2002: %
54.8: 2019: % 61.9
MERKEZİ YÖNETİM TOPLAM BORÇ
STOKU: 2003: 283.2 milyar lira: 2019: 1 trilyon 239 milyar lira (Ekim)
GSYH: 2002: 231 milyar dolar:
2019: 749 milyar dolar (Tahmini)
KİŞİ BAŞI GSYH: 2002: 3 bin 492:
2019: 9 bin 93 dolar (Tahmini)
BÜYÜME: 2002: Yüzde 6.2: 2019:
Yüzde 0.5 (Tahmini)
ENFLASYON: 2002: 29.8: 2019: 9.26
(Eylül)
PEKİ, KISACA CHP nasıl kuruldu, kuruluş amacı neydi? ...
CHP 1924 yılında “Cumhuriyet
Halk Fırkası”, 1935 yılında ise “Cumhuriyet Halk Partisi” adını nasıl almıştır.
1927'de Cumhuriyetçilik, Halkçılık, Milliyetçilik ve Laiklik olarak tanımlanan
dört ilkeye, 10-18 Mayıs 1931 tarihlerindeki üçüncü parti kurultayında
Devletçilik ve İnkılapçılık ilkeleri eklenerek "altı ok" kavramı
benimsenmiştir.
CHP ÖNCESİ DÜNYA DÜZENİ: 15 yüzyıla kadar Batı Avrupa
kiliselerin egemenliği ve dünya yönetim sistemine kısa bir göz atalım! 15.
yüzyıla kadar Batı Avrupa kiliselerin egemenliği altındaydı. Toplumsal,
ekonomik, siyasal ve kültürel yaşama Kilisler yön veriyorlardı.15 yüzyıldan
başlayarak Batı Avrupa’da eğitim ve bilimde gelişmeler başladı. Eğitim ve
bilimde yaşanan gelişmelerle birlikte, kilise ile bilim adamları arasında
çatışma başladı. Bu çatışmalarda çok kan aktı, çok bedeller ödendi. 1789 Büyük
Fransız devrimi ile Batı Avrupa’da kilisenin egemenliği sona erdi. Toplumsal,
ekonomik, siyasal ve kültürel yaşama akıl ve bilim egemen oldu.
Batı
Avrupa’da bilim ve teknoloji hızla gelişmeye başladı. Batı Avrupa’nın önde
gelen ülkelerinden İngiltere, Fransa, İtalya, İspanya, Almanya, ileri
teknolojiye dayalı üretim yapmaya başladı ve zenginleşti. Anadolu, Arap
coğrafyası ve Doğu Avrupa’da hüküm süren, saltanat ve hilafet anlayışına dayalı
yönetilen, Osmanlı Devleti, Batı Avrupa’daki bilimsel ve teknolojik
gelişmelerle ilgilenmedi.
Batı
Avrupa’daki eğitim ve bilimsel gelişmelere ilgi duymayan Osmanlı Devleti süreç
içinde geriledi ve yoksullaştı. Bütçesi açık vermeye başladı. Bütçe açıklarını
eğitim ve bilimde gelişen ve zenginleşen İngiltere, Fransa ve İtalya’dan borç
alarak kapatmak zorunda kaldı. Borçlarını aynı ülkelerden yeni borç alarak
kapattı. Süreç içinde borcu ödeme gücünün çok üstüne çıktı. Borç aldığı
ülkelerin ekonomik sömürü ve siyasi nüfuz alanına girdi.
Koca Cihan
İmparatorluğu Osmanlı Devleti, borç aldığı ülkelerden bağımsız karar alamayan
ve davranmayan bir ülke oldu. Bu arada eğitim, bilim ve teknolojide gelişen,
ileri teknolojiye dayalı zenginlik yaratan, üretim yapan, kalkınan ve
zenginleşen Batı Avrupa ülkeleri İngiltere, Fransa, İtalya, İspanya, Almanya,
Afrika Kıtasını, Avustralya Kıtasını, Güney Amerika ülkelerini, Asya Kıtasının
Doğusu ve güneyinde yer alan devletleri işgal ettiler. Bu ülkelerin yer altı ve
yer üstü kaynaklarını sömürdüler. Her geçen gün daha da zenginleştiler.
1900 YILLARDAN GÜNÜMÜZE CHP
ZİHNİYETİ! 1900 yılına
gelindiğinde dünyanın 3’te 2’si, İngiltere, Fransa, İtalya, İspanya,
Almanya’nın işgali ve sömürüsü altındaydı. Osmanlı İmparatorluğu ’dâhil.’
Osmanlı İmparatorluğu’nun Başkenti İstanbul, Batı Anadolu, İmparatorluğun hüküm
sürdüğü Arap Coğrafyası İngiltere, Fransa, İtalya, Yunanistan tarafından işgal
edildi. Birinci Dünya Savaşı’nda Çanakkale’de işgal güçlerini yenilgiye uğratan
Mustafa Kemal, 16 Mayıs 1919 tarihinde İstanbul’dan Samsun’a doğru yola çıktı.
19 Mayıs 1919’da Samsun’a geldi. Erzurum ve Sivas kongrelerinde halkı
örgütledi. Kurtuluş Savaşı’nı başlatmak üzere 27 Aralık 1919 tarihinde
Ankara’ya geldi.
Mustafa
Kemal’in çağrısı ile illerinde seçilip gelen milletvekillerinin katılımı ile 23
Nisan 1920 tarihinde Ankara’da Büyük Millet Meclisi toplandı. Mecliste yapılan
oylamada Mustafa Kemal, Meclis Başkanı seçildi. Mustafa Kemal’in başkanlığında
toplumun tüm kesimlerinin temsil edildiği Büyük Millet Meclisi’nde alınan
kararlarla, Kurtuluş Savaşı başlatıldı. Kurtuluş Savaşı büyük bir zaferle
sonuçlandı. Dünyanın 3’te 2’sini işgal eden, yerüstü ve yeraltı kaynaklarını sömüren
emperyalist ülkeler İngiltere, Fransa, İtalya, Yunanistan ve onlara destek
veren Amerika, Kurtuluş Savaşı’nda, tarihin en büyük yenilgisini yaşadılar.
Büyük bir
zaferle sonuçlanan Kurtuluş Savaşı sonrası, Atatürk’ün yönetimde Türkiye Büyük
Millet Meclisinde alınan kararla, 29 Ekim 1923 tarihinde, Batılısıyla
Doğulusuyla dünyanın önde gelen tarihçilerinin, sosyal ve siyaset
bilimcilerinin, Birleşmiş Milletler Eğitim ve Kültür Örgütü UNESCO’nun 20.
Yüzyılın en büyük yenilik, değişim ve dönüşüm projesi olarak kabul ettikleri,
halk egemenliğine dayanan Türkiye Cumhuriyeti kuruldu.

Devrimler
yapıldı. Devrimlerle insanı merkez alan, insanı önemseyen ve insana değer
veren, insanı yüceltmeyi hedefleyen toplumsal, ekonomik, siyasal ve ekonomik
değişim ve dönüşümler yaşama geçirildi. Ömrünü cephelerde savaşarak geçiren,
Kurtuluş Savaşı’nın başkomutanı Atatürk, sorunların çözümünde savaşı bir çözüm
yolu olarak görmedi. “Savaş zaruri olmalıdır, zaruri olmayan savaş cinayettir.
Yurtta Barış Dünyada Barış” dedi. Savaşsız bir dünya çağrısı yaptı. İnsanları
savaşmaya değil barış içinde yaşamaya davet etti. Cumhuriyetin Dış
Politikasını: Komşuların iç işlerine karışmama. Rusya’yı tahrik etmeme. Arap
ülkeleriyle tarihi, sosyal, kültürel ilişkilerimizi geliştirme fakat
aralarındaki anlaşmazlıklara karışmama, sormadan akıl vermeme. Batı kültürünü
benimseme, fakat onların emperyalist emellerine alet olmama üzerine inşa etti.
BARIŞ VE
HUZUR BÖLGESİ TÜRKİYE! Benimsenen dış politika ilkeleri doğrultusunda, 9 Şubat 1934 tarihinde
Atina’da; Türkiye, Yunanistan, Romanya ve Yugoslavya arasında, Balkan Paktı
(Balkan Antantı) dostluk ve barış anlaşması imzalandı.7 Temmuz 1937 tarihinde
Tahran’da Türkiye, İran, Irak ve Afganistan arasında Sadabat Paktı Barış ve
Dostluk Anlaşması imzalandı. Komşu devletlerle yapılan bu anlaşmalarla,
Türkiye’nin çevresi bir barış ve huzur bölgesi oldu.
Batılısıyla
Doğulusuyla dünyanın önde gelen tarihçilerinin, sosyal ve siyaset bilimcileri,
Atatürk’ün düşünce sistematiğini, Atatürk’ün yönetiminde yapılanları örnek
alınacak bir model ve sistem olarak kabul ettiler. Örnek gösterdiler. Dünyanın
değişik bölgelerinde, emperyalist ülkeler İngiltere, Fransa, İtalya, İspanya,
Portekiz ve Almanya’nın işgali ve sömürüsü altına yaşayan ülkeler, Atatürk’ün
liderliğini, Atatürk’ün Başkomutanlığında işgal güçlerine karşı
başlatılan Kurtuluş Savaşı’nı, örnek aldılar.
Bu ülkelerde, ülkelerini işgal
eden ülkelere karşı kurtuluş savaşı başlattılar. Onlarda bağımsızlıklarına
kavuştular. Onlarda ülkelerinde benzer yenilik ve değişimler yaptılar. Bu arada
tarihte bir ilk yaşandı. Kurtuluş Savaşı’nda Anadolu’yu yakıp yıkan, sonunda
Atatürk’ün karşısında tarihi bir yenilgi alan Yunan ordularının başkomutanı ve
Yunanistan’ın önde gelen devlet adamlarından Elefterios Venizelos, o güne kadar
tarihte örneği yaşanmamış bir davranış ortaya koydu.
12 Ocak 1934 tarihinde Nobel Barış Ödülü Komitesi bir mektup
yazdı. Atatürk'ü, Nobel Barış Ödülüne aday gösterdi. 1938 yılına gelindiğinde
Atatürk örnek alınan bir lider, Atatürk’ün yönetiminde Türkiye Cumhuriyeti,
dünyada sözü dinlenilen, söylediklerine itibar edilen ve saygı duyulan bir
devlet oldu. Dünyanın çağdaş ve medeni ülkeleri arasında, onurlu ve saygın
yerini aldı. Tarihi ve sosyal olaylar ve gelişmeler, sonuçlarıyla ölçülür ve
değerlendirilir. Atatürk’ün liderliği, Düşünce sistematiği, Askeri ve siyasi
başarıları, Liderliğinin, askeri ve siyasi başarılarının,
Kurduğu Türkiye Cumhuriyetinin,
Dünyada yarattığı etkileri ve sonuçları, Bir bütünlük içinde ele alındığında:
Dünya,
Atatürk’ün örnek alınan ve örnek gösterilen liderliği, düşünce sistematiği,
askeri ve siyasi başarıları ile yeniden şekillenmiştir. Bu bağlamda Atatürk’ün
dünyada örnek alınan ve örnek gösterilen düşünce sistematiği ve liderliği
evrenseldir. Atatürk’ün planlayıp kurduğu, dünyada örnek alınan ve örnek
gösterilen Türkiye Cumhuriyeti evrenseldir. 29 Ekim Cumhuriyet Bayramını bu
anlayış ve bakışla kutlamak gerekiyor. 29 Ekim Cumhuriyet Bayramını kutluyorum.
Yaşasın laik demokratik sosyal hukuk devleti Türkiye Cumhuriyeti.
“İşte Sayın
Erdoğan Cumhuriyetin hangi koşullardan kuruluşa geldiğini içselleştirmeniz ve
CHP zihniyetinin neler olduğunu 1919 kurtuluş savaşında göre bilirsiniz” siz
Önce 17 yıllık AKP hükumetleri ve sizin 2014 sonrası Atatürk’ün ve CHP
zihniyetinin kurduğu bu cumhuriyette beş yıldır da cumhurbaşkanlığınız süresince
ülkenin kuruluş değerlerin Atatürk devrimlerini benimsemeniz ve dünya düzeninin
hangi koşullardan geldiğini öğrenmelisiniz gerekmekte! .
Atam inatla
birileri CHP zihniyeti işte bu dese de “ aslında yalanına yalan kurduğun
cumhuriyeti biraz daha talan etme gayesinde! “Siz ki atam yedi ülkemizi düşman
işgalinden kurtarmak için gece gündüz demeden dört yıl cepheden cebeye koştunuz
onurlu ve gururlu Türk halkı için Modern ve çağdaş bir cumhuriyet kurmak için
işgalci emperyalistlere diz çökerten emperyalistlerin korkulu rüyası dünya
dahisi eşi benzeri olmayan bir dünya lidersiniz atam”…
ATAM Kurduğunuz bu cumhuriyete
sahip çıkmak için biz, Atatürkçü Kemalist yurtsever devrimci yurttaşlar olarak!
her zaman ve son nefesimize kadar kurduğun modern ve çağdaş cumhuriyeti
ilelebet müdafaa etmek için hazırız Atam sen il ebet istirahat ettiğin ANIT
kabrinde rahat ola atam! Ali Berham ŞAHBUDAK…